Siz bana sövmeden bölüme geçelim mi :)
][][][][][][][][][][
"Namjoon... Şuradaki markette dursana" Joon başıyla onu onaylamış ve direksiyonu marketin önüne kırmıştı.
"Ne istiyorsun, ben gidip alayım"
"içki... Kafana göre takıl, istediğini al" Namjoon kapıyı açıp, arabadan indiğinde, Wonpil tek başına ilk kez kalabilmişti.
Pencereden dışarıya baktı, seyretti. İnsanları seyre daldı. Marketin önündeki iki gencin şakalaşmasını, sokağın diğer ucundaki kadının ağlayışını, sağ taraflarında kalan yaşlı çiftin birbirlerine gülümseyişlerini... Herkesin farklı duyguları yaşamasını seyretti, Namjoon gelene kadar.
"hadi gidelim" Joon, Wonpil'e bakarak konuşurken arabayı çalıştırmıştı bile.
"çok garip değil mi?" (Wp)
"Ney?" (Nj)
"birilerinin doğarken birilerinin ölmesi... Tuhaf değil mi sencede?" Namjoon yoldan gözünü ayırmadan konuştu.
"Dünyanın kanunu bu değil mi? Her doğan ölür, her gülen elbet bir gün üzülür. Doğamızda var bu." eve gelene kadar başka hiçbir konuşma geçmemişti ikili arasında. sadece dışarıdan gelen insan sesleri, araba sesleri doldurmuştu ikilinin kulaklarını.
Namjoon arabayı park edip, Wonpil'e baktı.
" hadi gel gidelim."
"sen? Sende mi geliyorsun? Dönsene oğlum" Namjoon kafasını olumsuzca sallayıp arabadan inmişti. Ardından Wonpil de indi.
"iyi bari. Geç bakalım" Wonpil anahtarları Namjoon'a atmış ve havada kapmaya çalışmasına gülmüştü.
"geç bakalım..." Joon da onu imayla taklit edince kafasını iki yana sallamış ve eve girmişti.
Namjoon da onun arkasından salona geçtiğinde, ikili farklı koltuklara kendinlerini atmışlardı.
"al bakalım, dertli oğlan" Joon poşetin içinden aldığı içki kutusunu uzatmış ve kendisinede bir tane çıkarmıştı.
"ne yapacaksın?.." (nj)
"hiçbir şey... Okul önemli değil. Aileme kadar gitmesse olay bir sorun olmaz" Wonpil içkiyi kafasına dikmiş ve konuşmasına devam etmişti.
"planlamıştık, okul bitince kimseye haber vermeden gidecektik buralardan. Plan dediğimede bakma sen Joon. Plan sadece buradan, herkeeten kurtulana kadardı. Ordan sonrasını düşünmemiştik. Benim içinde sorun değildi. Dowoon ile mutlu yaşayabileceksem umrumda da olmazdı..." Wonpil poşetten yeni bir içki almış ve hızla açmıştı. Yüzündeki hüzün artmıştı.
" Şu olanların hiçbiri umrumda değil Joon... Ama benim Dowoon'um nerede? Onsuz bir kaç haftadır yapamıyorken, bunların nasıl üstesinden onsuz gelebilirim ki. Ben onsuz yapamıyorum" Namjoon birşeyler demesi gerektiğini biliyordu, ama ne diyeceğini, şu durumda ne denmesini gerektiğini kavrayamıyordu. O yüzden sessizce dinledi sadece.
Wonpil diğer şişeyide kafasına dikerken, hafif güzel kafasıyla konuşmuştu.
"Namjoon, söylesine suç mu benim aşkım? Kendi cinsime olan aşkım nasıl bir suç olabilir de, insanlar başkalarına yaptığım zorbalığa değilde, aşkıma laf ediyor..." Namjoon yutkunup, Wonpil'in sırtını okşamaya başlamışıtı.
"hayır, hayır. Sakın böyle düşünme. Senin aşkında bir sorun yok. Aşkın, sevginin cinsiyeti, rengi, ırkı olur mu hiç, olmaz..." Wonpil elindeki içkiyle Namjoon'a sarılmıştı. Gözünden teker yaşlar akmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secrets Game
FanfictionBilinmeyen numara -Bir oyun oynamaya var mısın? ______________ Görmek ve bakmak bir değildir. Anlayabilmek için görmek gerekir...