seoul baby

Bölüm 3, You're leaving, why are you leaving?

Desteklerinizi bekliyorum, iyi okumalar.

🍷🍷🍷

***

Bölüm 3, You're leaving, why are you leaving?

for; I & him

***

Tüm konuşmalar içinde, tekerleme yapıyordu dilim. Gözlerimi yavaşça çekme üzerimden bebeğim, parmak uçlarım almayı bıraktığın nefesin üzerinden kendinden geçiyor. Benimle oynama, çünkü bu oyun değil.

Karanlık, karanlık, çok fazla karanlık. Aman Tanrım, o bakışların. Beni susatıyor. Öylece yutkunuyor ve biraz bira kokuyordu nefesin. Oradan sigara içmeme izin ver. Çünkü playlistem de sadece senin sesin var. Orayı hissetmek istiyorum.

Sevişirken, o sesin yankısını tüm üzerime yıkmaya çalıştığın oyunların içinde istiyorum seni.

Bu yüzden aceleci, bu yüzden kayıp gidiyordu. Suskunluğunu hiç hesaba katmamıştım. Senin oyunbozan tavrını hiç kendi kurallarıma yazmamıştım.

Ve kural bozuldu, başın geriye çekildi. Halbuki burada beni öpmen için aralanmış bir dudak, ama büzülmedi. Parmaklarım olduğu yere, avucumun içine doğru yerleşti. Kendi cesaretimin nirvanasından yalpalandı. Düştüğüm uçurumdan sırf sen varsın diye dans ederek yere çakıldı.

Ama ben fazla inatçıydım. Fazla arzu doluydum. Sana yetişecek kadar çılgın fikirlere sahiptim. Ama bebeğim, benden uzaklaşırsan ben mahvolurum. Ben biterim. Ben ağlarım. Ve ben ağlarsam, hayatının her anını yaşla doldurmak için seni sarhoş ederdim. Ağlarken güzel göründüğümü bilirdin.

"Seninle sevişeceğime nasıl ikna oldun?" Dediğinde, sordun. Sorguladın beni. Ama sorunla, sorunlarınla ilgilenmedim. Seninle ilgilenmiyormuş gibi yapmak zordu. Senin genç aşığın olmaya çalışmak yorucuydu.

"Soğuk bira ister misin?" Diye sordum, sorularından kaçmak değildi niyetim. Çünkü zamanı bizden çalmaya çalıştın. Kızgın hissediyordum. Sakinleşmek için, sana adayarak hunharca içtiğim alkol ve sigara iyi bir fikir gibi görünüyordu. "Olabilir," diye mırıldandın.

Arkamdaydın. Hep orada olmanı isterdim. Orada olan bir erkek arkadaş. Ama bebeğim, sen oradan çekip gitmek ister gibiydin. Sahiden bunu istedin mi? Yoksa kaçmak seni tüm kafanın içindeki düşüncelerden kurtaracağını mı sandın?

Eğer öyleyse, kaçmamanı dilerdim.

Bu yüzden geriye döndü başım. Elimde sana taşınmak için bir bira, parmak uçlarıma sıçrayan parmakların. Gözlerinde hırs ve tutku. Bende senden yana kalmış sadece arzu. Tükendim. Bebeğim beni çokça tükettin.

Şimdi o herkesin dediği oluyor, seni sevmek için çok genç olduğumu hissediyordum. Çünkü kalkmıyordu, hoplatmıyordu bakışların beni. Tecrübenin duvarları serilmişti. Oysa geçen sene kasıklarına doğru yaptırdığın dövmene dokunacağım için heyecanlıydım.

Seni erkek arkadaşım yapmak istiyordum. Ama sen oturacak bir yerler arıyorsun. Sana sunacağım bir kucak, o kucaklar dolu hayali sığdırdığım bir yer yatağım vardı. Senin tercih hiçbiri olmadı. Öylece durdun karşımda. Oysa ben tezgahın üzerine oturdum. Bacaklarım aralandı. Ola ki gelip orada kendini sıkıştırırsın diye.

Dilim son kez davetkarca aralandı. Gördün ama görmemiş gibi yaptın. Soğuk bakışların, diğer ballarına yaptığın gibi değildi artık. Ne yani senin için artık hiç kimse miydim?