▪︎ IV ▪︎ Kızarmış Çeyrek Pekin Ördeği ➶

222 28 45
                                    

Herkese merhabaaaa! Karabatak'ın ilk üç bölümünün okunma sayısı 500'ü geçmiş. Bunca zamandır beni çok mutlu ettiniz gerçekten ❤ Gitgise çoğaldığımızı görmek müthiş bir şey.

Bu bölüm hakkındaki düşüncelerinizi ne kadar çok merak ettiğimi bilemezsiniz. Yavaştan diğer karakterleri tanıtmaya başlamak, geleceğe yönelik birkaç olayı şöyle hafifçene dürterek tetiklemek istedim.

Bu bölüm için kısıtlı bir zamanım olmasına rağmen çok emek harcadım. Bu yüzden sizin de ne düşindüğünüzü bilmeyi çok isterim. Yorumlarınızı okumaktan inanııllmaaz keyif alıyorum, lütfen beni bundan mahrum bırakmayın.

Sizleri çooooook seviyorum iyi ki varsınız ❤

▪︎ IV ▪︎

Kızarmış Çeyrek Pekin Ördeği

♤♡◇♧

İki defa şoka uğradım. Hayır, hayır üç defa...

İlki benim için oldukça sıradan olan bir soruyu ona yönelttiğimde sebebini anlayamadığım bir biçimde verdiği abartılı tepki ve girdiği ufak sinir krizini gördüğümde oldu. Ne yapacağımı bilemeyerek öylece kaldım. Karşımda hiddetle ağlayan genç bir kız vardı ve ben bu durumu yönetemiyordum.

İkincisi dedeme adıyla seslendiğinde oldu. Onu tanımasını beklemiyordum. Bu da bende neyi ne kadar bildiğine dair şüphe uyandırıyordu.

Üçüncüsü ise, hayır sorduğu sorularda değildi. Bu soruların cevaplarını bilmediğimi sanıyordu. Bu konuda yanılıyordu. Üçüncüsü dedemin onun sorularına verdiği yanıttı. 

Şaşkın bakışlarım dedemin sırtında geziniyordu. Ağır ve yavaş adımlarla ona ilerlediğinde onu durdurmak ve bu ne olduğu belli olmayan kızdan uzaklaştırmak istedim. Kıza hiç güvenmiyordum. Çok iyi bir yalancıydı, onun gözlerine bakarken hiçbir şey olmasa bile sürekli bir dolaplar çevirdiğini hissediyor ama bunları anlayamadığım için kendime kızıyordum.

Dedem onun oturduğu sandalyenin tam karşısındaki sandalyenin sırt kısmına tutundu. "Küçük hanım," dedi oldukça sakin bir tavırla. Hoşnutsuz bir ifadeyle kıza baktım. Ağlamaktan gözlerinden akan siyah boyaların yanaklarında bıraktığı lekeleri görüyordum. Dişlerini sıkıyordu, çenesi çok gergindi

Ona sorduğum aptal bir soru onu böyle bir hale getirecek kadar nasıl lanet olası bir anlam ifade ediyordu bilmiyorum. 

"Belli ki bir şeyler duymuşsunuz, biliyorsunuz. Fakat siz bildiklerinizin doğruluğundan nasıl bu kadar emin konuşabiliyorsunuz?" Kız bir şey söylemeyince devam etti. "Eminim ki çok zeki bir kızsınız Defne. Olmasaydınız burada sizinle bu konuşmayı yapıyor olmazdık." Dedeme baktım ters ters. Niye bu kadar kibar davranıyordu ona?

"Ne istiyorsunuz benden?"

Dedem onun sorusunu görmezden geldi. "Sizin benim hakkımda duyduklarınız gibi bana da sizin hakkınızda havadisler ulaştı zamanında. İtibarınızda düzeltmeniz gereken şeyler var sanırım, insanlar pek iyi şeyler konuşmuyorlar. Özellikle de sizin eski dostum Dündar'ın evlatlığı olma konusunun hakkını gerçekten verdiğinizi söylüyorlar." O heriften ilk defa 'eski dostum' olarak bahsettiğini duydum dedemin. İğrenç, mide bulandırıcı bir şey gibi geldi bu kulağıma. "Bu da bende, ona olan sevgi ve güveninizin sonsuz olduğuna dair bir izlenim oluşturuyor. Yanlış anlamayın, bunun için sizi suçlamıyorum. Hiçbir çocuğa babasını sevdiği için kızamayız. Öyle değil mi? Lakin, söyleyin bana lütfen... Suç dosyası bu kadar kabarık olan bir katil sizin güveninizi hak edecek ne yaptı?" Cevabının olumsuz olduğundan emin olarak sordu bu soruyu dedem.

Karabatak ➶ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin