0.3

35 9 0
                                    

"Açelya! Ya kızım sen nasıl bir şeysin Ya?! Sonunda, çıkıcağız buradan."
Çağrı heyecanla ayağa kalktığın da biz de ayağa kalkmıştık.
Poyraz bir şeyler anlatmaya çalışıyormuş gibi Caner'e bakıyordu.
Onu dürtmem ile bakışları bana döndü.

"Hayırdır, neden çocuğu inceliyorsun?"
Soruma cevap vermemişti. Her ne kadar ona sinirli olsam da buradan çıkmamıza az çok yardımcı olmuştu. Sonuçta buradan çıkana kadar birbirimize iyi davranmalıydık.

Kapının yanına doğru ilerlediğim de bi anda arkamı döndüm ve Caner'in Poyraza göz kırptığını gördüm.
Neler oluyordu?
🕣🕤🕥🕖

"Caner şimdi ilk sen çıkacaksın tamam mı?"

"Tamam, polisler geldiği gibi arada kaynarım ben."

Sonunda buradan çıkacaktık. Poyraz ile çok yakın olmamaya çalışıyorum. En azından buradan çıkana kadar sorun çıkartmamaya çalışacağım.

Ben bunları düşünürken içeriden bir silah patlama sesi geldiğin de kendimi Caner'in kollarının altında bulmuştum.

"Çağla, sakın harak-"

Caner daha sözünü bitirmeden aşırı kuvvetli bir esinti ve kulak çınlatan bir ses geldiğinde gözlerimi sıkıca yumarak kulağımdaki çınlamanın durmasını bekliyordum. İçimden bir ses kurtulduğumuzu, bir diğer ses ise  büyük bir felaketin daha yeni başladığını söylüyordu.

Gözlerimi açtığım da duvarın yarısından fazlası yıkılmıştı ve on beşten fazla adamın yerde kanlar içinde olduğunu görmüştüm.

Hadi ama hayat, daha 19 yaşındayım ne bu tantana!

Caner'in kollarından zar zor kurtulduğum an
Direkt olarak ilk Caner'i sonra da Çağrıyı kontrol ettim. Onlarda yara veya bir sıkıntı yoktu.

Poyraz'ında yanına koşarak gittiğim de yerde yatıyordu. Kolu yaralanmıştı.

Yazar: kolu ne alaka lan Lndlanxsşmcls

"Çabuk buradan çıkalım Çağla! Çabuk hadi!"
Poyraz zar zor konuşurken ona işaret parmağım ile bir dakika diyerek Yerde yatan adamların bir tanesinin yanına doğru ilerledim ve ceplerini karıştırmaya başladım.


Bir cebinde silah diğer cebinde bol miktarda para vardı. Silahı alıp şarjörünü kontrol ettiğim de dolu olduğunu gördüm. Büyük bir sevinç ile hızlıca paraları da cebime koydum ve Çağrıların olduğu yere doğru ilerledim.

"Hadi çıkıyoruz, kapılar illaki açıktır."

Poyraz zar zor ayağa kalktığın da koşarak kapıya yönelmiştik -ki yarısı kırık bir ayna ile karşılaştığımız da dördümüz de aynanın karşısına geçtiğimiz de toz duman olmuş halimizi görünce tebessüm etmiştik.
Hani acının tatlı tebessümü varya, ha işte tam şu an onu yaşıyorduk.

"Evet beyler, şu ana bakılırsa daha her şey yeni başlıyor.
Hazır mıyız?"
Diyerek sorduğum da hepsi aynı anda beni onayladılar.

"O zaman TOPUK!"
Çağrının ikazı ile hep beraber koşmaya başladık. Ama bu öyle böyle olan bir koşma değildi. Uçuyorduk resmen.
Uzun saçlarım gözümün önüne geldikçe uyuz oluyordum.
Ama bu hiç sıkıntı değil çünkü KURTULDUK.

Gün ışığını artık gördüğümüz de hepimizin yüzünü kocaman bir gülümseme almıştı.
Mutluyduk.
Kısıtlamalara gelemeyen bir kızdım. Asla haz etmezdim. Bu kaçış burada bitmeyecekti. Biliyorum, daha her şey burada bitmedi.
Artık daha tedbirli olmamız gereken bir hayat bizi bekliyordu.

Kaçış Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin