1999 29 ARALIK Çarşamba 00.00...
Genç adam elindeki içki şişesiyle boş sokaklarda geziyordu. Düşündüğü tek şey daha fazla içki içip beynini uyuşturmaktı. Gecenin karanlığı genç adamın önünü görmesini engelliyordu. Çok geçmeden kendisine doğru gelen bir araba gördü. Adamın yanına varan araba durdu. Genç adamın plakasını bile görmekte zorlandığı siyah arabadan takım elbiseli bir adam çıktı. "Merhaba Arif, sana verdiğim süre doldu.Sabahtan beri aramama rağmen ne telefonuma cevap verdin ne de mesajlarıma döndün. Parayı getirdiğini umuyorum." Dedi. Arifin algıları aniden açıldı,Korkuyordu. Karısına ve daha henüz doğmamış çoçuğuna bir şey yapma ihtimallerinden dolayı korkuyordu. Bir kaç saniye sonra başını iki yana salladı. O anda Arifin cebindeki telefon çalmaya başladı. Adama açabilir miyim? dercesine baktı.Adam pantolonuna sıkıştırdığı silahı hızlıca alıp Arifin kafasına doğrulttu ardından kafasını salladı. Arifin korkudan elleri titriyordu.Hızlıca telefonu eline aldı ve açtı. "Efendim Gülay." Dedi. "Arif çabuk hastaneye gel sancılarım tuttu. Annenler beni hastaneye götürüyor" dedi. Adam olanları çok zor algılamıştı. Cevap veremeden telefonu kapattırdı karşısındaki adam. Arif " Lütfen. izin ver karımın doğumuna gideyim." dedi. Adam hızlıca Arifi arabasına itekledi. "Bende geleceğim seninle." dedi. Arif bir şey diyemedi. Karısına yada çocuğuna bir şey yapacağından korkuyordu. Kumarda kaptırdığı paraların hesabı teker teker karşısına çıkıyordu. Yirmi dakika sonra hastanenin önüne gelmişlerdi. Arif adamları beklemeden kapıdan çıktı. Hızlıca hastanenin içine girmişti. Adamların peşinden gelip gelmediğini kontrol etmek için arkasını döndü fakat arkasında koşuşturan doktorlardan başka hiç kimse yoktu. Arif rahatlamış bir şekilde nefesini verdi. Hızlıca resepsiyona gidip karısının kaldığı odayı öğrendi ve adımlarını karısının bulunduğu odaya çevirdi. Odanın kapısını çaldı. Çok geçmeden kapı açıldı. Kapıyı Arifin annesi açmıştı. Kadın ona suçlayıcı bakışlar gönderdi. Arif annesinin bakışlarına aldırmadan odaya girdi. Karşıda karısını yatarken buldu. Yanında küçük bir bebek vardı. Bebeğin gözleri henüz açılmamıştı fakat Arif bebeğine baktığı anda annesine benzediğini düşündü. Yüzünde muzip bir tebessüm belirdi. O anda yüzündeki tebessümü toz duman eden bir şey oldu. Kapıyı kırarcasına açan adamlar hızlıca Arifin annesini elindeki tabancayla vurdu. Arif dehşetle bebeği kucağına aldı ve karşısındaki silahlı adamlara "Nolur yapmayın.Parayı yarın getireceğim" dedi. Karşısındaki adam sanki dediklerini duymuyormuş gibi tabancayı Gülaya çevirdi. Arifin gözleri dehşetle açıldı. Hayatındaki tek dayanağını ellerinden alacaklardı.Tabancadan oldukça kuvvetli bir ses yükseldi. O an zaman Arif için durmuştu. Hareket edemiyordu, felç olmuştu sanki. Adam Arife dönüp " Bir daha paramızı getirmeme gibi bir hata yapmazsın."
ARES 5 YAŞINDA...
Ares, 5. yaşına girdiği o gece kapı çalar. Arif,Aresi başından savarcasına kapıyı açmasını söyledi. Aresi ne babasının dayağı ne de ağır sözleri üzemezdi çünkü Ares hiç görmediği annesini her dogum gününde rüyasında göreceğini sanırdı. Ares usulca kapıya yöneldi,eli kapıya giderken içinde bir rüzgar esti, sanki daha önceden tanıdığı bir rüzgar. Kapıyı tek hamlede açtı, iki takım elbiseli adam gülümseyerek Arese baktı. Ares adamları babasının arkadaşı olduklarını düşünerek adamları içeri aldı o adım Aresin köklerini sökmeye yetecek kadar sert,içinde esen rüzgar kadar hoyrattı.Ares adamları içeri alıp babasına doğru ilerlerken gözden kaçırdığı bir ayrıntı vardı adamların belindeki silahlar artık Aresin babası Arife dönüktü. Aresin içini dehşet kapladı.Babasını gördü ,o mermi izlerini .Babası o üzülmesin diye bunun olacağını bile bile gülümseyerek kanlar içinde yere serildi.Ares kafasını adamlara çevirdi , adamlarında ona baktığını gördü bir anlığına mutlu oldu.Onuda babasıyla öldureceklerini, annesini ve babannesiyle kavuşacağını sandı.Adamların uzattığı şey silah olmasada mermi darbesi gibiydi. LOLİPOP. Ares elindeki lolipopla dizlerinin üstünde babasını uyandırmaya çalışıyordu. O ölümü bilmezdi, ama o gün tek cesetli bir cinayet yoktu. Ares o anda ölmüştü. "Bir çocuğun ruhunu öldürmekte cinayettir."
Aresin sesi artık çıkmıyordu. Kabullenmiş, babasının kollarında, ölü bir adamdan sevgi beklercesine ,yaslanmış bekliyordu.İçeri beş-altı polis girmesiyle Aresin kendisini babasının cesedine siper etmesi bir oldu.O küçücük, sevgiden mahrum kalan çoçuğun tek soluğu orada kesildi. Artık babası ondan uzaktaydı. Aresi battaniyeye sarmış, polis arabasına otutturmuşlardı. Ares artık isyan edemeyecek hale gelmiş, bütün olanların kabus olmasını yalvarırcasına yanındaki polise döndü.Polisten herşeyin yalanmışcasına davranmasını bekleyen küçücük çocuk ve ne yapacağını bilmeyen polis uzunca bir süre bakıştı.Polis"Hersey geçer merak etme sen yeterki umudunu kaybetme"demişti bu sözler olayları doğruluyor Aresi ölüme terkediyordu.
ARES 17 YAŞINDA...
Ares o yaşından on yedi yaşına kadar yetimhanede kalmış oranın gözde genci olmuştu. Ares annesine çekmiş, annesinin güzelliliği onun yakışıklı oğlu olmuştu.Aresi o akşam uyku tutmamıştı.Bu yüzden yetimhanenin kapısını açıp biraz dolaşmak için dışarı çıktı. Adımları oldukça yavaş ve sessizdi, hiç kimseyi uyandırmak istemiyordu.Yetimhanenin merdivenlerini yavaş adımlarla çıktı. Bu sefer adımlarını Arşiv yazan odaya çevirdi. Bu yaşına kadar hiç yetimhanenin arşivine girmek istememişti ama şimdi içinde neden oluştuğunu bilemediği o duygu, geçmişini öğrenmek için can atıyordu. Beş yaşından beri o olay hakkında hiçbir araştırma yapmamıştı. İçindeki öfke başa çıkamayacağı kadar alevlenmişti. Arşivin kapısını açtı.Gördüğü ilk şey karanlık odanın içinde bulunan binlerce dosya,kağıt parçası ve belgeydi. Ares karşısında duran binlerce kağıt parçasından nasıl kendi hikayesini bulacağını o ana kadar düşünmediğini fark etti.
Arşivde kaç saat kaldığını bilmiyordu. üç? beş? yedi? emin değildi fakat sonunda istediğine ulaşmıştı.Yüzünde hafif bir tebessüm belirdi. Dosyayı açtı ve içinde yazan yazıları okumaya başladı.
Ne zaman doğduğu. Annesi,babası,neden yetimhanede kaldığı her şey normaldi ama bir başlık dikkatini çekti. Babasının nasıl öldüğü. Ares DAĞ'ın babası Arif DAĞ 29 aralık 2004,akşam saat 23.00 da ölü bulundu. Ares DAĞ babası Arif DAĞA sarılmış şekilde bulundu. Alınan mermi örneklerinden mermilerin ünlü mafya Kazım GÜLÇALLIya ait olduğu belirlendi.
Ares uzun zaman sonra gerçekten mutlu oldu.Tattığı his kesinlikle intikam mutluluğuydu..
Ares bir ayın sonunda detaylı bir plan yapmıştı. Yaptığı planı en yakın arkadaşı Sercana anlatmıştı. Fakat Sercanın kafasında ihanetten başka bir şey yoktu. Arkadaşını yaptığı ölüm planıyla tehtid edecekti.
Aresin yaptığı plan şöyleydi; Gece 22.22 de kumarhanede olacaklardı. Bütün korumalar gidince Kazım GÜLÇALLININ olduğu kumarhaneyi bombalayacaklardı.
Ares planını uygulamış başarılıda olmuştu. Kazım ölmüştü. Ares o gece yetimhaneye hiç gitmemiş gecenin devamınıda Sercanın evinde geçirmişti. Sabah yetimhaneye gidince müdire onu odasına çağırdı.Ares, müdirenin akşam nerede olduğunun hesabını soracacağını çok iyi biliyordu. Buna rağmen gitmekten hiç çekinmedi ve müdirenin odasının kapısı yavaşça iki kez çaldı. Gel sesini duymadan içeriye girdi. Müdire lafı uzatmadan konuşmaya başladı. "Dün gece gelmedin Ares? seni merak ettim hem dün gece sokaklar her zamankinden daha tehlikeliydi, dün gece cinayet işlendi. Bir alakan var mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
00.00 MEKTUPLARI
Mystery / ThrillerRuhum,parçalara ayrılmış oların ruhum.Gözlerimi kapattığımda ,beni asla yalnız bırakmayacak ruhum.Peki bunun suçlusu kim.Sen , ben kim?Hayat o kadar acımasızki suçsuz olsanda suçlu olsanda yakanı bırakmaz. Peki ben hangi taraftaydım.Suçlu mu? suçsuz...