3

1K 126 18
                                    

sanırım mektuba yine seni sevdiğimi söyleyerek başlamalıyım. seni asla anlayamayacağın şekillerde seviyorum.  seni, gerçekleşene kadar mümkün olduğunu bilmediğim şekilde seviyorum.  sana mümkün olduğunu düşündüğümden daha çok aşık oldum. seni bana acı verecek kadar seviyorum ama yine de verdiği acıyı seviyorum. sanırım beni gerçekten yok eden bir acı. tabii ki fiziksel olarak değil ama onu  dışında mümkün olan her şekilde yok eden bir acı.

kabuslara katlanmak zorunda kalmamak için geceleri uykuyla savaşarak uyanık kalıyorum. yüzünü görmekten ve sadece hayalini kurabildiğim şeyle yüzleşmekten korkarak uyuyamıyorum. kendimi sende kaybettim aşkım. asla izin vermemem gereken şekillerde kendimi kaybettim. keşke her şeyde seni görmeyi bırakabilsem. keşke gökyüzü geceleri bu kadar karanlık olmasa da bana senin gözlerini hatırlatmasa. keşke artık radyoda senin sevdiğin şarkılar çalmasa. keşke artık yıldızları göremesem de bana seni hatırlatmasa. keşke güneş yok olsa da gülüşünün ne kadar parlak olduğunu unutabilsem.

seni özlüyorum. işin garip yanı da bu, hiç senin olmamış birini özlemek. ama seni özleyebileceğim kadar uzun zamandır seviyorum. birine asla aşık olacağımı düşünmezdim. kalbim birini alamayacak kadar karanlıktı çünkü. asla sana aşık olmak da istemezdim ama sanırım duygularımı kontrol etmede o kadar da güçlü değilim. yanlış anlama senden nefret etmiyorum ya da hissettiğim duygulardan pişman değilim ama her şeyi bırakıp gitmek daha kolay olurdu.

yine de seçme şansım olsaydı sahip olduğum her şey yok edeceğini bile bile yine seni sevmeyi seçerdim.

bir daha sana mektup yazmayacağımı söylemiştim çünkü tam 134 gündür mektuplarımı çöpe atıyorsun ve artık pes etmiştim.

ama zor geliyor.

sen her gün kalbimi milyonlarca küçücük parçaya ayırırken neden hala senin hakkında denizdeki en saf inciymişsin gibi yazıyorum merak ediyorum. sanki bir alacakaranlığın şefkatli kucaklamasıymışsın gibi? sanki tüm insanlık sende var olmuş gibi? içimde yaşadığım kaosa ve vahşi inanç sıçramaya rağmen değişmeyen tek şey sana olan duygularım. eğer değişseydi, artık benim için anlamlı hiçbir şey kalmayacaktı. sen sözlerimde yaşıyorsun. ruhumda yaşıyorsun. yaşlanmanın, dünyayı görmenin, ömür boyu sürecek bir aşkın hayalini kurmanın vaatlerini veriyorsun. ama seninle benim aramda zaman kavramı asla var olmadı.

bu mektubu ise sanırım en sevdiğim yazarın en sevdiğim sözlerinden biriyle bitirmek istiyorum. kim olduğunu söylemeyeceğim çünkü sen zaten anlayacaksın.

sadece soğuk bir kül olduğum zaman yorgun gözlerim gün ışığına temelli kapandığı zaman söyle kendine anım kalmışsa yüreğinde: el ne düşünürse düşünsün, bende onun aşkı vardı!”

-jeon jungkook

-

bölüm sonu

sondaki söz victor hugo'nun ölen sevgilisinin mezarına yazdırdığı söz arkadaşlar 😭 bayılıyorum ikisinin mektuplarına denk gelirseniz okuyun mutlaka

above the skyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin