KAYIP RUHLAR

Yeni kız!

Multi medya: Saye

Bu kurguyu yazarken çok teredüt ettim. Umarım beğenirsiniz. Yazmayı sevdiğim için uzun zamandır planladığım bir kurguyu daha yayınlıyorum. Oy, yorum ve düşüncelerinizi bekliyorum.

***

Sabah yüzüme vuran güneş ışığıyla uyandım. Gözlerim ışığa alıştığında ayağa kalkıp odamdaki banyoya girdim. Rutin işlerimi halledip odama geri döndüğümde yatağımın baş ucunda asılı annemin fotoğrafına kaydı gözüm.

Annemin fotoğraflarının yanında asılı fotoğraflara bakarken odamın bir kenarında duran kutulara baktım. Dün yağızla yarısını yerleştirmiştik bugünde okuldan sonra diğer yarısını yerleştirecektik.

Gözlerim dolarken derin bir nefes aldım. Odamın kapısı pat diye açılanca gözlerimi silip kapıya döndüm. Yağız "sen yine'mi ağlıyorsun" diyerek odama daldı.

Sinirli bir yüz ifadesi takınırken "çocuk, sana pis dalarım" dedim. Yağız dudaklarını büzüp sırıtırken ben burnumdan soluyordum. Söz konusu ben olunca bu çocuk hep böyle korumacıydı.

Yağıza olan sinirim hemen geçerken "ne bekliyorsun dışarı çıksana" dedim. Gözlerim hala puslu bir şekilde yağıza bakarken, yağız beni kendine çekerek "gel buraya huysuz" diyerek bana sarıldı.

Sarılmasının güvenliğiyle belimi kollarına sarıp akmak için kendine yol arayan göz yaşlarımı serbest bıraktım. Oda'da ikimizin sessiz solukları yankılanırken yağız beni kendinden uzaklaştırıp gözyaşlarımı sildi.

İkimizde sessizce bir birimize bakarken yağız birden yatağımın üstündeki kıyafetleri alıp yüzüme fırlatarak "hadi giyin cadı, yoksa ilk günden okula geç kalıcağız" dedi.

Kahkaha atarken bir yandan'da sinirlenerek "dayakmı istiyorsun" dedim. Yağız dil çıkarıp kapıya doğru koşarken arkasından terliğimi fırlattım. Kıyafetlerimi yerden alıp giyindim. Sırt çantama gerekli eşyaları attım. Tarağımı alıp saçımı taradıktan sonra hazırdım.

Telefonumu cebime atarak çantamı omzuma atıp aşağı indim. Mutfak kapısına yaklaştığımda annemin "çocuklar kahvaltı hazır, hadi gelin" diyerek bağırdığını duydum. Kulağım annemin yüksek desibeli sesinden geçici sağır olurken kulağımı tutup "kulaklarım sağır oldu anniş" diyerek mutfağa girdim.

Annem elini beline koyup "sus kız eşek sıpası seni" dedi. Söylediği cümle ile gülerken yağız gelmişti. Bakışları annem ve benim aramda gidip gelen kardeşimin "neşeniz bol olsun hanımlar" dediğini duydum.

İkimiz hızla kahvaltıya oturup annemin yani daha doğrusu teyzemin hazırladığı kahvaltıyı silip süpürdük. Annemin yanına gidip aynı anda yanaklarından öperek kapıya gidip ayakabılarımızı giyindik.

Yağızla sokağa çıktığımızda onu durdurdum. Ne yapmaya çalıştığımı anlamasına fırsat vermeden üç adım geri gidip sırtına atlayarak "uçur beni yiğido" dedim. Yağız gülerek "uçuş moduna geç deli kız" diyerek koşmaya başladı.

Ellerimi iki yana açıp uçak taklidi yaparken okula yaklaşmıştık. Okula yaklaştığımız için yağız beni indirdi. Bir kaç adım sonra okula girmek üzereyken yağız beni durdurup yine o korumacı tavrına bürünerek elimi tuttu.

İkimiz el ele oku bahçesinde içeri girerken herkes bize bakıyordu. Gözlerin üzerimde olmasını sevdiğim için elimi çekeceğim sırada yağız elimi sımsıkı tutarak yürümeye devam etti.

Gözlerim bahçeyi tararken gözlerini bize dikmiş bakan üç kişilik bir grup dikkatimi çekti. İki kız bir erkekten oluşuyordu bu grup. Bakışlarımı inatla onlardan alamazken okulun içine girmiştik.