·4·

2.4K 156 69
                                    

Jungkook, Taehyung'un hesabından çıktıktan sonra arkadaşlarıyla bilgisayardan oyun oynamak için discord'a girdi.

Kulaklığını taktı ve sohbeti başlattı.

Uzun bir oyun serüveni sonunda bitirmişlerdi, Jungkook saate bakınca saatin 01.00 olduğunu gördü.

Uykusu gelmişti o yüzden kulaklığını çıkarıp, bilgisayarı kapadı.

Ve hemen yatağını geçip uyumaya başladı.

···

Jungkook uyandığında saat 7.00'ydi dersi saat 8'de başlıyordu.

Üstünü değiştirip mutfağa indi ve kendine bir sandviç hazırlamaya başladı. Annesini uyandırmak istemezdi.

Saate baktığında daha zamanının olduğunu gördü ve sakince sandviç'ini yemeye başladı.

···

Jungkook sakin adımlarla ve kulağında kulaklıkla okula doğru  ilerlerken iki farklı sesin birbirine bağırdığını, daha doğrusu sadece birinin yardım çığlıkları attığını ötekinin ise ona susmasını söyleyen sesler duydu.

Kulaklıklarını çıkarıp seslerin geldiği yere gidiyordu.

En sonunda seslerin sahiplerini görebilecek kadar yakın olduğunda birinin siması çok tanıdık geliyordu.

O, tanıdık simanın sahinin yardım çığlıklarını daha fazla duymak istemiyordu. O yüzden yardıma geçmesi gerekiyordu.

Onların yanına giderken "Hey! Ne yapmaya çalıştığını sanıyorsun!?"  diye bağırmaya başladı. Adamın omuzundan tutup kendine bakmasını sağladı ve yakasından tuttuğu gibi yere doğru ittirdi.

Gözleri mavinin en koyu tonuna, feremonu ise 2 km ötedeki birini etkileyecek kadar yoğundu.

Jungkook, alfayı yumruklamaya başlamıştı. Ve öyle yumruklar atıyordu ki, alfa tanınmaz hale gelmişti.

En sonunda alfa bayıldığın da üstünden kalkıp omega'nın yanına gitmişti.

"İyi misiniz?" diye sordu Jungkook ellerinde ki kanı silerken.

Omega ise korktuğundan ve çığlık atmasından dolayı fısıltıya benzer bir sesle "İyiyim..çok..çok teşekkür ederim efendim. Size minnettarım, siz olmasaydınız sonum ne olurdu bilmiyorum bile.." dedi omega, Jungkook ise hafif bir gülümseme ile önemli bir şey olmadığını söyledi bir eli ensesindeyken.

Saate baktığında geç kaldığını görmüştü "Hay-"  "Ne oldu efendim?" diye sordu omega.

"Ah,şey ben okula geç kaldım ama sorun değil isterseniz burdan uzaklaşana kadar size eşlik edebilirim." dedi Jungkook.

Omega ise "Benim yüzümden geç kaldınız daha da geç kalmanızı istemem, o yüzden siz gidin gerçekten benim için endişelenmenize gerek yok." dedi ve Jungkook daha ağzını açamadan, omega gitmeye başlamıştı bile.

Jungkook ise daha da geç kalmamak için koşmaya başlamıştı.

···

Yemekhanede yer yok denecek kadar azdı, Jungkook ve Yugyeom zor da olsa bir masaya oturmuşlar yemeklerinin yiyor ve sohbet ediyorlardı.

O sırada dört kişi onların yanına geliyorlardı.

İki omega,bir beta ve bir alfa.

"Merhaba, buraya oturabilir miyiz yer yok da.." dedi bir omega heyecanla başladığı cümleyi sonlara doğru kısılan sesi ile bitirmiş ve karşı tarafın cevabını beklemeye başlamıştı.

Yugyeom ise "Tabi tabi oturabilirsiniz." dedi, bunu duyan ötekiler ise yavaşça oturmuştu.

"İsimleriniz ne acaba?" diye sordu Yugyeom, omegalardan biri cevap verdi.

"Ben Park Jimin, omegayım yanımdaki omega benim kuzenim. Kendisi-" yanındaki omega Jimin'in sözünü keserek sözü devraldı.

"Ben Kim Taehyung. Omegayım." dedi Taehyung ve yanında ki beta sözü devraldı.

Neşeli sesiyle konuşmaya başladı beta.

"Ben Jung Hoseok! Bir betayım ve Taehyung ve Jimin'in arkadaşıyım." dedi, yanında ki alfa ise "Kim Namjoon, alfayım ve Taehyung, Jimin ve Hoseok'un arkadaşıyım."

Dörtlü kendini tanıtınca sıra Jungkook ve Yugyeom'a gelmişti.

Jungkook konuşmaya başlayarak "Jeon Jungkook, siyah alfayım." dedi net bir şekilde.

"Bende Kim Yugyeom, alfayım ve Jungkook'un lise arkadaşıyım." dedi neşeyle.

Ve altılı, yemeklerini yerken sohbet edip birbirlerini daha iyi tanımaya çalışıyorlardı.

···

Yemekhaneden çıkarken Jungkook acele ile Taehyung'a yetişmeye çalışıyordu.

Nedeni ise..aslında nedenini kendi de bilmiyordu. Ama Taehyung ilgisini çekmişti, onu biliyordu.

Ve Taehyung'u daha iyi tanımak istiyordu.
O yüzden numarasını isteyecekti.

En sonunda aralarında az bir mesafe kaldığında "Taehyung!" diye seslendi Jungkook.

Taehyung ise ismini duyduğu gibi arkasına döndü ve "Evet Jungkook?" diye cevap verdi.

"Acaba numaranı almak ve seni daha yakından tanıma gibi bir şansım olabilir mi?" diye sordu ellerini arkasında buluşturup yüzünü yavaşça yana eğerek.

Taehyung ise şaşırmıştı.

Ona numaranı ver ve sende onu daha iyi tanı.

Omegasını dinleyerek "Tabii, bir dakika.." telefonunu aldı ve açarak Jungkook'a verdi.

"Numaranı yazabilirsin." dedi Taehyung, Jungkook ise kabul ettiği için şaşırıp,mutlu olmuştu ve hemen telefonu alarak numarasını yazmaya başladı.

Kendini bir kere çaldırarak kaydetti. "Tamamdır o zaman sonra konuşuruz?" dedi ve hafif bir şekilde gülümsedi.

Taehyung'un yanından ayrılırken tavşan gibi güldüğünü  farkında be değildi.

···

Jungkook derse pek odaklanamamıştı, aklında hep Taehyung ile konuşabileceği hatta arkadaş bile  olabileceği vardı.

Çok mutluydu.

Taehyung'a olan ilgisini şuanlık arkadaşlık ile bağlıyordu.

Aşık mıydı? Hayır.
Hoşlanıyor muydu? Emin değildi.

Ama, hayat hep sürprizlerle doludur değil mi? Hiç düşünmediğimiz bir şeyi bur anda karşımıza çıkartır.

····

Evet~
Merhaba! Nasılsınız? Umarım iyisinizdir.

Sonlara doğru bölüm çok içime sindi. Ve son cümleyi ben yaşadım..
İlk başta ona bakmam gibi bir şey demiştim ve şimdi ise ona aşığım..
Gerçekten hayat sürprizler ile dolu.

Bu arada buraya Taehyung'un feromonunu koyuyorum 

Kökeni Güney Afrika olan frezya çiçeği 1800'lerde ilgi odağı oldu. Daha sonra, 18. yüzyılın ortalarında, o zamandan beri iz bıraktıkları Avrupa'da yetiştirildi. Viktorya döneminde, 'floriografi' gerçekten patladığında, frezyalar gizli mesajları birbirine iletmenin bir yolu olarak kullanıldı. Temel olarak, bu süre zarfında birinden bir demet frezya aldıysanız, bu nihai güven işaretiydi.Bu süper tatlı kokulu çiçeğe, dostluklarını kutlamak isteyen başka bir botanikçi tarafından bir Alman doktor-botanikçi Friedrich Heinrich Theodor Freese'nin adı verilmiştir. Frezyalar, yüzyıllardır dünya çapında farklı kültürlerin büyük bir parçası olmuştur.

Frezyalar beyaz ve mordan sarı ve kırmızıya kadar birçok farklı renktedir. Elbette her bir frezya rengi için onlara yüklenen farklı bir anlam vardır.

Mor frezya ise neşeli anları simgelemeye devam ediyor.

Sizi seviyorum ❣️🍪
Sky kaçar~ 하늘

-Sky

Black Alpha Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin