sarhoş olan, üzgün adam

816 19 7
                                    

nefesi tüm boynumu dolanıp saçlarımın arasına aktı. dudakları çenemi okşuyor, dişleri kasten gezdiği yeri çiziyordu. sadece bu bile beni deli gibi tahrik ederken belimi sarıp bedenimi kendine kaldıran eller de bana yardımcı olmadı. o sikik yüzüklerini iş üstündeyken bile neden çıkarmıyordu bilmiyorum ama sırtımda soğukluklarını hissettiğimde şehvetle titreyen bedenimin daha fazlası mümkünmüş gibi irkilmesine karşı koyamıyordum.

kesinlikle gerektiğinden çok belirgin kasları, bana işkence çektirir gibi yavaşça karnıma dokunduğunda omuzlarından tutup onu kendime çekmek, daha da yaslamak istedim. çünkü neredeyse tamamen çıplaktık, benim gözüm yavaşlıktan dönmüştü ve bunu bilmesine rağmen bana işkence çektiriyordu.

ellerimi kelepçelemeyi neden önermiştim ki?

"tamam yeter bu kadar hadi artık."

kaşları muzipçe kalktı. avuçları kalçama indi ve bacağımı kaldırıp beline sardı. kendini sonunda bana ittiğinde o kadar uzun süredir bunu bekliyordum ki hissettiğim sertlikle inlememi bastıramadım. hafifçe kıkırdayıp dudaklarını bedenimden ayırdı.

"bu iş eğlenceliymiş liz giz."

adımı öyle melodik, öyle keyifle söylüyordu ki şu halime rağmen -ellerim kelepçeliydi, çırılçıplaktım ve açlıkla kıvranıyordum- içim ısınıyordu.

"yaa," diye bağırdım. aslında amacım bağırmak değildi ama öyle yıpranmıştım ki sesimi ayarlayamadım. "bi de bana sor sayın orospu cocugu. sikecek misin artık?"

göğüsümü okşadığını bile kasılmaktan yeni fark ettiğim parmakları yüzüme çıkıp önümdeki birkaç tel saçı geriye attı. kahkahası çok büyüktü ve altındaki şaşkınlık da fazlasıyla belliydi. bu kadar açık olmamı beklemiyordu. daha çook şaşıracaktı.

"istediğin bu olsun." dedi yatağın hemen yanındaki pantolonuna uzanırken. "e zaten." diye bıkkınca mırıldandım.

kendini yeniden üzerime çektiğinde parmaklarının arasında sarı ve parlak olan o paketi gördüm. benim yaklaşık bir hafta önce cebine attığım paketti bu. saklayacağını düşünmemiştim. yaptığı boş romantiklikmiş gibi geldiği için o sırıtken yüzümü buruşturmadan edemedim.

yine de fazla yakışıklıydı. tek eliyle göğüs hizamda yataktan destek alıyor, diğer eliyle boxerını sıyırıyordu. dişlerinin arasına sıkıştırdığı paketi ben alıp takmak istedim ama ellerimi tek bir santim bile hareket ettiremedim. sabırsızlıkla kıvranırken aklımın bir ucundan da bileğimde kalacak izler geçiyordu. bu kadar sıkı olmam zorunda mıydı ki?

dudakları aniden kasıklarıma yapışırken bunu hiç tahmin edemediğim için yay gibi gerildim. dili yolunu çizer gibi yukarı kaydı, dişleri beni gıdıklamak için belli belirsiz sürtündü. bu seks değildi, işkence olmalıydı.

dizleri çenemi keserken ince plastiğin dokusunu bacaklarımın arasında hissetmem ise çığlık atmam için ilk andı. bileklerimi kesmek uğruna onu içimde istiyordum. tam su an beni doldurması için ellerimi koparıp onu kendime çekebilirdim. muhtemelen kan kaybından ölürdüm ama en azından son saniyelerimi zevkin doruklarında zina işlerken harcayacaktım. benim için güzel bir son olurdu.

aslında keşke de olsaydı ama bunun yerine tüm evin içinde gürültülü zil yankılandı.

"öktem amına koyayım senin sok artık şunu!"

zil ikinci kez de çaldı. bu sefer müthiş melodiye sahip o kahkaha zili bastırdı.

"şu an ne kadar güzel baktığını anlatamam."

"fuck eyes çünkü aptal, her erkek bu bakışa güzel der."

dilini dudaklarının üzerinde gezdirip kendini bana hizaladı. halimden öyle zevk alıyordu ve bunu öyle gizlemiyordu ki düştüğüm durumdan daha çok nefret ediyordum. bir de şu kahrolası zil üçüncü kez çalmasaydı...

cennette 7 dakika | yarı texting (+18) TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin