Kolumun arasından sıyrılıp sehpada duran telefonuna uzandı.
Doğrulup bana döndü ve yüzünde yine her zaman ki gülümsemesi vardı. "Birisi ile konuşmalıyım. Kısa sürecek."
Odanın, çiçeklerle dekorunun yapıldığı geniş balkonuna gidip sürgülü kapıyı hızlıca kapatmıştı.
Arkasından meraklı gözlerle baka kalmıştım. Fazla meraklıydım fakat bu merak yalnızca ona özeldi.
Çok geçmeden yanına gitmenin yolunu bulmuştum. Cebimden sigaramı çıkarttım. Balkonda hâlâ telefonla konuşan aynı zamanda güzel gözleriyle bana bakan bedene elimde ki dalı gösterdim. Sağ eliyle gelmemi işaret etti, yakınına ilerleyip sürgülü kapıyı yavaşça araladım.
"İçer misin?" diye fısıldadım. Gözlerini biraz kısarak, kafasını olumlu şekilde hareket ettirdiğinde ona verecek olduğum dalı dudaklarımın arasına alıp çakmağı yaktım. Yaptığımı beğenirmiş gibi bana bakıyordu.
Ucu tutuştuktan ve dumanı gök yüzüne süzülmeye başladıktan sonra dalı ona uzattım. Elini hiç işin içine karıştırmadan elimde duran dalı tapılası dudaklarının arasında sıkıştırmıştı.
Bu dudaklara takılı kalmamak kesinlikle mümkün olmayan şeyler arasındaydı. Yeniden kendimi toplarlamam zor olsa da kendi sigaramı yakıp bu sefer hiçte etkileyici gelmeyen dumanın git gide yükselip yayılışını izledim. Kısa bir iç çekip balkon demirlerine kollarımı yasladım.
Bir kaç dakika sonra arkamdan gelen ses ile kafamı o yöne çevirdim.
"Ne zamandır sigara kullanıyorsun?"
"Oh! Telefon görüşmesi yapmıyor muydun?" Yaslandığım demirlerden ayrılıp soğuk duvarla sırtımı birleştirdim.
"Kapattım. Soruma cevap vermedin ama.."
"Şey.. hatırlayamadığım kadar uzun zaman oldu."
"Hmm, Anladım."
"Sen?" diye araladım dudaklarımı.
"Ne?"
"Sen diyorum. Ne zaman başladın?"
"Sanırım... az önce?"
Dudaklarımdan küçük çaplı bir kahkaha çıkmıştı. "Ciddi misin?"
"Evet? Bu, bu kadar önemli mi?" Bana bakan tedirgin gözleri, ona sarılıp hiç bırakmamam için bana yalvarıyor gibi hissettiriyordu.
"Oh! Hayır, biraz şaşırdım sadece. Sanki uzun süredir içiyor muşsun gibiydi."
"Hiç öksürmediğim için açıkçası bende şaşırdım." Cümlesinin bitiminde küçük kıkırtı sesleri kulaklarıma ilişmişti. Yaslandığım duvara, hemen yanıma yaslandı. "Telefon konuşmaları ve sigara muhabbetleri son bulduğuna göre içeri geçmeye ne dersin Çınar?"
"D-daha benim ki bitmedi ama."
Kekelememeye özen göstererek onun hep üstünde taşıdığı özgüveni ile karşısında konuşmaya çalışıyordum.
"Aslında, içeride daha güzel şeylerin tadına bakma fırsatı bulabilirsin."
Dedi özgüven dolu tapılası melek.
"Oh! Sanırım bu fırsatı iyi değenlendirmeliyim."
Karşısında ki kişiye kısa sürede hayran kalmış ben ne yaparsa yapsın kalp ritimlerini düzenleyemiyordu.
Şeytanının yanağına bir buse kondurup yaslandığı duvardan ayrıldı. Geri geri yürüdü, kollarını arkasına götürdü sonra da balkon kapısını çekip açtı.
"Bu gece ikimizde bazı şeylerde yeniyiz demek?" Cilveli sesi bir grup erkeği/kadını terler içinde bırakabilecek türdendi.
Söylediği söz ile irkildim. Ancak, belli belirsiz bir gülümsemeyle onu onaylayabilmiştim. Duvardan uzaklaşıp yanına doğru ilerledim.
Melekte gülümsedi. Kapıdan çektiği ellerini, önce omuzlarımda gezdirdi. Daha sonra birbirine geçirilmiş düğmeleri gevşetip elleriyle çıplak göğsüme doğru yol alarak gezdirdi.
Minik ellerin vücudumda gezmesi hissi ellerimin rahat durmasını oldukça zorlaştırıyordu.
Aniden kalçasına çarpan el ile yerinden sıçradı ve kısıkta olsa duyabileceğim iniltiler bıraktı. Göğsü tenime değiyordu artık. Üzerimdekini hızlı bir refleks ile çıkartıp nereye attığımı umursamadan fırlattım.
Gözlerini gözlerimden ayırmadan oldukça hızlı çıkarttığı pantolonunun ardından melek beni yatağa yatırdı.
Dudaklarımın üzerinde dilini tur attırıp arada bir yumuşak şekilde öpüyordu. Bir kaç tek taraflı öpücüğün ardından bende karşılık verdim. Tapılası bedenin tapılası kalçalarının üzerinde ki ellerim asla rahat durmuyordu. Durması bir ihtimal olabilir miydi ki? Sonucunda bu durum meleğin devamlı inlemesine neden oluyordu.
Beden dilimiz adeta birbirleri için yaratılmışcasına uyum içinde hareket ediyordu. Yine ani bir hareketle meleğin sırtı sayemde yatak ile buluşmuştu ve kendisi bu durumdan memnun gibi görünüyordu. Ellerim, önümde yatan küçük bedeni incelemeye koyulmuştu.
"Ahm.. Ç-çınar!"
Fakat altında duran pantolon tam anlamıyla verimli bir inceleme olmasını engelliyordu. Çıkartmak için meleğin kalçasını biraz kaldırmamın ardından hızla boxer ile birlikte çıkarttım.
Yere fırlatılan pantolonun ardından vücudunu eşi benzeri olmayan bir hassaslıkla inceleyen şeytanı için inledi güzel melek.
Kasıklarında gezen elim ve göğsünde daireler çizen dilim sürekli ve oldukça hızlı nefes almasına neden oluyordu.
"N-nasıl bu kadar i-iyisin sen?"
Kafamı izlerle kaplanmış göğüsten bir süreliğine ayırıp güzel meleğinin yüzüne baktım.
"Nasıl hissediyorsun?"
Gözlerini aralayıp ellerini saçlarıma daldırdı. Bir yandan nefesini düzenlemek için çabalarken bir yandan da kasıklarında hiç rahat durmayan elimin ani hareketleri karşısında sakin kalmaya çalışıyordu.
"M-muazzam.. devam et"
-Bölüm Sonu-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İpekten Ruhlar
FantasyKİTABA ARA VERİLDİ📢 "Belki de evrenin kaderi bu" "Sadece böyle işte" "Biliyorsun, biliyorum" "Sen bensin, ben senim" (bxb) Başlangıç: 11/07/2022