#5

346 66 31
                                        

Kazutora'nın bakış açısı

Eve döndüğümde bi süre kapıda dikildim, kimse açmıyordu. "Üşüyorum!" Kapıya tekme attığımda hızla açılan kapı karşısında Babamı gördüm. Bir şey demeden korkak gözlerle ona bakıyordum. "Neredeydin?" Yutkundum, titriyordum. "Kitapçıya gittim." Gözlerini kısarak bana baktı. "Yalancı."
"Gerçekten." sesim mırıldanarak çıkıyordu. "Gerçekten kitapçıdaydım."

Elini havaya kaldırdığımda iki kolumu yüzüme doğru tutmuşrum. Kendimi korumak için başka bir şey gelmiyordu elimden. Yakamdan tutarak beni içeri çekti, kapıyı çarparak kapattı. Bağırıp çağırırken annem mutfak kapısından bizi izliyordu. 'Yardım et' gözleriyle ona baktığımda elini anlına koyarak mutfağa döndü.

Mahvetmişti, yine kırıp döktü her şeyi. Aptal adam. Keşke geberse. Her güne ölmesini isteyerek başlamaktan sıkıldım. Gözlerimden yaşlar dökülürken odamda oturuyordum. Ellerim titriyordu. Işığı kapatıp yatağıma sindim. Umarım bir daha uyanmam.

Sabah gözüme vuran ışıkla zar zor uyandım. Karnım açtı, istemesem de aşağı indim. Babam daha yoktu, sessizce kahvaltımı yapıyordum. İştedir diye sevinirken yanımda belirdi. "Ne yüzle geliyorsun yemek yemeye?" Annem çıtını bile çıkarmıyordu. "Açım." Ona doğru baktım. Kaşlarını çatarak sofraya oturdu. "İstemiyorum seni bu sofrada, iyi bir çocuk olmayı öğrenene kadar gelme." Sinirle ayağa kalktım. "Seneye reşit oluyorum, ikinizden de kurtulacağım." O da ayağa kalkmıştı. Hızla odama gittim.

"Aptal!" Yatağa bir tekme vurup yere çöktüm. Yeniden ayak sesleri odama doğru gelmeye başladığında ikinci bir dayağı kaldıramayacağımı anlayarak cama doğru koştum. Aşağı dikkatlice inmeye çalışırken yere çakıldım.

Koşarak gidiyordum, nereye gitmem gerek bilmeden. Gözlerimden yaşlar süzülüyordu, nefessiz kalıyordum. Dükkanı gördüğümde içeri dalmaktan başka bir şey düşünmedim.

Yavaşça kapıyı açıp gözlerimi sildim. Baji kasadaydı, Chifuyu görünürde yoktu. "Hoşgeldin." Baji elini yanağına yaslamış bana bakıyordu. Cevap vermeden kitabın rafına gittim. İçinde bir cevap olacağını umarak sayfaları karıştırdım.

"Kim olduğumu sana söyleyemem ama şunu bilmeni isterim ki gerçekten göz alıcı birisin. Seni tanımak istiyorum."

İstemsizce yüzümü güldürmüştü. Masaya oturup nota bi süre baktım. Kim olabilirdi ki? Derin bir nefes çektim ve başka bir kağıda yanıt yazdım.

"Övgülerin için teşekkür ederim ama ben senin kim olduğunu bile bilmiyorken senin beni tanımak istemen haksızlık." Notu kitaba koyduğumda onun yazdığını cebime attım. Kafamı masaya gömdüm, öylece duruyor, ağlıyordum.

"İyi misin?" Baji yanıma gelmişti. Kafamı hafifçe kaldırdım. "İyiyim." Dudaklarını büzdü. "Pek öyle durmuyor ama." Yanımdaki sandalyeyi çekerek oturdu. "Ailevi bir şey, önemli değil." Oflayarak kitabın sayfalarıyla oynuyordum.

"Sarılmak ister misin?" Yumuşak bir tonla söylemişti. "Hı?" Kafamı iyice kaldırıp ona baktım. "Kendimi kötü hissettiğimde birilerinin bana sarılmasını isterim, iyi geliyor." Kollarını açmıştı. Ağlamaya devam ederken kollarımı ona sardım.

Güven verircesine sırtıma vuruyordu. "Sakin ol lütfen." Bir süre öyle kaldıktan sonra yavaşça geri çekildim. "Geliyormuş cidden." Gülümsedim. "Biliyordum." O da gülerek elini yumruk yapıp bana uzattı. "Yıpratma kendini Kazutora." Başımı sallayarak ayağa kalktım.

"Chifuyu yok mu?" Başımı yana eğdim. "Yemek almak için çıktı, gelir birazdan. Niye?" Utana sıkıla şu anonim not mevzusunu ona anlattım.

"Garipmiş." Omzunu silkti. "Öyle." Başımı Salladım. "Bence bir şans vermelisin, belki de iyi birisidir." elindeki kalemle uğraşıyordu. "Belki de bir sapıktır." Bakışlarımı kaçırdım, böyle söylemek utandırıyordu.
"Bunu onunla tanışmadan bilemezsin sanırım? Ne kaybedersin ki?" Yeniden bana baktı. "Ya kötü biriyse." Gözlerimi kıstım. Aynı şekilde gözlerini kısarak yüzüme yaklaştı. "O zaman Chifuyu ve ben onu buluruz ve buraya gömeriz." Gülerek omzuna hafifçe vurdum. "Pekii." Kitabı elime alıp salladım. Yazdığım notu alıp yana koydum.

"Tanışalım o halde, Kazutora ben. Sadece numaranı versen daha kolay olabilirdi aslında."

Notu ona gösterdim. Eliyle işaret yaparak onayladı. "Şimdi geri koy bakalım." Gülerek ayağa kalktım ve rafa bıraktım. "Eve geri döneceğim." Bana uzun uzun baktı. Yüzümdeki ve kollarımdaki morlukları süzdüğünü hissedebiliyordum. "Görüşürüz Baji, çok sağol." Elimi ona uzattım. Sıkıca tutarak salladı. "Ne demek." Gülümsedi. Tatlı bir gülümsemesi vardı, vampir gibi dişleri onu kediye benzetiyordu.

Evin kapısına geldiğimde zile bastım. Bir daha aynı şeyler tekrarlanacaktı.

kitap dükkanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin