Is death no more?
Are you sure?Eğer aşıksan işler gerçekten değişir mi?
𓆙
Kendimi ilk defa bu kadar çaresiz hissettiğim bir zaman dilimindeydim. Ne yapacağımı, ne düşüneceğimi tamamiyle şaşırmıştım. Kaç gündür saçma sapan birisiyle uğraştığım yetmiyormuş gibi sanırım birazdan en yakın arkadaşımı kaybedecektim.
Kabul etmek gerekirse Haruto ile uyuduğumuz gün anlık olarak, adlandırmak istemediğim bir duyguya kapılmıştım. Ama sadece anlık gelmiş, midemde kasılmalara yol açmış kalbimi hızlandırmıştı, anlıktı işte.
Onunla geçen sene tanışmıştık ve bu 1 senede kardeş gibi olmuştuk. O benim ailem gibi değil, direkt ailemdi. Gerçekten onu çok seviyordum ve kaybetmek istemiyordum. Ama birazdan salonda oturan Haruto'nun yanına gidip onu öpeceğim gerçeğini düşündükçe bu pek mümkün kalmıyordu.
Az önce yıkadığım ellerimi üzerime silerek aynada ki yansımama baktım. Ciddi anlamda şu bi kaç gün içerisinde çökmüştüm. Yapmamı istediği şeyleri kenara çeksem bile ailemin o ruh hastasının elinde olduğunu düşündükçe kafayı yiyecek gibi oluyordum.
Gözlerimin dolmasını engelleyerek derin bir nefes aldım ve lavabodan çıktım. Yüzüme zor da olsa sahte bi gülümseme yerleştirerek salona girdiğimde Haruto'nun pür dikkat televizyon izlediğine şahit oldum.
Sahte gülümsemem yerini tatlı içten bir gülümsemeye bıraktığında, karanlığın içinde kalan sadece televizyon ışığının aydınlattığı yüzüne baktım. Ciddi anlamda kusursuzdu.
Geldiğimi, hatta yanına oturduğumu bile fark etmedi bir süre ya da fark etti ve sesini çıkarmadı. Bende fırsat bildim bunu ve oturup onu izledim sessizce. Sanat eseri miydi? Kesinlikle evet.
"Doymadın mı?" dedi Haruto aniden gözlerini televizyondan çekip yavaşça bana döndürürken. "Kaç dakikadır beni izliyorsun?"
Aniden konuşmasıyla öylece kaldığımda ne diyeceğimi bilemedim. Elim ayağıma dolaşmış ancak o bunu pek ciddiye almamıştı. Hatta oluşan yüz ifademe bayağı kahkaha atıp dalga geçmişti. Sinir bozucu olduğu için yumruk yaptığım elimi, kaşlarımı çatarak omzuna geçirdim. Yalandan inlerken kolunu ovarak bağırdı. "Ne vuruyorsun be!"
"Kes sesini, gülme!" dedim kendimde gülerek. Haruto taklidimi yapıp beni kolunun altına çekerek saçlarımı karıştırdığında kısa öpücüklerini de hissetmiştim.
Midem kasılırken kafamı kaldırıp yüzüne bakmaya çalıştım. Yüzlerimiz birbirine oldukça yakındı bu yüzden bi kaç saniye gözlerinin içine baktım. İçimden zerre onu öpmek gelmiyordu ama yapmak zorundaydım. Dudaklarına bakmaya çalıştım. Oldukça öpülesiydi ama tuhaftı işte normal değildi bu.
Düşünmemeye çalıştım, karşımdakinin Haruto olduğunu unutmaya çalıştım. Gözlerimi yumdum ve ardından olabilidiğince hızlı bir şekilde Haruto'nun dudaklarına yaklaştım. Öpmeye başladığım kalın dudaklar evim gibi hissettirdi sadece bir kaç saniyeliğine.
Çünkü Haruto aniden uzaklaşmıştı benden. Yüzüne bakmaya cesaretim yoktu ancak baktım. Kaşları çatılmıştı yüzünde tanımlayamadığım, daha önce hiç görmediğim bi ifade vardı. İkimizinde bir şey demediği o sıra da Haruto gözlerini kaçırmıştı. Vücudumu geri çektiğimde hiç bir reaksiyon göstermeden aniden ayağa kalkıp yavaş adımlarla ilk önce salondan çıktı. Ardından koca evde yankılanan kapı sesiyle beni çaresizliğimle başbaşa bıraktı.
_
anani avradini
hic icime sinmedi ama kitabin uzerinde ki aglari temizlememiz gerekiyordu
idare edin iste