Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Geniş mekâna girer girmez Sanzu'yu gözüne kestirdin. Diğer Bonten üyeleriyle konuşuyor gibi görünüyordu. Büyük ihtimalle işle ilgili bir konuşmaydı çünkü bunun dışında birbirleriyle pek iletişimleri olmazdı. Yıllarca nasıl beraber çalışmayı başardıklarıysa büyük bir gizem gibi görünüyordu.
"Haru!" Mikey'i bırakıp Sanzu'ya yöneldin hızlı adımlarla. Mikey arkandan uzunca süzdü seni. Sonunda derin bir nefes alıp peşine takıldı. İşi riske atmaya değmezdi. Sanzu'nun bakışları şefkatle şekil alırken, seni sıkıca sardı. "Sonunda geldin. Yokluğun fazlasıyla hissediliyordu. Sen olmadan eğlenceli olmuyor!" Dürüstçe söylediği bu sözler gururunu okşarken, hafifçe kızardın. "Benim bebeğim çok çok şirin." Alay ederek saçlarını karıştırdı. Mikey öksürerek konuşmanızı böldü.
"Önce iş."
"Tamamdır," Sanzu gözlerini devirerek sana döndü. "İş bitince, sana geri döneceğim, bebeğim." Alnına oldukça kibar ve şefkatli bir öpücük kondurdu.
Ran yüzündeki geniş sırıtmaya mâni olmadan kardeşine döndü. "Buraya Mikey'in partneri olarak geldi ama neredeyse Sanzu'nun partneri gibi görünüyor. Dram kokusu alıyorum!" Rindou derin bir iç çekti, abisinin gereksiz dedikodu merakına.
Sonunda anlaşma ya da - her ne imzalayacaklarsa, yapacakları adam içeriye geldi. Daha doğrusu bulunduğu üst kattan aşağıya indi. Orta boylu, orta yaşlarda, hafif göbekli, kısa saçlı bir adamdı. Oldukça - normal görünüyordu. Ki garip olan da buydu. Genelde pek böyle görünmezlerdi. Ama bakışlarından bile belliydi içindeki tüm pislik. Devamı ilgini çekmeyecek gibi görünüyor olsa da dinlemek istiyordun. Ama Mikey inatla seni uzaklaştırdı. Sanzu sana göz kulak olmaya hazır görünüyor olsa da, Kakucho'dan rica etti bunu.
İtaatkâr şekilde onayladın ve Kakucho'yla birlikte masadan biraz uzağa yürümeye başladın. Mikey'e karşı çıkıp ortalığı da karıştırabilirdin. Mikey sana karşı kaba görünse de, bunlar kelimelerden ibaretti. Sonuç olarak küçük bir azar işitir ve öyle kalırdın. Ama onu rahatsız etmek istemiyordun, bu akşam özel bir huysuzluğu vardı.
"Dans etmek ister misin, Kakucho?"
Sıkıntıdan patlamak üzere duran bedenin hevesle ona yöneldi, bu sorunun ardından. Dans edecektin... ya da sıkıntıdan burada ölecektin.
"Dans etmek... pek bana göre değil."
Adamın elini sıkıca tuttun - zorla piste sürüklerken. "Gergin olmana gerek yok, Kakucho. Bunu senin için olabildiğince basit ve eğlenceli hâle getireceğim." Flörtöz yaklaşımına utanarak karşılık verdi. Göz kırptın ve daha da kızarmasını seyrettin. "Oldukça sevimlisin, Kaku! Böyle bir yönün olduğundan habersizdim. Bu gerçekten harika... her zaman seni kızartmaya çalışırsam, beni suçlama!" Alay dolu cümlelerin ardından sırıttın.
