Chris'in onu arıyor olması Satine'e o kadar imkansız geliyordu ki, ekranda adı yazmasına rağmen arayanın o olduğundan sesini duyana kadar emin olamadı.
"Alo." İşte, Chris'in kalın ve belki de düşünceli ses tonu kulaklarına çarpıyor; dışarının gürültüsünü susturuyordu.
"Chris.." Ne diyeceğini bilemedi. Onu aramasını hiç mi hiç beklemiyordu. O kadar şaşkındı ki mutlu olmak aklına bile gelmiyordu.
"Müsait miydin?"
"Ben.. Tabii ki müsaitim. Ne oldu? Yani bir şey mi oldu?" Satine yüzünü buruşturdu. Heyecandan saçmalıyordu.
"Bir sorun yok. Sadece görüşmek istemiştim. Tabii eğer sen de istersen." Chris'in önceden çalıştığı belli olan cümleleri, ağzından bir bir dökülüyordu. Bu konuşmayı planlayıp hazırlandığı belliydi.
Öbür yandan Satine ise bu konuşmaya o kadar hazırlıksız yakalanmıştı ki dili tutulmuştu. Zaten içinde bulunduğu yoksunluk durumu yüzünden düzgünce düşünüp konuşamıyor, yürüyen bir ölüden farksız hareket ediyordu.
"Ben.. İsterim sanırım.. Bilmiyorum." Ne söylediğinin farkında bile değildi.
"Müsait değil miydin?"
Satine, uykusundan uyandırılan şapşal bir çocuk gibi irkildi. Ne saçmaladığının şimdi farkına varmıştı. Hemen toparlamaya çalıştı. "Hayır, hayır. Müsaitim. Görüşmek istiyorum. Evet. Nereye geleyim?"
"Satine, iyi misin? Yanlış bir zamanda mı aradım?"
Satine telaşla konuştu. "Ben mi? İyiyim. Neden ki?"
"Bilmiyorum, sesin garip geliyor. Konuşman da."
"Ah.." dedi Satine. "Şey.. İşten şimdi çıktım da. Kasada eksik çıktı, biz de para saymak zorunda kaldık. Bir sürü hesap yaptık. Matematik kafamı karıştırıyor." Kendi söylediğine yalandan güldü ve devam etti. "Üstüne de sen arayınca şaşırdım. O yüzden biraz garip konuşmuş olabilirim. Ama iyiyim."
Chris, bu son derece detaylı yalana inanmış gibiydi. "Anladım, sorun yok öyleyse. Yarım saat sonra evinin önüne şoförü göndereceğim, o seni alsın. Kendin gelmeye çalışma, tamam mı?"
"Tamam. Görüşürüz Chris."
"Görüşürüz Satine."
Genç kız telefonu cebine attı ve koşarak eve gitti. Titreyen elleriyle kapıyı açarken çok az süresi olduğu için yapacaklarını kafasında tasarlamaya başlamıştı bile. Eve girince kimse olmadığını gördü. Alexa ve Delilah'ın işte olduğunu biliyordu, Chloe de Ben ile olmalıydı. Satine memnuniyetle gülümsedi, açıklama yapması gereken kimse yoktu.
Önce hızlı bir duş aldı ve eline geçen ilk traş bıçağıyla tüm tüylerini yok etti. Sonra saçlarını kuruttu. Dolabın önüne geçip kıyafet denerken sanki üzerindeki o ölü üşengeçliğinden biraz da olsa kurtulmuştu. Gerçekten onu heyecanlandıran sadece iki şey vardı. Uyuşturucu ve Chris. Hatta belki ikisi de aynı şeydi.
Beyaz, mini bir elbise giydi. Zaten dolabındaki neredeyse her şey beyazken farklı bir parça seçmesi çok zordu. Saçlarını tarayarak kendi haline bıraktı. Yüzündeki renksizliği ve göz altlarındaki morluğu makyajla kapattığında ise artık hazırdı.
![](https://img.wattpad.com/cover/294112281-288-k144595.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love and Other Drugs | Chris Evans
أدب الهواةSatine bütün uyuşturucuları bırakmıştı. Aşk hariç. UYARI: Bu kitap uyuşturucu kullanımı, fiziksel-psikolojik şiddet gibi tetikleyici öğelerin detaylı tasvirlerini içermektedir. 18 yaşından küçük okuyucular için uygun değildir.