3. Bölüm

126 10 0
                                    

DENİZ'DEN
Hayat, insana göre mi şekillenir? insan hayata göre mi hareket eder? iki düşünce arasında gidip geliyordum. Dikkatli bir şekilde düşündüğümde aslında hayatın bana göre ilerlediğini anladım. Çocukluktan beri hayatımı sade ve sıkıcı yaşamayı tercih edip ona göre şekillendirmiştim. Hayatımda kimsenin kalmaması, olanlarında menfaat için benimle iletişime geçmesi beni daha çok geçmişte yaşadığım sıkıcı ve saf hayata özendirmişti. Daha çocukken kimseye minnet etmemeyi öğrenmiştim. Hayatımda olanlarla yetinmeye çalışmıştım. Ama hayatın acımasız olması gerçeğini unutarak hayatımı yaşamıştım. Üstelik hayatımdaki herkes acımasızken; bunu görmek istememem benim suçumdu.

Ailemin erken ölmesi saçma olsa da benim suçumdu. Ben öyle görüyordum. Anne baba hasreti küçükken çok olmasa da şimdi gün yüzüne çıkıyordu. Annemin yaşadığını dedemden öğrendikten sonra bu daha fazla olmaya başlamıştı. Annem için her şeyi yapardım. Şuan yapacağım adam öldürme bile dahildi. Kan davasını kabul etmemizin sebebi de zaten hayatımızın güzel şekillenmesiydi. Bir haftadır harekete geçmiyor olmamız işe yaramış kanlılarımızı tanıyanlar kendi ayakları ile bize gelmişti. Kısa muhabbetten sonra o itleri tanıdıklarını öğrenmiş ve paketlemiştik.   

Zar zor emir ve mir'i sandalyeye taşıyıp ellerini bağlamıştık. uyanmalarını beklerken dedeme mesaj atmış dedemin gelmesini bekliyorduk. Kalbimde hala ağırlık vardı. gerçekten çok tanıdık geliyorlardı. Saçma bir şekilde içimde heyecan vardı. Kapı açıldığında dedem ve iki adamının geldiğini gördük. Dedem kısa bir çocuklara göz gezdirip" Aferin kızlar! bakalım o itleri nereden tanıyorlarmış; su dökün ayılsınlar" Dedemin adamlarından birisi ikisinin üstüne de su döktü. İtiraf etmeliyim ki biraz acımıştım. İkisi de sıçrayarak gözlerini açmıştı. Emir sert bir şekilde bize bakıyordu. Bu çocuğa karşı beni çeken neydi böyle? bilmiyordum. düşüncelerimden emir'in sesi beni ayırmıştı.

" Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz? ellerimizi bağlamak nedir ya"
" Kenan ve kerem kara neyiniz oluyor? nereden tanıyorsunuz?"  bu sefer mir araya girmişti.
" Tanımıyoruz dedik ya daha ne zorluyorsunuz"
Azra biraz mir'e yaklaşıp benim bile şaşırdığım sertlikle " Bizde bunu yedik. adamların adını duyduğunuzda suratınız tuhaf hal aldı. birbirinize baktınız daha sayayım mı? şimdi söyleyin o itleri tanıyor musunuz?" 
mir sandalyede kısa bir debelendikten sonra benim bile sinir olacağım gülümseme ile" Biri babam biri amcam oluyor, ne yapacaksınız? bu kız halinizle örgü mü öreceksiniz? merak ettim doğrusu" 

emir'de gülmeye başlamıştı. belimden silahı çıkardım. Azra'ya ve dedeme baktıktan sonra silaha susturucu taktım. Azra'da aynısını yaptıktan sonra ben Emir'in Azra mir'in kafasına silahı dayadı. Dedem heyecanla ve gülerek bize bakıyordu. Bu sefer gülme sırası bendeydi. Gülümseyip " Son bir arzunuz var mı?" dalga geçtiğimi anladıkları için göz devirmişlerdi. emir gözlerimin içine baktığında susmayan kalbim daha çok kendisini göstermişti.
" Yapacaksanız benim son bir arzum var" mir de bende emir'e bakıyorduk.
mir" Saçmalama ağabey, bunlar ne anlar iyilikten ayrıca çok şükür her şeyimiz vardı. Ne isteyeceksin?"  emir'in gözleri dolmuştu. şaşkınca Azra'ya baktım.

" Kafamdaki soru işaretini ve kalbimde ki ağırlığı geçirmeni istiyorum"
" Nasıl olacakmış o?"
"Biz on yaşında Koşu yolu Yetimhanesi'nde büyümüştük. yani on beş yaşına kadar orada kaldık. Bizim orada Deniz ve Azra adında çocukluk aşkımız; şimdi ise, aşık olduğumuz kızlar vardı. Sizi ilk gördüğümde kalbime ağırlık çöktü. Heyecan oldu. O kızların siz olma ihtimali yüzde kaç? biliyorum çok saçma ama hissediyorum sanki sizsiniz"
Kalbimdeki ağırlık ve heyecan doğru çıkmıştı. gözlerim dolmuştu. Yıllardır haber beklediğim kişi şuan karşımdaydı. Kader bizi bir araya getirmişti.

ESKİ HESAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin