Sufjan Stevens-Fourth Of July
Siyah saçlı,kahverengi gözlü esmer kadın bu sabah mesai yaptığı için sinirliydi.Akşam vardiyası bitince eve dönmenin hayalini kuruyordu fakat patronu,bir arkadaşı hasta olduğu ve gelemediği gerekçesiyle kadına diğer gün öğleye kadar mesai yazmıştı.Kadın saat öğlene yaklaştığında o kadar yorgundu ki her an bir yere kıvrılıp uyuyabilirmiş gibi hissediyordu.Bunları düşünerek odaları dolaşmaya ve kapıları çalmaya devam etti.
''Oda servisi!''
986 numaralı odaya 4.Kez gelmişti fakat odadaki kişi ne kapıya rahatsız etmeyin ibaresini koymuştu,ne de otelden çıkış yapmıştı ve saatlerdir kadının sesine bir cevap bile vermiyordu.Kadın en sonunda düşündü ve son kez bağırıp temkinli bir şekilde odaya girmeye karar verdi.
''Oda servisi bayım!''
Tekrar ses gelmeyince kartını kullanarak yavaş bir şekilde kapıyı açtı.Aynı zamanda girdiğini haber vermek için de bağırıyordu.
''Oda servisi!''
Kadın kapıyı açtığında çok geniş olmayan odanın ortasındaki yatak üzerinde bir elinde çiçek, açık cama doğru uzanmış hareket etmeyen adamı görünce elindeki kartı yere düşürdü.
Gördüğü sadece intihar etmiş bir adamdı.Görmediği,göremeyeceği çok yaşanmışlık vardı...
***
Ophelia,gece gördüğü rüyada göldeki sesin söylediği sözleri yazdığı defter eline almış yatağında oturuyordu.Elindeki defteri defalarca kez okumuş,hatta neredeyse ezberlemişti.9 Kahramandan bahsediyordu göldeki ses.Geçen gün olan rüyadan farklı olarak boğuk ses onunla konuşurmuşcasına ''Duy sesimi Doren!Duy sesimi!'' demişti.Peki acaba Doren neydi?
Kendisi Doren miydi? Boğuk ses bir kehanetten bahsediyordu acaba o kehanet neredeydi.Ateş,su toprak,havaya seslenmişti boğuk ses.Oradaki su kendisi olabilir miydi? Peki ya görkemli ruhlar?Bedeninde görkemli bir ruh mu taşıyordu?
Ophelia bir şeydi.Bu kesindi.Peki ama neydi?
Genç kız bunun cevabını bulmakta zorlanacağını sanmıyordu ama düşünecek kadar da kendini cesaretli hissetmiyordu.Tek bildiği suyla bir ilişkisi olduğuydu.
Ophelia bugünü kendine ayırmaya,evde biraz dinlenmeye,kendiyle vakit geçirmeye karar verdi.Zaten kafası bu kadar doluyken okula gitse de bir şey anlamazdı.En sonunda yatağından kalktı ve odasındaki banyoya gidip duş aldı.Üstüne bir şeyler geçirip kahvaltı hazırladı.Bir şeyler atıştırırken kapı çaldı.Babasının bu saatte gelmiş olma ihtimali yoktu.Halası dışında pek yakın oldukları akraba vesaire de yoktu.Buna şaşırdı ve gidip kapıyı açtı.Karşısında polis memurlarını görünce bir şeylerin yanlış gittiğini anladı.
''Merhaba.Burası Eric Queen'in evi mi?''
''Evet.Ben kızıyım.Bir sorun mu var?''
Polis memuru düşünmeye başladı.
''Ophelia Queen olmalısınız.Evde bir aile büyüğü vesaire yok mu?''
''Hayır.Tek başımayım.''
Adam bir süre durakladıktan sonra konuştu.
''Ophelia bunu sana bu şekilde söylememiz sağlıklı değil fakat kızı olduğun için ilk senin bunu öğrenmen gerekiyor.Baban bu sabah bir otelde intihar etmiş bir şekilde bulundu ve bulunduğunda çoktan ölmüştü.Kaybın için üzgünüm yakınlarına ulaşacağız ve...''
Ophelia'nın karşısındaki adam konuşuyordu ama genç kız artık adamı duymuyordu.Bu gerçek olamazdı bu,bu kadar kolay mıydı? Nasıl yani birden bire gitmiş miydi? Ophelia'ya bunu yapamazdı.Bu kadar ağırını yapmamalıydı.Nasıl bir babaydı o? Kızını tek başına bırakıp gitmiş miydi? Her taraf dönüyordu.Renkler Ophelia'nın gözlerine girermişçesine çarpıyordu.En sonunda etraf tamamen karardı ve genç kız yere yığıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PROPHECY
FantasySudan gelenle tamamlanacak dokuz kahraman. Dinlesin aciz sesimi! Bir kehanet içinde ilerlemek... Şimdi sizlerin,bunu yapması gerek. Amacınız bu işi,birlikte bitirmek. Herkesin karşısına çıkacak türlü zorluklar, Görkemli ruhları taşıyabilecek mi on...