O.Ç.-5

125 14 2
                                    

Sabah kalkar kalkmaz en yakın arkadaşım Nefes'i aradım. Gerçekten iyi bir kızdı. Yaklaşık yedi senedir arkadaş olduğumuzu düşünürsek baya sabırlı biri olmalıydı. Bana katlanabiliyor sonuçta.

Birinci çalış....

Hayır Asra ona kesinlikle bir şey olmadı.

İkinci çalış...

Hayır Asra eski sevgilisi onu evine götürmedi.

Üçüncü çalı-

"Andavalın pislik kızı. Lan ne diye sabahın köründe arıyorsun beni"

Biraz erken olabilir tabii ki.

"Ne diye çirkeflik yapıyorsun, emnesil beyinli?"

"Geri zekalı arkadaşım Asra'm benim. Dünyanın en mal en gerizekalı en samimiyetsizi. En odun insanı. Ne istiyorsun gülüm?"

"He aferin işte böyle yola gel. Sana birinden bahsediceğim"

Dediğimde bir kıpırtı sesi geldi. Tabii ki bir de düşme sesi. Galiba yatakta doğrulurken gene yatağını kırdı. Ayı.

Ay popom gene çok acıdı Asra. Of Asra of of.

Bu kaçıncı yatağın Nefes?

Her halde on yedi.

Gerçekten bir özürlüsün.

Ben ne yapıyım yav? Her iki haftada bir kırılıyor diye bende bali(güçlü yapıştırıcı. Ayakkabıcılar kullanır çoğunlukla) aldım. Su yatağı gibi oldu lan. Neyse işte gene kırıldı.

Sence de elli lira verip kırmak yerine beş yüz verip kırmamak daha mantıklı değil mi?

Evet aslında sende haklısın, sen kimden bahsedecektim bana?

Bunu derken baya heyecanlıydı. Çünkü ; benim bir çok erkek arkadaşım vardı ama erkek olan arkadaşlarımdı onlar. Sevgili muhabbeti bana göre değildi. Eskilerden kalma vardı bir tane. Ayrıntıya sonra gireriz. Ondan sonra kimseyi sevmemiştim. Kızda haklıydı yani.

Aslında ben Deat Trigger oynuyorum ya. Oradan biri bana yazdı. Sonra insagramda konuştuk. Neyse işte, bana bir şey teklif etti. Bak şimdi o whatsApp' ta konuşmamızı istiyor. Ben ise daha o kadar samimi olmadığımızı söylüyorum. O da bana dedi ki 'En yakın arkadaşına yazışmalarımızı göster. Bende göstereyim. Eğer o sana samimi derse öyleyiz' Bende tamam dedim. şimdi bizim eve gel.

ilk bir kaç saniye ses gelmedi. Sonra ise malo kıçını kaldırıp kalktı. Askı sesleri gelmeye başlamıştı. Her halde giyinecek kıyafet seçiyordu.

Hayatımda bir eski sevgilin hakkında konuşurken bu kadar çok konuştun. Bir de şimdi. Yuh yani. Neyse ben taksiye atlayıp geliyorum.

Tamam. Dedikten sonra kapattım. Yatağa uzandığım sırada bir mesaj geldi.

Gönderen : Dünyanın en malo insanı,

'Sana bir gün bay bay ya da hoşça kal ya da sonra görüşürüz demeyi öğreticem.

Evet biraz odun olma ihtimalim var tabii ki...

Gönderilen: Dünyanın en malo insanı,

'Bende seni seviyorum , çocuklarımın anası.' Yazık gönderdim. Eve gelince belli yerlerime daha çok bileklerime sadistlik yapacağına yemin edebilirim. Cevap vermeyince bunun fırtına öncesi sessizlik olduğunu varsaydım ve o arada kapı çaldı.

Hemen kalkıp kapıya doğru ilerlediğim sırada anahtar sesi geldi ve içeriden abim ile Nefes çıktı. Nefes fazlası ile üzgündü. Anlayamadığım bir şey konuşuyorlardı fakat beni görünce Nefes sustu. Abim konuşmaya devam edince Nefes onu dürttü ve abim de sustu. Ne olduğunu anlamamış bir biçimde olaya Fransız kalırken ikisi de 'hiç çaktırmıyoruz' dermiş gibi sırıttılar ama yalandandı. İkisi de çökmüş gibiydi.

Nefes'e hayırdır der gibi bakınca 32 dişini göstererek sırıttı. Kafasını yere eğdiğinde yüzündeki ifade sırıtmaktan çok ağlamaya dönmüştü.

Onlar yalandan sırıta sırata salona geçerken hala fısır fısır konuşuyorlardı ama duyulmuyordu. Kapıda yaptıkları gibi sırıtmıyorlardı da. Arada bir arkaya bakıp beni görüyorlardı. Benden bir şey saklıyorlardı ve bu durum garip gelmişti.

Ha bu arada abim ve sevgilisi ayrıldılar. Üzülerek diyemem çünkü abimi göremiyordum. Bu beni üzüyordu. Zaten onlar ayrılmasalardı ben onları kesinlikle ayıracaktım. Neyse salon doğru ilerlerken ben salona girince susmuşlardı. Nefes'e kaş göz yaptığımda ilk önce abime baktı sonra da ayağa kalkıp yanıma geldi. Ona sinirli bir biçimde bakarken,

"Önüme düş embesil" bakışı attım ve önümde yürürken gözlerini dolduğunu gördüm. Ona hala bakarken çaktırmamak için gülümsedi ama gerçek değildi.

"Ne konuşuyorsunuz lan?" dedim sonra da devam ettim " Benden gizli hemde?"

Verecek cevap bulamazken yatağıma oturdu ve bağdaş kurdu. Kolunu bacağına yaslarken kafası eline dayanıyordu. Bu kadarı fazlaydı. Ya bana ne oldugunu anlatacaklardı ya da sonraları gerçekten kötü olucaktı.

"Ya anlat ya da ölüme hazırlan" dedim çalışma masamdaki çikolatayı alıp bende onun gibi yatağımda otururken. Biraz naz etse de sonunda ağzını açabilmişti.

"Sana bir şey anlatmamız lazım Asra" kafamı olumlu anlamda salladım. Ciddi gözüküyordu.

"Uzay" diye seslendi içeri doğru. Uzay sanki bunu bekliyormuş gibi hemen geldi. Işler gerçekten ciddi olmaya başlamıştı. Uzay yani abim odama girdiğinde Nefes ve benim ortamıza oturdu. Nefes' in elini aldı ve eline kenetledi . Nefes kafasını abimin omzuna koydu ve ağlamaya basladığını o anda öğrendim.

Kafamda deli sorular vardı ve üçe ayrılıyorlardı.

Bir: Nefes neden ağlıyor?

İki: Neden bu kadar sırnaştılar birbirlerine?

Ve en önemlisi : Nefes' in burnundaki şey sümük müydü?

Her neyse , hala aklımda deli sorular varken abim konuşmaya başladı. Bu arada benim elimi de tutmuştu.

"Asra, beni iyi dinle. Her şey yolunda. Aslında bakarsan hiç bir şey iyi değil Asra. Hemde hiç" Bunları söyledikten sonra elimi daha çok sardı ve Nefes' i de beni de yanına çekti. Diyeceklerini merak ederken Nefes bir anda kafasını abimin omzumdan çekti ve hızlıca konuştu.

"Deden ve babaannen benim dedem ve babaannem ile gezerken trafik kazası geçirdiler. Şu an hastanedeler ve yoğun bakımdalar" Abim onun kafasını omzuma tekrar koyduktan sonra saçını okşayıp boynundan öptü. Bana da aynı şeyi yaparken aklımda soru kalmamıştı. Ne neden sırnaştıkları ne de Nefes'in burnundaki sümük. Hareket edemiyordum. Onu ne iş için çağırmıştım ve neler olmuştu.

Oyundaki Çocuk♣️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin