Bölüm 4, All my mistakes were to never see you go again.

933 98 15
                                    

Desteklerinizi bekliyorum, iyi okumalar.

🍷🍷🍷


***

Bölüm 4, All my mistakes were to never see you go again.

for; those who got the fuck out of our lives

***

Bu gerçek değil. Tüm konuşmalar. Ojesiz tırnaklarımın kiri, seni kendi karanlığımın içine çekiyor. Bebeğim, dudakların.. dudakların kıyametin tadını veriyor. Çünkü sen cehennemden geliyorsun. Bu günahkar seni öpüyor.

Belimi sarmadan ötürü, gözlerini yumuyor. Nefes alıp veriyor, saçların kirpik diplerimi sıyırıp geçiyor. En başında biliyordun, en başında bunun hakkında bir sonuca varacağımızı biliyordun.

Şimdi zaman durdu. Kasıkların kasıklarımın üzerinde yerini aldı. Oradan çekip aldım. Seni kendime yasladım. Hadi beni kucağına al sevgilim. Kesinlikle benim ait olduğum yer orası.

Ama diyordun, oysa dudaklarının tekrar aralanması beni daha derinden öpmek için olmalıydı. "Duygu yok," nefesin, nefesimi kesti. Oyunların canımı yaktı. Ama buna ihtiyacım var. "Bağlanmak yok," çenemin üzerini sıyırıp geçti histeri etin uçları. Gitarını ustaca parmaklarıyla evirip çeviren, tüm balları yerinden zıplatan eklemlerin beni yalayıp geçiyordu, bunu yapmaya devam et senin için gerçek bir bal olacağım. Kulaklarıyla oynayacağın gerçek bir sürtük olacağım."Eğer bundan fazlasını istersen, bu dudakların sana var ettiği tek günah ile kalırsın."

Günahkardım, günahkarındım. Ama halen şeytanın evinde Tanrı'dan bahsediyordun. Bebeğim, oysa az önce seni dudaklarına abandım. Bu senin için bir ballanmaydı. Şimdi ver bana o parmaklarını. Orayı yalamalıyım.

"O günahın içindeyim, yak beni."

Yaktın. Savurdun. Acele ettin. Bu ilkimdi. Seninle olan düşlerimin gerçeğe sıçradığı bir gerçeğin ilkiydi. Hadi beni sar, tek bir vücuda bürünüp en tutkulu dansı yapalım, Tanrının huzurunda. Oyunu başlatalım. Ateşi yakalım. Ateş olalım. Ben bundan başka bir yol bilmiyorum çünkü bebeğim.

Ateşim olmanı kabul ettiğinden, tekrar yasladın. Çok sarhoştun. Haraketlerin bilinçsizce kaydı. İnan bana, ben senden daha sarhoşum. Bu yüzden duyduğum müziğin sesi, kafamın içinden mi geliyordu?

Dudakların yoksa bir hayal mi? Öyleyse gerçek olup olmadığını anlamam için ısırmama izin ver. Ama izinler kimin umrundaki, döndür başımı. Playlistemde bir tek senin ses kaydın var. Bu yüzden itmeye çalıştığın yerin zeminin üstü değil, az öncesinde gözlerinin ucuyla baktığın yatağımın üzerineydi.

Evet, evet bebeğim öylece üzerimde dur. Yerleş. Evime girmenin keyfine bak.

Ama nefes nefese, "Prezervatifin var mı?" diyordun, hemen beni dağınık yatağımın bu sabahında kalma kirliliğimin içinde kendi halime bırakırken. Gözlerin fazla nemli bakıyordu. Ama bana değil.

"Fark eder mi?" Diyordum, çenenden kavrayıp kendime doğru çekerken. Çünkü bebeğim göğsün göğsüme yaslı durmuyordu. Bu beni üzüyor, her an evime adım atmadan çekip gideceksin diye. "Haklısın, umrumda değil."

Umrunda değildi, öyle demiştin. Ama bunun aksine kemerini çıkarmakla uğraşıyordun. Sahiden de beni becermek konusunda ciddi misin? Çünkü senin için soyunmak istiyorum. Seni yatağa yatırıp, sana nasıl da aşağılık olduğumu göstermek istiyorum.

seoul babyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin