AA_0

253 15 16
                                    

Karanlık ve soğuk bedenini uyuşturuyordu. Yürüdü. Genç kız yaklaştığını hissetmişti ama sükunetini korudu. O da herkes gibi önünden sessizce geçip gidecekti. Kafasını kollarıyla gizlemişti. Bir şeyden saklanıyordu sanki. İçindeki büyük boşlukta yankılanan ayak sesleri önündeyken kesildi. Birkaç saniye bekledi.

"Buradan uzaklaşmalısın."

Genç kız, bir erkeğin boğuk sesine tepki verdi ve başını kaldırdı. Kimse ona yaklaşmamalıydı. Kendi kendine çürümeliydi bu küçük delikte. Başını korkuyla iki yana salladı. Bunu beklemiyordu.

"Sana gitmeni söyledim," adam titreyen ellerini ceplerine soktu. "Eğer yaşamak istiyorsan."

Karşısındaki kız soğuk zeminde oturmaya devam ediyordu. Vazgeçmeliydi. Her an gelebilirlerdi. Buradan uzaklaşmalıydı.

"Gelmeyeceğine emin misin?" diye sordu son kez. Genç, kafasını belli belirsiz salladı.

Artık yapabileceği bir şey yoktu. Ellerini ceplerinden çıkardı. Genç kızın kolundan tuttu ve çekiştirmeye başladı, "Benimle geliyorsun," kız güçlükle ayağa kalkmayı başardı. "Burada görünmemelisin." Ceketinin şapkasını taktı, karanlığın içinde soyutlanmıştı. Arkasından gelen kıza baktı, o da şapkasını takmıştı. Gülümsedi.

Dar sokaktan çıkıp şehrin dışına uzanan caddeye yaklaştı. Kızı kolundan çekti. Korkuyla önüne savrulurken duyulan tek ses boğuk nefesiydi.

"Bana bak." Kız başını kaldırdı. Kül rengi gözlerinin ardındaki kötülüğü görebiliyordu. Minik ve masum duruyordu ama hissediyordu. Onda bir şeyler vardı. Yıllardır sakladığı şeyler. Kötülük ve tehlike yüzünün etrafında dolaşıyordu.

"Orada ne işin vardı, bilmiyorum. Ama burdan git ve bir daha da gelme."

Kızın bakışları derinleşti. Başka bir yerde olsalardı buna arzu diyebilirdi. Ama şimdi ona anımsattığı tek şey çaresizlikti.

"Yapamam."

Kızın dudaklarından çıkan bu kelime beraberinde gözyaşlarını da getirmişti. Doğruyu söylüyordu. Ama ona güvenmemeliydi.

"Ölmek mi istiyorsun?" Aklına gelen düşünce buydu. Onu bulduğu yerin ilerisinde altı bataklık olan bir uçurum vardı, belki de intihar edecekti.

"Yaşamak gibi bir derdim yok." dedi göz kapakları ağırlaşırken. Yorgundu. Acaba kaç gündür uyumuyordu. İki? Belki de üç? Oradan yeterince uzak değillerdi. Kızı götürmenin bir yolunu bulmalıydı. Ne söylerse kız buradan giderdi?

"Gözlerinden anlıyorum. Güçsüzsün. Ama eğer ayağa kalkabilecek kadar gücün varsa tekrar dene. Umutla attığın her adım beraberinde mucizeleri getirebilir."

"Peki ya mucizelere inanmıyorsam?"

"O zaman şaşıracaksın. Gözlerini açık tut."

Genç kız kollarını ondan çekti. Arkasındaki duvara yaslandı ve dengesini topladı.

"Biliyor musun? Ben de gözlerinden anlıyorum. Şuan çaresizsin. Kötü bir şey yaptın ve kaçmaya çalışıyorsun. Kaçamayacaksın. Tam kurtuldum derken yeniden düşeceksin. Yetişecekler. Korkacaksın. Çığlık atacaksın. Ama seni duyan tek şey yalnızlığın olacak."

Genç kız, adamın siyah gözlerine son kez baktıktan sonra caddeye doğru ilerledi. Şaşkın adamın yaptığı tek şey ise onu izlemekti.

Kız, caddeyi geçerken sadece önüne bakıyordu. Arabalar kızı fark ettiklerinde korna çalıp, fren yapıyorlardı. Ama kız sadece yürüyordu. Yalnızlık etrafta kol geziniyor ve ruhları silikleştiriyordu. Geride sadece bedenler kalana dek. O, korkmuyordu.

#

23.06.2015

#

Yeni bir kurgu. Çok eğlenerek yazıyorum açıkçası. Umarım siz de çok severek okursunuz. ^^

Bu arada hikaye 3. ağızdan anlatılmayacak, bilginiz olsun.

Aynaların ArasındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin