KAYIP RUHLAR

İnatçı öküzler bir araya gelirse!

Multi medya; Doğa

Yeni bölüm ile karşınızdayım. Düşüncelerinizi belirtin lütfen. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Her kitap bir şansı hak eder. Umarım beğenirsiniz...

***

Sabah çalan telefonum ile uyandım. İlk nerde olduğumu idrak edemeyerek etrafa bakındım. Bardaki odamda olduğumu anlayınca rahat bir nefes aldım. Durmadan çalan telefonumu kim olduğuna bakmadan cevapladım.

Telefondan yüksek bir ses bağırarak "nerdesiniz" dedi. Bu yağızın sesiydi. Kendime geldiğim ve şu an yağıza hesap vermek istemediğim için telefonu suratına kapatıp bu kadar gürültüye uyanmayan doğayı dürtmeye başladım.

Mübarek kış uykusuna yatmıştı sanki. Bir türlü kalkmak bilmiyordu. Nihayet kalktığında "hemen kendine dolaptan giyecek bir şeyler ayarla, ben banyoya giriyorum" dedim. Ayağa kalkıp banyoya yönelirken doğa ayılmaya çalışıyordu.

Kendine geldiğinde hemen ayağa fırlayıp dolaba koşarken"şimdi yandık, abim canımızı okuyacak" dedi. Banyoya girip kapıyı kilitlerken, kahkaha attıp "hiç bir şey olmaz" dedim.

Soğuk suyu açıp altına girdim. Alışıktım önce soğuk, sonra sıcak yapmaya. Sıcak su aktığında keyifle banyomu yapmaya başladım. Banyo yapmak beni rahatlatıyordu. Nihayet duşum bittiğinde hemen çıktım.

Odaya girip kıyafetlerimi alıp banyoya geri döndüm. Siyah t-shirt, siyah yırtık pantolon ve siyah deri ceketimi giyip çıktım. Doğa bana bakıp "off abim beni mahvedecek" dedi. Bıkkın bir nefes verip, gözlerimi devirerek "ceza verir en kötüsü" dedim.

Doğa inanamayarak bana bakarken "nasıl bu kadar rahatsın" dedi. Odamın kapısına yönelirken doğayı cevapsız bırakarak "hadi gidelim" dedim. Odamdan çıkıp ve doğanında çıkmasını bekleyerek odamın kapısını kilitleyip bardan çıktım.

Geldiğimiz gibi geri döndük. Bir taksi çağırdım. Taksi geldiğinde binip okula gittik. Okulla vardığımızda kapıda bize kırmızı görmüş boğa gibi bakan üç tane inatçı öküz gördük. Doğa parmaklarını kemirip abisine bakarken bıkkın nefesimi dışarı verdim.

Yağız hemen yanıma gelip kolumu tutarak "nerdesin sen" dedi. Başımı doğaya çevirirken, melihin ona aynısını yaptığını gördüm. İkimizde sinirlenip ellerimizi çekerken bütün okul bize bakıyordu. Beni asıl şaşırtan şey ise doğanın bir anda abisine karşı gelmesiydi.

Melih ve yağız bir birlerine bakarken doğa gelip koluma girdi ve okula girdik. Şaşırdığımı anlayan doğa tam bana açıklama yapacaktı ki melihler yanımıza geldi. İkiside bir birine bakıp "madem bizi dinlemiyorsunuz o zaman cezanızı çekmeye hazır olun" dedi.

Biz "asla" deyip kaçarken bizi yakalayıp "itiraz yok, ikinizde kölemizsiniz" deyip yumruk tokuşturdular. Bu kadar iyi anlaşmalarına şaşırdık. Bu yaptıkları aklıma onu getirdiği için boğazım düğümlenmeye başlamıştı ve nefesim kesilmeye başlıyordu.

Hızla doğrulup nefes alırken yiğit durumumu fark edip bana yaklaşmaya başladı. Ağlayacağımı anladığım an kimseyi umursamadan koşmaya başladım. Okul kapısının çıkışına vardığımda halen koşuyordum.

Arkamdan adım sesleri gelirken koşmaya devam ettim. Biraz daha kendimi sıkıp ağlamazsam kalbim patlayacaktı. Nasıl geldiğimi bilmediğim denizin kenarındaki bu tenha taşların üstüne çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.

Canım çok yanıyordu. Nefes alamıyordum. Adım sesleri tam arkamda dururken ağlamaya devam ettim. Kalbim bu acıya daha fazla dayanamıyordu ve bu acı gün geçtikçe beni öldürüyordu. Yüzü tekrar gözümün önüne gelirken ayağa kalkıp acı bir çığlık attıp karşımdaki uçsuz bucaksız denize bakarak transa girmiş gibi "ben ölmeliydim, ben ölmeliydim," dedim.