1. BÖLÜM HERŞEYİN BAŞI

334 18 2
                                    

Birey dünya'ya geldikten bir süre sonra hayatı şekillenir. kimi zaman sorunlarla boğuşurken kimi zaman ise; mutlu olacağı bir an yakalar. belli bir yaşa geldiğinde insanoğlunun sorunları çığ gibi büyür derler. Fakat bir yetimhanede büyümüş; hayatında çocukluk aşkı dışında kimse tarafından istenmeyen biri için bu geçerli midir? orası tartışılır. Ben Deniz Ersen, 21 yaşındayım. ama çok ağır şeyler yaşadığım için kendimi 40 yaşındaymış gibi hissediyorum. pek ahım şahım bir hayatım hiç olmadı. Bana sahip çıkmayan dedemin anlattığına göre; babam ile en küçük amcam biz doğduktan bir ay sonra trafik kazası geçirerek vefat etmişler. dedemin dediğine göre; annemler bana ve kuzenim Azra'ya bakamamış ve bizi bir yaşındayken yetimhaneye bırakmak zorunda kalmışlardı.

Ne dedemler ne dayımlar bizi yetimhaneye ziyarete gelmiş, ne de bizi oradan çıkarmak için uğraşmıştı. Bir yaşa kadar orada yaşamak can sıkmasa da bir yaştan sonra çekilmez olmuştu. Yetimhanede on yaşına kadar hayatımda sadece Azra vardı. kimse ile konuşmuyor alabildiğim kadar onlara karşı gard alıyordum. Azra saf ve yumuşak bir yapıya sahip olduğundan onunla sürekli dalga geçiyorlardı o da bir şey diyemeyince devreye ben giriyordum. Genelde sert ve Azra'ya karşı korumacı bir yapıya o yaşta sahip olmuştum. çünkü benim gözümde ondan başka kimsem yoktu. Tabi şimdilik...

Sıradan bir gündü. Yine her zamanki gibi Azra ile beraber kahvaltı için yemekhaneye inmiştik. kahvaltılıkları tabağımıza koyup bir yere oturacakken yine her zamanki gibi bir grup çocuk Azra ile uğraşmaya başladı. içlerinden biri vurarak Azra'nın tabağını yere düşürdü. Elimdeki tabağımı bir masaya bıraktıktan sonra Azra'yı arkama aldım. sesimi yükselterek o çocuk halimle kendimce Azra'yı korumaya çalıştım.
" Uğraşmayın bizimle, yoksa fena olur" Grup kız olduğum için bir şey yapamayacağımı zannediyorlardı. O yüzden kahkaha atmaya başladılar. Bu hareketleri beni daha çok sinirlendirmişti. ben karşımdaki çocuğu ittiğimde diğeri de Azra'yı iterek yere düşürdü. Ben onu gördüğümde daha çok sinirlenmiştim. ittiğim çocuğu alt etmeye çalışırken Azra'nın attığı çığlıkla ona taraf döndüm. Gördüğüm şey karşısında şaşırmıştım. İlk defa yetimhaneden birileri bize yardım etmişti.

Daha önce bu iki kişiyi görmemiştim. ama itiraf etmeliyim ki o yaşta bana kahraman gibi görünmüşlerdi. Benim uğraştığım çocuk bana dönüp hamle yapacakken iki kişiden birisi çocuğu bir vuruşta yere serdi. Kavgadan sonra bizim yanımıza gelen iki kişi ile tanıştık. isimleri; Emir ve Mir'di.

iki kişilik olan hayatımız onlarla beraber dört kişi olmuştu. Sürekli onlarla vakit geçiriyorduk. yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyordu. hatta bazen biz kendi odalarımızdan kaçıp onların odalarına giriyor ve beraber uyuyorduk. Emir benim hayatımda Azra'dan sonra vazgeçilmezim olmuştu. çocuk halimle gördüğüm iğrenç kabuslardan ona sığınıyordum. Emir hem babam hem de arkadaşım olmuştu. tabi birde çocuk yaşta aşkla tanıştıran kişi...

Aynı şey Azra ve Mir için de geçerliydi. On beş yaşımıza kadar mutlu olduğumuz hayatımız sona ermişti. iki kahramanımız bize sormadan evlatlık almak isteyen iki kardeşe verilmişti. Gidecekleri gün vedalaşırken ağlamayı sevmeyen ben bile Emir'e sarılıp ağlamıştım. Yaşımız büyük olduğu için artık duygularımız daha yoğun ve geçmeyecek, unutulmayacak cinsten olmaya başlamıştı.

Emirler yetimhaneden gittiğinde hayatımız eski monoton haline dönmüş devam ediyordu. birkaç kere yanımıza ziyarete gelmelerine rağmen yetimhane taşındığında izlerimizi kaybetmiştik. ne biz onlardan ne de onlar bizden haber alabilmişti... Yetimhanede üç sene nasıl geçti anlamamıştık. Bu üç senede her günümüz belki emir ve mir'den haber olur diye beklemekle geçmişti. çocukluk aşkımı her gün daha çok özlemeye başlamıştım. yaşımız on sekiz olduğundan artık yetimhanede kalamayacaktık. Eşyalarımızı alıp o çöplükten bir daha girmemek üzere çıktık. ama şuan nerede kalacağımız hakkında bir bilgimiz yoktu...

ESKİ HESAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin