▪︎ III ▪︎ Seni Ne Öldürmez? ➶

204 32 215
                                    

Merhaba herkese! Saat 03.10 ve ben vize haftamdayım, hatta birkaç saat sonra kalkıp okula gideceğim ama saatlerce bölüm yetiştirmeye çalıştım.

Öncelikle, ilginize ne kadar çooooook teşekkür etsem az kalır. Yorumlarınızı defalarca tek tek okudum. Beni o kadar mutlu ettiniz ki!

Ayrıca bu kadar kısa sürede okunma sayısının bu kadar hızlı artmasını beklemiyordum. Harikasınız gerçekten! Çok teşekkür ederim iyi ki varsınız ♡

İlk ve ikinci bölümün toplamı 9 bin küsur kelime kadardı, bu bölümü ise kıyak geçip 10 bin kelimenin üstünde yazmak istedim. Düşüncelerinizi gerçekten çok merak ediyorum lütfen yorum bırakmayı unutmayın, elimden geldiğince yanıtlamaya çalışıyorum.

Beni yazmaya en çok motive eden şey sizin yazdığınız yorumlar.

Çok fazla sır kapısını dürtükleyip durdum bu bölüm. Okuyucularımın bir noktadan sonra ikiye ayrılacağını, bazılarının malesef ki yüzeyde kalacağını ve bazılarının da satır aralarına sakladığım sırların farkına varacağını biliyorum. Bu yüzden bu bölüm size bu hikaye hakkında bir çok şey hissettirmeye çalıştım. Aralara sakladığım bu şeyler öylesine derin ki, bazılarıyla on bölüm bazılarıyla yüz elli bölüm sonra karşılaşacaksınız. Fakat kapıları hiçbir zaman sımsıkı örtmüyorum, meraklısı için hep ufacık boşluklar bırakıyorum. Belki olur da birisi önceden aralar diye...

İyi okumalar, umarım beğenirsiniz!

▪︎ III ▪︎

Seni Ne Öldürmez?

♤♡◇♧

Damarlarımda gezinen kan neden kulaklarımı böyle uğuldatacak kadar gürültülü akıyor? Kalp atışlarım neden içimde dev bir saatin yelkovanı gibi yankılanıyor? Sorun ne? Sorun bende mi? Gördüklerim gerçek mi yoksa dünyaya buğulu bir camın arkasından mı bakıyorum? Öyleyse şu an neden her şey uyanamadığım korkunç bir kabus gibi geliyor?

Yutkunmaya çalıştım. Canım yandı.

Göğsümün her nefes alışımda inip kalkması bile boynumu titretip canımı yakıyordu.

Karşımda duran bu adamlardan bazılarını tanıyordum, bazılarını tanımıyordum. Ama gözüm hiçbirini görmüyordu şu anda. Kalabalığın uğultusunu tanımlayamıyordu kulağım.

Bu gerçekten son anım olabilir miydi? Tek düşündüğüm buydu.

Boşluğa takılı kalan gözlerimin dolduğunu hissettim. Bakışlarımı yavaşça yukarı kaldırmaya çalıştım. Her şey çok bulanıktı.

"İndirin silahları!" dedi Karaca emir verircesine.

Adamların hiçbiri hareket etmeden, kıpırdamadan göz ucuyla arkalarında onları yönetircesine duran Azrail'e baktı. Korkunç bakışları bana kenetlenmişti, gözünü bir an olsun bile kırpmadı.

Onun hep yedek bir planı vardır. Evet... Bunu düşünerek kendimi rahatlatmaya çalıştım. Azrail her zaman her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünür ve planlar. Asla çuvallamaz, asla! Bunu düşün Defne, başka bir şey değil... Seni kurtaracak!

Öyleyse neden bedenim şu an tir tir titriyor?

Anlamıyorum... Neden her şey bir anda tepetaklak oldu? Böyle konuşmamıştık onunla. Oda kartını alıp kendi ellerimle teslim etmiştim. Azrail tek başına odaya gelecekti, orada bitirecekti onun işini.

Karabatak ➶ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin