Benim Hayatım

670 28 22
                                    

Ay sonunda geldimm beklettiğim için üzgünüm çilekli kurabiyelerim💜

Dediğim gibi sıradan bir hayatım var mıydı bilmiyorum.Anlatsam sıradan gelir mi ya da şaşırır mısınız onu da bilmiyorum.Hani derler ya anlatsam roman olur işte öyle bir hayatım vardı benim.Masal gibi değildi romandı,hep gerçekler çarpardı yüzünüze,masal gibi okumazdınız.Evet olağanüstü şeyler oldu hayatımda ama gerçekti hayalden ibaret değildi.Küçükken bir kaç masal okumuştum kardeşime hep mutlu sonla biterdi.Mutlu sonsuzlar isterdi karakterler öyle de olurdu.Bazen kendimi onların yerine koyardım güzel anılar biriktirirdim gökyüzümde.Ama nedense masal kitabı kapanır ve kara bulutlar gökyüzüme uğrardı hep.Masallarda ki çocuklar gülümsemesiyle etrafı aydınlatır pembe diyarlarda yaşarlardı.Peki ben niye oradaki karakter olamadım diye hep düşünürdüm.Ama olamayacağımı anladığım an büyüdüm ben ve bir daha çocukluğumu anmadım ya da anmak istemedim.Hayat bir anahtar gibidir kapıdan girmeden elinize verilir ve girdiğiniz kapı hayatınızı oluşturur.Ben o kapıyı seçmedim ama beni oraya bırakan kaderdi ve kaderi seçimlerimiz belirlemezdi.Belirleyemediğimiz kaderlerin en başında anne ve baba gelir.Kimi çocuğun umudu kimisinin cezası.Süslenmiş kapıdan girenler pembe diyarların prensi,prensesi olurken biz gibiler paslanmış kapıdan kara diyarlara girdik ve bizden masallara inanmamızı istediler.Masallar sadece masal olarak kalmalı ya da hiçbir zaman yazılmamalı.Romanlara inanmak istemeyenler masallarda hayat buldular çünkü.Aynı ben ve kardeşim gibi.Uçan karakterleri kardeşim çok severdi onları okuduğum da mutlu olurdu hep ve bir gün bana dedi ki:

“Biz de onlar gibi uçabilir miyiz?”

Evet biliyordum uçamazdık ama onun hayallerini süslemek istedim.

“Uçabiliriz tabiki hem de şu kocaman gökyüzündeki kuşlar gibi.”

Kuşları gösterdim ona,ayıplarımızı acılarımızı örten kocaman gökyüzünü..

O kadar inandı ki bana bir gün hayalini gerçekleştirdi ve o koskocaman gökyüzüne gitti bir melek olarak.Mutluyum çünkü acıları örten gökyüzü şimdi masum birinin gülüşünü izliyor.Ve kardeşime iyi bakıyor.Yağmurları pek sevmem kardeşimin üzüldüğüne inanırım çünkü.Hep güneş açmalı,kaderimize bir kez daha gülmeli o masum çocuk.

Kara bulutlar yer etti hep benim gökyüzümde.Hep o güneşin açmasını bekledim ama nafile.Umut ettim kaderimin bir oyuncak olmasını.Ama kötü çocuklar elimden aldı gitti oyuncağımı.Benim kötü çocuğum babamdı.Romanımın baş yapıtı Adil Girişken.Anlamı adaletli demek ama hep kötülerin adaletini sağladı babam.İyilerin cezasıyla kötüleri mutlu etti.Ama ilk beni,bizi,ailesini cezalandırdı.İlk kaderinin zorbalığını,acımasızlığını bize gösterdi.Kardeşimden sonra o da gitti ve karardı gökyüzü.Sonra hep yağmur yağdı hayatıma.Gökyüzü nefret etti ondan.Anladım ki o gün orası sadece masumların değil katillerin de yeriydi.Çocukluk denen şey herkes için ne ifade eder bilmiyorum benim için koskoca bir hiçlikten ibaretti.Daha küçücükken büyümeye başladım ben.Okula gitmem büyümem için bir adımdı.Orada ben annesizliği, babasızlığı çok acı bir şekilde öğrendim.Okul çıkışı çocuklarına sarılan anneler gördüğümde büyüdüğümü daha çok anlıyordum.Hani benim annem neredeydi neden o gökyüzüne bile gitmeden benden kaçmayı tercih etmişti.Yoksa kötü biri miydim ben.Bu soruyu hep sorardım kendime ve o günden sonra hep kötü biri olduğumu inandırdım kendime.Zaten öyleydim.Kim kaderini başkalarının eline teslim ederdi ki.Kim kardeşini kurtaramazdı gökyüzünün elinden.Ben yapamadım yapamadığım an büyüdüm.İçimdeki ateşin dışarı vurduğu an büyüdüm ben.Kardeşimin gökyüzüne uğurlandığı gün büyüdüm.Romanımın zorba çocuğu Adil Girişiken'i kara bulutların arasına yolladığımda büyüdüm.Kötü olmayı ben değil kaderim seçti.Ve ben bu oyunu gayet güzel oynamaya başladım.Oyunumun parçası da o kızdı.Nisa Bölükbaşı.Bir şeyler öğrenmek için ona ihtiyacım vardı peki ne mi?

16 yaşımda büyüdüm ben küçük bir kulübenin önünde diz çökerek ağlarken büyüdüm,elimden hiç bir şey gelmeden kardeşimin çığlıkları yankılandığında büyüdüm.Sadece o andan onu hatırlıyordum.Genç biri beni o gün kaçırıp o kulübenin önüne getirmişti.Ve onunla konuşan adamın dediği tek şey şuydu hala kulaklarım da yankılanan

İYİ BİR OYUNCUSUN BÖLÜKBAŞI

Ve evet ben hala unutmuyorum bu cümleyi ve kulaklarımda ki yankısıyla yaşıyorum.

Kardeşimin tek bir hayali vardı gökyüzüne ulaşmak ama alevler içinde yanarak hayal etmemişti bunu.Hep masallara inandırmıştım onu.Pembe diyarlara,

Nereden bilebilir di ki pembe diyarların cehennemi olacağını.

Daha bu dünyadan gitmeden öğrenmişti yanmayı.Ben ise hala yanıyordum.İçimde ki yangını söndürmek imkansızdı.Sadece biraz olsun dindirebilmem için bana o kız lazımdı.

Evet benim babam mafyaydı ama hayatımı çalacağını,kardeşimi gökyüzüne kaçıracağını söylememişti.Küçükken onun yanına giderdim ve bana hep oyun oynuyoruz derdi.Adamları öldürürken.Benimle oynadığını beni oyuncak yaptığını bilemezdim.Şimdi yeni bir oyuncağım var.Ve sanırım yeni zorba çocuk ta onun romanın da benim.Kardeşimi daha 7 yaşında yakan bedeni,yakmam için sana ihtiyacım var Nisa Bölükbaşı.

Soğuk Kalpler de Yanan Sıcak Ruhlar birgün alevini dışarıya püskürtmek için küçük bir kıvılcıma ihtiyaç duyardı.Benim de kıvılcımım sendin ve Soğuk Sıcak oyunuma hoşgeldin.

Nisa Bölükbaşı...





Bu bölüm biraz kısa oldu size oge'nin hayatından bahsetmek istedim bir de hikayenin gidişatından umarım şimdi aklınızda bir şeyler canlanmıştır.

Yorum atıp destek olursanız sevinirim.Nasıl beğendiniz mi aşklarım💜✍️

SOĞUK SICAK #OGNİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin