1

1.2K 98 70
                                    

Bölüm 1:
İkiyüzlü! Egoist!
Parantez içindeki olmak istemiyorum, ikiyüzlü.

Güney Kore'nin merkezi Seoul'de saatler gece yarısını gösterirken Insadong caddesi, büyük bir karışıklığa ev sahipliği yapıyordu. Elleri silah tutan dört kişilik japon çetesi, mütevazi bir hediyelik eşya dükkanında kargaşa çıkarmıştı. Polis arabalarının etrafını çevrelediği suçlulara, hiçbir memur müdahale etmeye cesaret edememişti. İçeride rehin tutulan üç sivilin üzerine doğrultulan silah polisler için büyük bir engeldi.

Olayı izleyen meraklı kalabalığın içinde telaşla orada bekleyen turistlerin aksine, şehrin yerlisi olanlar diğerlerine göre daha rahattı. Hepsinin gözleri karanlık gökyüzünde bir şeyler ararcasına dolaşıyordu. Polisler çete liderini ikna etmeye çabalarken etraftaki sesler daha da çoğaldı. "Sivilleri serbest bırakmazsanız ateş açılacak! Bu son uyarımız!"

Dört kişinin başında duran ve onlardan daha rütbeli olan çete üyesi itici gülüşüyle birkaç adım öne çıktı. Etraftakiler merakla söyleyeceklerini beklerken, herkesi şaşıracak bir hareket yaptı. Elindeki silahı rehin tutulan sivilin bacağına hedefledi ve tetiğe bastı. Sıradan bir hediyelik eşya dükkanında ne aradıkları hala gizemini sürdürürken, dükkanın zemini ikinci kez kanla kirlendi. İlki, kimsenin göremediği, tezgahın ardındaki dükkan sahibinin kurumaya yüz tutmuş kanıydı.

"İşte bunu yapmamalıydınız." polislerin arkasında kalan küçük binanın çatısından yükselen cümle ile, rehinelere silah tutan çete üyesi üzerine atılan beyaz ağ ile eş zamanlı yeri boyladı. Dükkanda titiz bir arama yapan diğer iki kişi, arkadaşlarından kopan inilti ile arkalarını dönüp silahlarına atıldılar. "Neden birileri sürekli huzur bozmak zorunda ki?"

Mahallenin sevilen dostu, en sonunda ortaya çıktığında, çevredeki kalabalıktan sevinç çığlıkları yükselmişti. Kameralarına sarılan ve yayın yapan muhabirler sayesinde, akşam haberlerini izleyen herkes olayı sıcacık evlerinde otururken canlı izliyorlardı. Karşı binaya attığı ağı ile havada süzülerek camdan içeri giren iri beden, ona dönen silahın namlusunu yine ağı yardımı ile etkisiz hale getirmiş ve sahibine bir yumruk atmıştı.

Adam biraz sendelese de hemen toparlanmış ve Örümcek Adam olarak bilinen halk kahramanına doğru atılmıştı. Üzerine atılan adamın yumruklarına karşılık verip aynı zamanda silahını ateşleyen adamın silahını elinden alan dostumuz kıvarak bedeni ile aralarından sıyrılırken, rehin tutulan siviller anın şokunu atlatıp polislere doğru koştular.

Yaklaşık on dakika süren arbedenin ardından etkisiz hale getirilen üç çete üyesi yerde yatarken, örümcek adam ile çete lideri sonunda karşı karşıya gelmişti. Dostumuz olay yerine geldiğinden beridir kenarda kollarını birbirine kavuşturup olan biteni sadece sessizce izleyen çete lideri konuşana kadar örümcek adam, onun varlığını unutmuştu.

"Güzel gösteriydi, böcek adam."

"Böcek adam mı? Aşamadık mı hala bu mevzuları!" ellerini iki yana açıp isyan edercesine konuşmuştu Örümcek Adam. "Kısa keselim, bundan iki hafta önce bize ait olan bir eşya kayboldu," örümcek adam duyduklarına karşılık biraz meraklansa da omuzlarını silkti.

"Peki, bil bakalım kaybolan bu eşya en son kimin ellerindeydi?"

Örümcek adam iki hafta öncesini düşündü. İki kamyon hırsızı, bir katil ve sadece para üstünü almayı unutan bir amca ile ilgilenmişti. Karşısındaki adamın sözleri onun için anlamsızdı. Böyle bir eşya örümcek adamın elinde değildi. "Bana sorduğun için bir çıkarım yapacak olursam,"

"Buldum! Aradığınız kişi kesinlikle para üstünü unutan Seo amca!" karşısındaki çete üyesi anlamsız bakışlarla kendisine bakarken kıkırdadı ve devam etti. "Bu konuşmayı burada bitirelim, zaten randevuma çok geç kaldım." sözleri biter bitmez adamın dişlerini sıktığını gördü. Ortam karanlık olsa da gözlerinin karardığına saniye saniye şahit olurken hiç beklemediği bir şey oldu.

aienkienHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin