Hafif ama göze çarpan bir topallamayla caddeden aşağı inerken, çatlak parke taşlarının çizmelerinin altında çatırdadığını hissetti. Neyse ki, giydiği neredeyse yırtık pırtık ejder derisi çizmeleri susturucu büyülerle yazıldığından ayakları ses çıkarmadı. Ejderha derisi büyüye son derece dayanıklı olduğu için bunların hecelenmesi sonsuza kadar sürdü. Giydiği pelerin muhtemelen bir zamanlar siyahtı, ancak şimdi parçalanmış ve çamurla kahverengi lekelenmişti. Pelerinin her tarafında lekeler ve renk atmaları vardı. Pelerinin zaman içinde aldığı büyülerin sonuçları.
Sokakta yürürken gözleri her binada gezindi ve dikkatli bakışları ilerlemeden önce her birini gördü. Büyük ve açıkça doğal olmayan bir göz, diğer gözden bağımsız olarak döndü ve hareket etti. Sürekli etrafa bakıyor ve etrafındaki alanları tarıyordu. Göz aslen onun değildi, ama şimdi kesinlikle ona aitti.
Elverişli bir şekilde, gözü kaybolduktan sonra, hala sandıklardan birinin içinde duruyorlardı. Bir zamanlar yüzünün sağ tarafındaki gözün, ilk kullanıcıya Deli-Göz takma adını verdiğini düşünmüştü.
Alastor Moody ölmeden önce ona güvenip, Harry gerçeği öğrenene kadar değildi. "Deli-Göz" lakabının büyülü sahte gözle hiçbir ilgisi yoktu. Moody bu takma adı Seherbaz Eğitim programından mezun olduktan kısa bir süre sonra kazanmıştı. İlk ortaklarından biri bunu ona karanlık büyücülerle uğraşırken alacağı manik bakış nedeniyle vermişti. Gerçi ona "Deli-Gözler" deniyordu. Gözünü kaybettiğinde onu tekil yaptılar. Moody ayrıca kendisine bu lakabı veren seherbazın Voldemort'la olan ilk savaşta öldüğünü söylemişti.
Harry, şimdi onu kendi gözünü değiştirmek için kullanmasının her zaman hastalıklı olduğunu düşünmüştü. Alastor birkaç yıl önce ölmüş olsa bile, durup bunu düşündüğünde hâlâ biraz ürkütücü görünüyordu.
Gerçeği söylemek gerekirse, Harry bunun hakkında fazla düşünmedi. Artık bir önemi yoktu.
Harry asasını elinde tutuyordu ve Diagon Yolu'ndan aşağı inerken, asasını yavaş ve gelişigüzel bir şekilde parmaklarının arasında döndürüyordu. On yıldan daha kısa bir süre önce, hareketli bir mağaza ve alışveriş merkezi olmuştu. Şimdi, etrafına baktığında burası bir hayalet kasabaydı.
Kelimenin tam anlamıyla.
Kalan yanmış bina kabuklarından bazılarında hayaletlerin puslu biçimlerini görebiliyordu. Sihrin kendisi, Londralı büyücü olmayanları tam ortasındaki boş bir kasabanın varlığını fark etmekten alıkoyan tılsımı ayakta tutuyordu.
Gözü hatırladığı mağazalarda gezindi. Ollivander'ın dükkânı vardı. İkinci Savaşın başlarında Voldemort tarafından yok edilmişti. Harry adamın gümüş gözlü delici bakışını boş boş hatırladı. Ollivander'ın kendisine onu seçen asanın ilk yara izini veren asanın kardeşi olduğunu söylediğinde oluşan kafa karışıklığı ve anlamazlık. Elbette asası hâlâ ondaydı, gerçi sık kullanmasa da. Bilek kılıfının içindeki ikinci bir yuvadaydı.
Gözleri diğer dükkanlarda gezindi. Quidditch Kaliteli Malzemelerinden geriye hiçbir şey kalmamıştı. Hagrid ile Diagon Yolu'na ilk ziyareti sırasında ön camda gördüğü Nimbus 2000'in hafızası bir anda canlandı.
Madam Malkin'in pencerenin olduğu yerde hâlâ bir manken duruyordu. Elbette ayakta kalan tek şey buydu. Harry ilk montajı için orada olduğunu ve Draco Malfoy ile ilk konuşmasını hatırladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harry Potter Ölümün Efendisi
FantasiBu bir çeviri kitabıdır. Bu hikaye Harry'nin Voldemort'la beraber kelid aynasından başka bir evrene giderler. Orada olanlar Harry'nin dünyasında olanlardan daha farklıdır. Ama bu kez neler olacak yoksa. Harry'nin bu evrende neler olacak hep birlikt...