•dokuz' yemek ve mesaj•

3.7K 253 49
                                    


Dokuncu bölüme hepiniz hoşgeldiniz.  O kadar uzun aradan sonra bir bölüm daha yazıp atmak istedim.

Keyifli okumalarrr...

...

Hedefime doğru emin adımlarla yürürken bundan sonra kaybedecek bir şeyimin olmadığını kendime tekrardan hatırlattım.

Sağımda ve solumda yürüyen dörtlüye bakmadan restauranttan içeri girdik. Evet burası 'tesadüf eseri(!)' dörtlü ve ikizlerle karşılaştığım restauranttı.

Sansürlü kapı açıldığında içeri girecekken kolumu tutan elle bekledim. Ne söyliyeceğini bekledim. "Emin misin?" dedi Mecnun kolumu bırakmadan. Tutuşu sert değildi, olamazdı da zaten.

Hiç bir mimik göstermeden bebeksi suratına baktım. Sarı saçlarını yolmak istemem normal mi?

Kolumu çekip etrafa baktım.Umursamaz göründüğümü biliyordum. "Hiç olmadığım kadar eminim." Cam kenarında oturan İlker'i gördüğümde o tarafa doğru ilerledim. Soner elindeki saate bakıp gergince arkasına yaslanacakken beni gördü ve tabi yanımdakileri.

Yanımdakileri görmesiyle gözleri büyürken ayağa kalktı. O sırada bizi yeni gören İlker'de ayağa kalktığında masalarına gelebilmiştik. Soner ve İlker'in karşısında oturan adamı görmemle kaşlarım çatılırken aklıma tanıştıracakları kişinin bu adam olabileceği geldi. Ne kadar zekice ama.

Adam ona baktığımı fark ettiğinde gülümsedi. Küçüktü gülümsemesi ama o bile yakışıklı suratında oldukça göz kamaştırıyordu. Bende baş selamı vererek Soner abiye baktım. O zaten bana bakıyordu.

"Biz biraz kalabalığızda umarım misafirimiz rahatsız olmaz." Adamın cevabını beklemeden bir şeyi hatırlamış yapıp gülümsedim. Ama bu gülümseme sahteydi. "Hem yabancı değiller canım öyle değil mi?" Soruma kimsenin cevap vermeyeceğini bildiğimden gülümsememi bozmadan adamın yanına oturdum.

Ayakta kalan erkeklere bakıp gözümle sandalyeleri işaret ettim. Mecnun yanıma oturduğunda karşıma Soner ağabey geçti gerçi zaten onun yeri ben gelmeden öncede orasıydı da neyse.

Elimdeki telefonları çocukların önünde koydum. Garip bir sessizlik masayı esir aldığında göz devirmemek için zor tuttum kendimi. "Sessiz sinemamı oynuyoruz gençler?" Soner ağabeyciğimin delici bakışlarını üzerimde hissederken bir tık tırsmadım değil. Ama bakın azıcık, küçücük.

Sözlerimin devamını Soner abinin gözlerine bakıp devam ettirdim. "Veya kendini genç hissedenler." Soner abi sinirden kızarırken iç içe güldüm. Yaşlı gözüktüğünü vurgu yapmıştım. Onu bilerek sinir ettiğimi biliyordu.

Ne bekliyordu ki? Beni emrivaki bir şekilde tanımadığım bir adamla yemeğe davet ediyor. Ha! Gerçi onları tanıdığım da pek söylenemezdi. Şöyle bir düşündüm de ben onları zaten hiç tanımadım. Biz neydik ki?

İşi ciddiyete bindirmenin zamanı gelmişti artık. Konuşmayan ve suspus olan dörtlüye de içimden 'nah' çektim. Kandırılmanın nasıl hissettirdiğini artık biliyorlardı.

"Asi! Bu yaptığın saçmalıkta ne böyle?" Soner'in sakin çıkarmaya çalıştığı sesle elimdeki menüyü bırakmadan sessizce güldüm. Bu onu daha da sinirlendirmişti. İlker'in Soner'e sakin olmasını istediği cümleleri duymamış gibi Soner elini masaya vurdu. Aman çokta tın.

Karşımda duran menü sayfasını beğenmeyince dudağımı büzüp arka sayfayı çevirdim. "Beğenmedin mi yemekleri?" Sol tarafımda kalan tanımadığım adama dönüp başımı salladım. Sahi bu adam ne için buradaydı?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 12, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ASİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin