Minho yüzündeki hafif baskılarla yavaşça gözlerini araladı ve ona doğru eğilmiş olan bedene karşı gülümsedi. Jisung yeniden yaklaşıp sevgilisinin dudak kenarını öptüğünde Minho huzurla kıkırdadı.
"Uyan sevgilim Hyunjin yazdı birazdan burada olacaklarmış."
Birden yatakta doğrulan beden ile ne olduğunu şaşıran Jisung tepki vermesine zaman kalmadan gıdıklanmaya başlamıştı. Genç çocuk kahkahalarla gülmeye devam ederken sevgilisi kafasını boyun girintisine yaslamış hızlı hızlı öpüyordu. Minho Jisung'un yorulduğunu anlamış ve gıdıklamayı kesmişti ama öpücükleri devam ediyordu. Jisung ise derin nefesler alarak anın tadını çıkarıyordu. Çalan kapıyla Minho istemeyerek üstünden kalkmış ve kapıyı açmaya gitmişti. Jisung da arkasından ilerledi ve kapıyı açtıklarında altı kişi birden görmeyi beklemiyorlardı.
"Günaydın!"
Felix neşeyle bağırdığında Jisung gülümseyerek cevap verdi.
"Günaydın Lix! İçeri gelin hadi."
İçeri geçen gençlerle beraber Seungmin arkada kaldı ve Minho'ya döndü. "Söylediklerim için özür dilerim, aptalcaydı." Minho gülümseyerek Seungmin'i kendine çekti ve sarıldı. "Önemli değil, en azından özür diledin." Seungmin gülümseyip içeri geçtiğinde Jisung kapıyı kapattı ve sevgilisinin yanağına öpücük bıraktı. Minho elini tutup onu da içeri sürüklediğinde diğerlerinin yanına oturdular. Jeongin yerde oturmuş yavru kedilerle oynarken Felix de ona katıldı.
"İstediğiniz yavruyu alabilirsiniz, onlara iyi bakın lütfen. Sizinle iletişim içerisinde olacağız."
"Bunun için yeni bir grup açmamız gerekiyor değil mi sevgilim?"
"Ah, evet."
Minho ensesini kaşıyarak cevap verdiğinde Jisung ayağa kalktı ve mutfağa ilerledi.
"Bir şeyler hazırlayıp geliyorum!"
Jisung mutfağa geçtiğinde Minho sinsi bir sırıtışla karşısındaki çocuklara yeri işaret etti.
"Oturun."
"Neden yere?"
"Sadece oturun birazdan anlarsınız."
Hepsi garip bakışlar atarak yere oturduğunda Minho kedileri karşılarına bıraktı ve konuşmaya devam etti.
"Siz kedileri değil kediler sizi sahiplenecek. Hangi kedi size gelirse onu alacaksınız, anlaştık mı?"
"Biliyor musun, hiç fark etmez."
Minho kıkırdayıp kedileri serbest bıraktığında hepsi bir kenara dağılmıştı. Kimse hareket etmiyorken siyah, beyaz ve sarı tonlarını içeren kedi Seungmin'e doğru ilerlemişti.
"Ay bak nasıl da biliyor yakışıklılığımı bana geliyor!"
Kedi yönünü değiştirip Hyunjin'in kucağına çıktığında herkes kahkahalarla gülmeye başladı. Seungmin de göz devirip gülmeye başladığında kediler yanlarına yaklaşmaya devam etti. Artık herkesin kucağında bir kedi vardı, Jisung elindeki atıştırmalıklar ve içecekler ile içeri geldiğinde herkes yeniden koltuklara yerleşti. Jisung elindekileri masanın üzerine bıraktıktan sonra sevgilisinin yanına oturdu.
"Sanırım size çok alıştım."
"Ben de, size yazmayınca eksik hissediyorum."
Jeongin dudaklarını büzerek konuştuğunda Hyunjin yaklaşıp dudaklarını onunkilere bastırdı. Jeongin ani öpücükle şaşırsa da o da karşılık verdi.
"Sevişmeyin evimde!" Minho kaşlarını çatıp bağırdığında Jisung parmaklarıyla düzeltti kaşlarını. "Kaşlarını çatma, erken yaşlanırsın sevgilim. Hem burası benim evim!" Minho anında eski haline dönüp sırıttığında diğerlerine 'bu çocuk benim sevgilim' bakışlarını atmaya başladı. "Ne fark eder senin evin benim evim?" Jisung gülümseyerek Minho'ya sarıldığında sevgilisi karşılık verdi. Akşama kadar sohbet edip oyunlar oynadılar. Gitme vakti geldiğinde herkes mutlu bir şekilde ayrılmıştı evden.
"Çok eğlendim!"
"Ben de, ama biraz yorucuydu."
Minho kendini koltuğa attığında Jisung masanın üzerini toparlamaya başladı. "Yardım edeyim bebeğim." Minho da beraberinde mutfağa girdiklerinde Jisung uzanıp burnunu öptü ve salona geçti. Telefonundan yavaş bir şarkı açtı ve Minho'nun elinden tutup kendine çekti.
