KİMSESİZLİK

28 2 0
                                    

Kimsesizlik, insanın canını yakan bir tanım.Benim hayatımı karartan bir tanım.Her gün, her saat , her dakika, her saniye bu tanımı düşünmekten beynimi yaktığım bir gün daha.Bu sabah yine kimsesizliğin içinde seni buldum sevgilim...

                                                                                                                                              00.00

1 HAFTA SONRA

Saat üçü gösteriyordu.Yavaşça oturduğum yerden kalkıp giyinmek için yatak odama doğru adımlar attım.Babam çoktan emniyet bürosuna gitmişti.Ben ise saatlerdir oturma odasındaki tekli koltukta zamanın geçmesini bekliyordum. Bugün de her zaman olduğu gibi isteksizce uyanmıştım.Bir haftadan beri neredeyse hiç okula gitmiyordum.Sercanın yüzünü görmek istemediğimden değil - yada öyle kimi kandırıyorum ki- .Gardrobun karşısında ne giymek istediğimi düşünüyordum. Fazla vakit harcamadan üzerime kahverengi bir kazak, altıma ise üstümdekinden hallice koyu bir kahverengi pantolon tercih ettim. Üzerimi giyinip saçlarımı taradıktan sonra saate bakmak için kafamı çevirdiğimde akrebin dörde geldiğini gördüm. Adımlarımı hızlandırarak çantamı alıp evden çıktım. Dış kapıdan çıkar çıkmaz Burcunun bıkkın bakışlarla beni süzdüğünü gördüm.Sanırım onu fazla bekletmiştim. Burcu "Nerdesin sen? beklemekten ağaç oldum" dedi. "Babam geç çıktı, onu beklemek zorunda kaldım" Yine sıradan bir yalan uydurmuştum.Fakat yalanımı anlamış olacak ki bana ters bir bakış gönderdi.Hızlıca ağzımı büzüp " Afedersin" dedim.Buna asla dayanamayacağını bildiğimden her geç kaldığımda bu bakışları gönderir ondan af dilerdim. Oda hiç kıyamaz her seferinde beni affederdi. " Tamam,öyle olsun bakalım ama birdahaki sefere affetmen bak ona göre" dedi. Hemen kendimi toparlayıp Burcuya sarıldım. Başım tekrar kolumda duran kol saatine kaydığında akrebin dördü yelkovanın ise altıyı gösterdiğini gördüm. Burcuya dönüp " Hızlanmamız gerek, saat dört buçuk" dedim.Koşar adımlarla Burcunun arabasının kapısını açıp ön koltuğa oturdum. 

Kısa bir yolculuktan sonra okula varmıştık. Kafamı nasıl toparlayıp dersi dinleyeceğimi bilemiyordum . Merdiven basamaklarını ikişer ikişer çıkmıştım .Ve sonunda ikinci kata varıp sıraya oturdum. Burcu ise kendi sınıfına inmişti.Kapıyı yavaşça üç kez çaldım.İçeriye girdiğimde hocanın dikkatini çektiğimi biliyordum.Fakat hocaya bakmamaya çalışarak hızlı adımlarla boş bir sıraya oturdum.Ders o kadar sıkıcı geçiyordu ki nerdeyse uyuya kalacaktım.Bir kez daha hocanın dikkatini çekmek istemediğim için olabildiğince yavaş hareketlerle cebimdeki telefonu çıkarıp ses kaydı aldım. 

Yarım saat sonra ders bitmişti.Zaten geç kaldığımız için dersin son otuz dakikasına yetişebilmiştim.Gözüm Sercanı aradı fakat hiçbir yerde göremeyince onunda benim gibi dağılmış olabileceği aklıma geldi.Yada beni aldattığı Burcu denen kızla sinemaya gitmişti.Düşüncelerden sıyrılıp anfinin çıkış kapısına doğru hızlı adımlar attım.Burcuyla eve gitmek istemediğim için taksi çağırıp sahile gitmek istediğimi söyledim.Yol boyunca kulaklığımdan dinlendirici bir şarkı açıp melodisine kulak verdim. Yol sandığımdanda uzun sürmüştü. Fakat bunu dert etmedim.Son zamanlarda yaşanan kötü olayları kafamdan atıp kendimi yeni bir hayatın kollarına bırakmak istedim. Fakat iki yıllık uzun bir geçmişin ardından herşeyi silip atmak kolay değildi. İzlediğim filmlerde oğlan, kızı aldattığı zaman kızın bunu nasıl kafaya taktığını anlayamıyordum.Silip atmanın kolay olduğunu düşünürdüm. Fakat bu olayı ben yaşayınca durumun o kadar kolay olmadığını anlamıştım.Yaşananları,yaşanmışlıkları bir çöp poşetine koyup düşünmeden atmak kolay değildi.

Düşüncelerimden  taksinin ani bir frenle durmasıyla sıyrılmıştım.Şöföre parayı verip taksiden indim.

SERCAN KARA

Hava herzamankinden daha soğuktu.Ben ise herzamankinden daha hırsa bürünmnüş bir vaziyette onu bekliyordum.Birisinin beni kabul etmemesine tahammülüm yoktu, olamazdı. Gecenin karanlığı benim hırsımla birleşsin istiyordum.Belki de yaşadıklarımın aynısını ona yaşatmak istiyordum.Belki de hissizliğimin onun hisleriyle çarpışmasını istiyordum.Ben düşüncelerde kaybolmuşken beklediğim kişi gelmişti. Havanın buz gibi olmasına rağmen onun üzerinde siyah, kısa kollu bir tişört olduğunu gördüm. Dalgalı saçları özensiz bir şekilde duruyorlardı. Fazla aldırış etmeden ve onun konuşmasını beklemeden söze başladım."Senin bana yıllar önce verdiğin sözü tutma vakti kardeşim." dedim.Yüzünde hiçbir değişme yoktu.Fakat az sonra söyleyeceklerimi işittikten sonra da onun bu vaziyette duracağını hiç zannetmiyordum. "Bana o gün sahip çıktın. Her ne olursa olsun sana borçlanmıştım.Şimdi ise sen ne istersen onu yapıcam" dedi. Söylediklerini bir kere bile düşünmeden dudaklarından çıktığına emindim.Onu tanıyordum herkesten daha çok hemde."Pekala, lafı uzatmadan sana ne yapman gerektiğini söyleyeceğim" dedim."Bir kızı öldürmeni istiyorum" işte şimdi yüzündeki mimiksiz ifade yerini korku ve şüpheye bırakmıştı."Benden herşeyi iste ama birisini öldürmemi isteme, bunu yapmayacağımı biliyorsun" dedi. Yüzüme takma bir sırıtış yerleştirip "Yıllar önce yapabildiğin şeyleri şimdide yapabilirsin " dedim. Ardından "Eğer istediğimi yapmazsan yıllar önce yarım bırakılan davayı açmak zorunda kalacağım kardeşim" dedim.Bunu söyleyeceğimi daha önceden tahmin etmiş olacak ki yüzündeki hissiz ifade değişmedi.Bir şey söylemeyeceğini anlayınca ben konuşmaya başladım."Sana üç ay müddet, onu tanı.Onun sana güvenmesini sağla.Daha sonrasını sen zaten biliyorsun.Bu konularda tecrübelisin ne de olsa."dedim. Derin bir nefes aldı ve söze başladı. "Bugün bana bir görev verildi. Ucunda ölümde olsa bana verileni yaparım.Her ne olursa olsun görevimi yarıda bırakmayacağım."dedi. Bu sözünü tutacağını ikimizde iyi biliyorduk sonuçta Ares hiçbir zaman verdiği sözlerden şaşmazdı.

00.00 MEKTUPLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin