bunu yazmalı mıyım bilmiyorum. son zamanlarda uyuyamıyorum o yüzden biraz uykusuz olabilirim. lütfen saçmalarsam kusuruma bakma.
küçüklüğümden beri kendimi kağıttan yapılmış gibi hissettim. öğretmenlerin çocuklara kağıt verdiği ve "kendini tarif et!" dediği alıştırmalardaki gibi. ben kendimi tanıtırken sadece başkalarının duymak isteyeceğini bildiğim şeyleri listelerdim, belki de benim duymak istediğim şeylerdi ama onlara asla inanmazdım. bir şeyler yazmak ise her zaman hoşuma gitti; bir şekilde, düşüncelerimi fiziksel olarak kelimeler ve cümleler halinde görmek onlara bir nefes, bir gerçeklik dokunuşu veriyor. ama içimde bir şeyler eksik, altın bir kafese hapsolmuş küçük bir kuş şarkı söylemeye başlıyormuş gibi hissediyorum. geceleri ağlayarak uyuyorum ama nedenini bile bilmiyorum. özlemim ve ağrım hiç yaşanmamış yazları düşleyen, hiç gelmeyecek kışları uman eski bir aşık gibi üzerime üşüşüyor. artık alışığım ama yine de yorgun hissediyorum. bazen geriye dönüp bakıyorum ve daha cesur olmayı, daha çok gülmeyi, daha çok sevmeyi, kağıttan kalbimin kaldırabileceğinden çok daha büyük duygular hissetmemiş olmayı diliyorum. galatea ve pygmalion gibi olmak istiyorum ama nasıl yapacağımı bilmiyorum.
şimdi daha olgunum ama hala çok gencim. bir keresinde, gece rüyamda bana her şeyin yolunda olduğunu söyledediğini gördüm. incil'deki bir sahne gibi, cebrail'in haberi masum meryem'e duyurmak için aşağı indiği andaki gibi. o sabah ise penceremin dışında açan nergislerle uyandım.
sana bunları anlatma sebebim ise artık yazdıklarımı okumayacağından emin olmam. son birkaç haftadır mektuplarımı çöpe atmana kafamda bahaneler bulmaya çalışıyordum ama okumak istemediğini yeterince belli ettin sanırım. bu mektuplar seni rahatsız ediyorsa da özür dilerim ama sana içimi dökmek beni rahatlatıyor. sanırım okumayacağını bildiğim için de daha rahat yazıyorum şu an ama yine de okuma ihtimaline karşı özenle yazmaya çalışıyorum.
adımı bile biliyor musun? emin değilim. beni, benim seni düşündüğüm gibi düşünmediğini biliyorum, beni hiç umursamadığını biliyorum. seni sevmek, yapmak zorunda olduğum en zor ve en yorucu şey. ne kadar zamandır böyle hissettiğimi biliyorum, mantıklı olmadığını biliyorum. ayrıca kimsenin kalbime ya da ruhuma senin dokunduğun gibi dokunmadığını da biliyorum. umarım bir gün sen de benim için aynı şeyleri hissedersin. umarım bir gün yanımda uyurken yumuşak nefesini hissedebildiğim ve sessizliğini duyabildiğim zamanları görebilirim. umarım bir gün seni sevdiğimi öğrenirsin. nereye gidersem gideyim, ne yaparsam yapayım, kalbim her zaman sana ait olacakmış gibi hissediyorum.
bu beni üzüyor elbette ama her gün gördüğüm kişiye, sana, karşı yoğun bir sevgi hissediyorum. belki bir gün seni gururlandıracağım, bir gün olabileceğimi bildiğim, şu anda inanmadığım biri olacağım ve karşına çıkacak cesareti bulabileceğim. bir tanrıçadan, saf bir aşktan bir aldığım cesaretle erken kalkıp güneşin doğuşunu izlemek kadar basit hislerimi sana anlatbileceğüm. ama şimdilik, seni özleyerek uyuyacağım ve seni rüyalarımda göreceğim.
-jeon jungkook
-
bölüm sonu
*bir gün çok itina göstererek fildişinden yaptığı özel heykeline kendini öylesine kaptırır, öylesine büyülenir ki; nesnelerin ötesinde, büyük bir sevgi besler ona. kendi elleri ile yaptığı heykele körkütük aşık olmuştur. bu cansız heykel ona o kadar gerçekçi gözükür ki gerçeğe dönüşmesi için tek çaresinin afrodit'in festival gününde ona adaklar adamak ve tıpkı fildişi heykeli gibi eşsiz bir kadın dilemek olduğunu düşünür. ürkek ama bir o kadar da arzulu biçimde afrodit'in altarına çeşitli adaklar adayan pygmalion, evine geri döndüğünde kendini güzeller güzeli heykeli öpmekten alıkoyamaz. yaptığı bu tuhaf hadise karşısında çok ilginç bir şey gerçekleşir ve hayretler içerisinde kalan adam, heykelinin canlı bir kadına dönüşmesine şahitlik eder. bazı ozanlar tarafından galatea adı ile anılan heykelin isminin asıl anlamı deniz perisi olsa da, sonraları goethe ona elise ismini takar. kurduğu imkansız hayalleri gerçekleşen mutlu pygmalion, galatea ile evlenir ve bir kızları olur.
internette bulabildiğim en kısa özet bu aslında daha uzun bir hikaye ahdjsjdksks vaktiniz varsa bence okuyun 😋
**meryem ve cebrail olayı da cebrailin meryeme hamile olduğunu duyurduğu an
okumak istiyorsanız googlea luka 1:1-80 yazdığınızda çıkar 😋
buna da yb attığıma göre gidip sabaha kadar ders çalışabilirim 🥲🥲🥲