"Kaybolan hisler"

89 13 1
                                    

Kitap biraz saçma gidiyor sanki. Bunu düzeltmeye çalışıcam.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"Hey.. heyy! Rina uyan!"

Terlemiş bir şekilde korkarak yerinden sıçradın . hızla nefes alıp verirken soğuk zeminde yattığını fark etmedin

"Oh, sonunda uyandın rina. Senin için endişelendik."

Gözlerini fal taşı gibi açmış etrafı incelerken titreyerek kafanı Takemichi'ye çevirdin. O ise anlamsız bakışlarını gizleyemiyordu

"Neredeyiz? Siz nasıl kurtuldunuz?"

"Neyden bahsediyorsun? Kötü bir rüya görmüş olmalısın. Şuan evdeyiz, bak."

Gördüğün her şey bir rüya mıydı şimdi? Her şey o kadar gerçekçiydi ki aklını kaçırdığını düşünüyordun. Soğuk Zeminde olan bedenini zorlukla kaldırıp yürümeye çalıştın. Ama gerçeklik algın o kadar karmaşık bir hale gelmişti ki şu anda rüyada olduğunu düşünüyor, ve az önce gördüğün rüya'nın gerçek yer olduğunu tahmin ediyordun. Zar zor ayak üstü yürürken koluna Takemichi girdi ve yürümen için sana yardım etti. Her şeyin bir rüya olduğunu hâlâ yediremiyordun.

Soğuk ve titreyen sesinle ağzından bir kaç kelime çıkıyordu

"N-ne zamandır baygınım?"

"4-5 dakikadır falan, neden ki?"

4-5 dakika mı? O kadar şeyi 4-5 dakika mı yaşamıştın? Her şey o kadar saçma geliyordu ki aklındaki tüm sorular bir boşluğa düşüyormuş gibi hissediyordun

Michi ile bir koltuğa oturdunuz. Michi sana acınası bir şekilde bakarken sen gözlerini yere dikmiş kıpırdamadan yere bakıyordun.

"Rina.. sen iyi misin? Rüyanda ne gördün de böyle oldu?"

Michi'nin laflarını duymuyordun bile. Aklında sadece manjiro ile yaşadığın anlar geldi.

"Sana diyorum rina?"

İrkilerek anlamsızca michi'ye bakıyordun.

"Ne..  ne oldu?"

"Rina cidden iyi değilsin.. bir psikoloğa gitmeye ne dersin?"

Kafanı yavaşça iki yana sallayıp ayağa kalktın. Michiye bir şey demeden yorgun gözlerini bacaklarına diktin. Titremekten kendini alıkoyamayan bacaklarını umursamadan odana yürümeye başladın, arkandan michi sadece bakmakla yetiniyordu

Odana geldiğinde kapıyı kapatıp kapının önüne istemsizce çöktün. Bacaklarını kendine çekip ağlamayı bekledin. Ama ağlıyamıyordun. Peki neden ağlayamıyordun? Şimdi bütün hisler senin için boş olmuştu. Her şey boşluktan ibartti. Göz yaşların akamıycak kadar içinde bir boşluk vardı. Ne acı, ne sevgi, ne korku. Hiç bir şey hissedemiyordun. Bir rüyadan böyle olmak kesinlikle normal değildi. Belki michi'yi dinleyip psikoloğa gitmeliydin. Ama bir şey vardı. İçinde olan boşluğun arkasında ruhunu parçalayan bir duygu vardı.. ama asla ismini bilemiyordun.

Kafanı bacaklarına dayadın ve gözlerini kapatıp açık olan pencereden gelen rüzgarın saçlarını bozmasına izin verdin.

______

"Ah, boynum.."

Yaklaşık 2-3 saattir kapının önünde uyuduğunu fark ettin. Yavaşça kapıyı açıp salona yürümeye başladın. Ortamda gergin bir sessizlik vardı. Tek duyduğun çıplak ayaklarının zemine çarpma sesiydi. Salona geldiğinde içeri baktın ama kimse yoktu. Bütün odalara baktın ama yine kimse yoktu. Karnın'ın guruldadığını fark ettin ve mutfağa ilerledin. Dışarıda yağmur yağıyordu. Hazır evde kimse yokken hızla karnını doyurup şemsiye bile almadan evden çıktın. Üstünde kısa kollu vardı ama yinede üşümüyordun.

Yorgun ve siyah göz altlarınla kafanı havaya kaldırdın. Yağmur hızlı ve şiddetli yağıyordu. Yüzüne gelen ve biraz acıtan yağmurun tadını çıkarıyordun. Dakikalarca, saatlerce, günlerce burada böyle kalabilirdin. Çünkü burası huzurluydu.

Huzurunu bozan bir koku hissettin. Kafanı eski haline getirip etrafına bakındın. Bir ayakkabı sesi ile kafanı oraya çevirdin. Bu o gördüğün pembe saçlı çocuktu.

Elinde şemsiyesi ile sana yaklaşıp kafana tuttu. Senden uzun olan sanzu'ya kafanı kaldırıp anlamsızca bakarken o konuşmaya başladı

"Böyle bir yağmurda kısa kollu ile şemsiyesiz mi duruyorsun? Ne garip fantezilerin varmış."

Gülümseyerek sana bakan adama göz devirip şemsiyenin altından çıktın.

"Neden çıktın şimdi? Hasta olmak mı istiyorsun?"

"Kim yolladı seni buraya.."

Gözlerini ona çevirmeden yağan yağmuru izleyerek konuştun

"Kimse yollamadı. Buradan geçerken seni gördüm ve buraya geldim."

"Yalan söylediğin çok belli.. manjiro mu yolladı?"

Bir süre sessizlikten sonra adamın derin bir nefes aldığını anlayabiliyordun.

"Evet."

...
"Anladım."

Sanzu şemsiyesini kapatıp yanına yaklaştı ve paltosunu sana sardı

"Ne yapıyorsun?"

"Ne yapıyor gibi gözüküyorum?"

"Gerek yok. Üşümüyorum zaten."

Paltoyu çıkarmaya çalışırken gözlerin tesadüfen adamın gözlerine kaydı. Acı içinde bakıyordu sana. Boğulduğunu görüyordu ama yardım edemiyordu. Yardım etmek istiyordu ama o bir kuklaydı, kontrolü ise manjiro'daydı

Adam bakışlarını kaçırıp paltoyu üstünden çekti. Şemsiyesinide alıp hızla oradan uzaklaştı. Bir süre sadece onun gittiği yöne baktın. Omzunda hissettiğin his ile arkanı döndün. Gelen naoto'ydu

"Ne yapıyorsun bu yağmurda? Bide kısa kolluyla çıkmışsın.. kafayı mı üşüttün sen? Yürü eve."

İkinizde eve girdikten sonra naoto hızla odasından bir battaniye aldı ve yanına gelip üstünü sardı. Siyah göz altlarına bakarken gözlerinden her şeyi anlayabiliyordun. Gözleri her şeyi söylüyordu. "Manjiro gibi olmaya başlamışsın.." bunu diyordu. O kadar açıktı ki bundan emindin.

"Naoto... michi'yi gördün mü?"

"Hayır görmedim.. ne zamandır yok?"

"Bilmiyorum."

"Pekala ben ona ulaşmaya çalışıcağım sen odana git ve dinlen. Eğer bir şeye ihtiyacın olursa bana bağır. Tamam mı?"

Kafanı salladın ve yukarı çıktın. Pencere açık olduğu için odan buz gibi olmuştu. Pencereyi kapatıp yatağının içine girdin.

"Sadece.. bu boşluk hissinden kurtulmak istiyorum..."

____________________________________

Selam asklar nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Bayadır bölüm atmadığım için bu bölümü "geldim" olarak yayınladım bu yüzden kısa oldu. Aktifliğimi bozduğum için çok ama çok özür diliyorum. Görüşürüzz:>

 Görüşürüzz:>

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Freedom//Takemichi and her friend-bontenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin