-FOUR-

23 4 8
                                    

Genç kız babası gittikten sonra da kapıda yere çöküp ağlamaya devam etti.İçinde ki hissi açıklayamasa da kötü hissettirdiği kesindi.

Kendine gelip saate baktığında saatin okul saatine yaklaştığını gördü ve okula gitmek için hazırlandı.Hayatı çok normalmiş gibi bir de okul ile uğraşmak kızın yorgunluğuna yorgunluk katıyordu.

Üstünü değiştirip zor gecenin izlerini yüzünden silmek adına biraz makyaj yaptı ve saçını şekillendirerek evden ayrıldı.

Bugün metroya veya yürümeye gücü olmadığını bildiği için hemen arabasına ilerledi ve okul yolunu tuttu.

Okula yaklaştıkça içinden bugün Martha ile karşılaşmamak için dua etmeye başladı.Diğer günlerin aksine bugün ne Martha'nın laflarını kaldıracak ne de duygusuz ifadesini sergileyecek enerjisi vardı.Genç kız bitmeyen olaylı geceden sonra ciddi anlamda üzerinden tır geçmiş gibi hissediyordu.

Emektar arabasını park edip okula girdi.İçinden dua ederek hızlı hızlı dolabına gitti ve eşyalarını alarak gerçek anlamda sınıfa koştu.Sonra bu hareketlerini acizce buldu ve kendini ayıpladı.Martha da kimdi ondan kaçmak için bu kadar çaba sarf ediyordu ki.

Sınıfta otururken babasıyla konuşmasından sonra zihninde geri plana ittiği göldeki olaylar tekrar aklına geldi.Ciddi ciddi su altında nefes almadan uzun bir süre durmuştu.Kendini su içerisinde uzaklara hareket ettirmiş ve dalgalar oluşturmuştu.
Poseidonun tanrıça versiyonu falan mıydı acaba.Yok artık sadece derin bir rüya görmüştü.Peki ama film yarıda kalmıştı.Neyse belki de filmi durdurup yatağa girdiği kısmı hatırlamıyordu.Ya da uyurgezer olmuştu evet evet gayet olasılığı yüksek bir şeydi.

Öğretmen geldiğinde beynindeki düşünceleri olabildiğince boşverdi ve elinden geldiği kadar derse odaklandı.

Saatler sonra dersleri bittiğinde saat akşam altıya yaklaşıyordu.Okuldan arabasıyla çıkıp yakınlardaki kütüphaneye doğru sürdü.O sırada telefonu çalmaya başladı ve baktığında babasının ismini görünce telefonu açtı.

''Merhaba kızım nasılsın?''

''Merhaba baba,iyiyim.Birkaç ödevim vardı da onlar için kütüphaneye gidiyordum.Sen nasılsın? Neler yaptın?''

''Ben de şirketteki işlerimi hallettim ve yaklaşık bir buçuk saat sonra annenin yanına gitmek için uçağa bineceğim.Onu haber vermek için aradım.''

''Umarım istediğin sonuçları alırsın.Şans diliyorum.''

Eric derin bir nefes aldı.

''İstediğim sonucu alırsam bunun senin hayatında da büyük artıları olacağını biliyorsun değil mi Ophelia?''

O sırada Ophelia kütüphaneye varmış ve arabayı park etmişti.

''Hayır böyle bir şeyi bilmiyorum.Benim hayatımda hiç olmamış ve olmayacak birisinin bana bir artısı olamaz baba.''

Eric diyecek bir şey bulamadı çünkü genç kız haklıydı.

''Anlıyorum Ophelia.Sana ödevlerinde başarılar diliyorum.Ben birazdan uçağa bineceğim.''

''Tamam baba.İyi yolculuklar sana da.''

''Teşekkürler güzel kızım.Kendine iyi bak... Seni çok seviyorum Ophelia.''

''Ben de seni çok seviyorum baba.Sen de lütfen kendine iyi bak.''

Ophelia'nın dediği üzerine Eric gülümsedi ve telefonu kapattı.Genç kız bir iki dakika arabada oturup karşıyı izledikten sonra indi ve kütüphaneye girdi.

PROPHECYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin