Jisung, Felix'in onu içeri çağırması sonrası oturduğu yataktan yavaşça kalktı. Telefonunu muhtemelen Minho'ya ait olduğunu düşündüğü eşofmanın cebine attı. Karşısındaki aynaya göz ucuyla bakıp, kafasında durum değerlendirmesi yaptı.
Her zamanki gibiydi. Dağılmış.
Hızlıca birbirine karışan saçlarını düzeltip gözlerini aynanın önüne geçen kediye çevirdi. Uyandığından beri gözleri Jisung'un üstündeydi ve ne hissettiğini tahmin etmeye çalışsa kızgın olduğunu rahatça söyleyebilirdi.
"Jisung gelmiyor musun?!"
Felix'in içeriden yükselen sesini duyması kapıya yönelmesini sağladı. Derin bir nefes verip kolu indirdi ve kendini odadan dışarı attı.
Dün adı lazım değil ile yaşadıkları gerilim dolu anlar sonrası Soobin'in mekânına gittiklerini ve içtiklerini hatırlıyordu. Yeni uyanmanın verdiği sersemlik üstünde olduğundan yarım yamalaktı gerisi. Minho'nun yüzü ve yakınlıklarından dolayı hissettiği sıcaklığı hatırlıyordu daha çok. Bir de kustuğunu.
Geceye göre daha net gördüğü evin içinde sağa döndüğünde salon ve hemen birleşiğinde mutfak olduğunu fark etmişti. Konuşmaların artık daha net geldiği mutfağa doğru paytak adımlarla ilerledi. Chan telefonuna bakarak kahvesinden yudumlarken Hyunjin elinde tuttuğu ekmeği Felix'e yedirmeye çalışıyordu. Minho ortada gözükmüyordu.
Felix arkadaşına yüzünü buruşturup geri kaçtığında gözleri Jisung'la buluştu.
"Günaydın tekrardan!" Birkaç adımda yanına gidip koluna girdi. "Gel bir şeyler ye. Başın ağrıyor mu?"
Diğerleri de Jisung'a "Günaydın." deme faslını geçtiğinde Jisung yabancılık çekmediği için kendini daha rahat hissetmeye başlamıştı.
Felix'in yanındaki boş sandalyeyi çekip oturdu.
"Yerinde olsam ondan yemezdim." Chan öne eğilip sır verir gibi konuştu. "Hyunjin yaptı diye demiyorum ama bunu yiyebilirsin. Felix yaptı."
Chan parmağıyla kendi önünde duran omleti gösterip yememesi için uyarmış ardından yanındaki diğer omleti göstermişti. Jisung kafasını salladığı sıra bu konuşmaya şahit olan Hyunjin sinirle Chan'ın omzuna vurdu.
"Ağzına ayağımı sokmadığıma dua et. Ben sizin için saçımı süpürge ediyorum aldığım karşılığa bak!"
Jisung gülerek ikilinin atışmasını izledi. Gözlerini mutfakta gezdirdiğinde tam bir öğrenci evi olmasına şaşırmamıştı. 4 erkeğin yaşadığı bir yerdi sonuçta ne gibi bir şey beklenebilirdi ki.
Yanında oturan Felix'e döndü merakla. "Minho yok mu?"
Felix, Jisung'un önünde duran tabağa kendi yaptığı omletten koyarken kaşlarıyla salonu işaret etti. "Uyanmadı uyuyan güzel."
Jisung yanındaki sarışının işaret ettiği yere çevirdi kafasını. Arkasından geçtiği koltukta boylu boyunca uzanan Minho'yu yeni fark ediyordu. Üstelik üstü çıplak mıydı yoksa yanlış mı görmüştü? Gözlerini birkaç kez kırpıp tekrar baktı ama yanlış değildi. Yüz üstü yattığından dolayı çıplak sırtını gözler önüne sermişti.
"Böyle üşümüyor mu?" diye sordu fark etmeden.
"Kanı deli akar onun bilmiyor musun?" Felix gülerek omzunu Jisung'un omzuna çarptı yavaşça.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mascot
Fanfictionseul üniversitesinin maskotu minho, maçta üzgün gördüğü jisung'u gözüne kestirir. ;; {minsung} tamamlandı.