Bölüm 2:
Gurur duyacağım bir şey üzerinde çalışıyorum, kural dışı.
Doldurulan bir dünyada görüşümüzü kaybettik.*
Jeongguk'un hayatı çete üyeleriyle uğraştığı günden beri çok sıradan ilerliyordu. İki haftadır tek yaptığı işe gitmek ve birkaç küçük olaya müdahale etmekti. Aksiyonu seven ruhunu doyurabilen tek şey, sevgilisinin hatırlattığı yüzüğü ve çakının üzerindeki armayı araştırmaktı. Bütün uğraşlarına rağmen yine de elleri bilgi açısından bomboş durumdaydı.
"Örümcek sevgilim neden kahvaltısını yapmıyormuş bakalım?" sevgilisinin yanağına kondurduğu öpücükten sonra, mutfak masasında karşısına geçerek oturdu Taehyung. Şu sıralar sevgilisinin kafasının sürekli yüzükle meşgul olduğunu biliyordu ve bu onu üzüyordu. Çünkü sevgilisi tam anlamıyla yeme içmeden kesilmiş ve kimliğini, hatta hayatını tehlikeye atacak kadar dikkatsizleşmişti.
"Hiç, bebeğim. Dalmışım öyle."
"Bunun öylesine bir hiç olmadığını biliyorum Jeongguk. Bu kadar fazla düşünmen, yalnızca sana zarar veriyor."
Jeongguk en sonunda kafasını çatalıyla oynadığı tabağından kaldırıp sevgilisinin kızgın bakan gözlerine baktı. Sevgilisinin neden böyle hissettiğini anlayabiliyordu. Aralarının bozulması şuan isteyeceği en son şeydi. "Biliyorum sevgilim ama birinin benim yüzümden ölmüş olduğu gerçeği,"
"Jeongguk, bunun doğru olmadığını biliyorsun. Bulduğun herhangi bir yüzüğün buna sebep olacağını bilemezdin." Taehyung sevgilisinin masanın üzerinde duran elini sıkıca tutarken konuştu. Sımsıcak gülümsemesi Jeongguk'u şu son bir kaç günde mutlu eden tek şeydi. "Benim tatlı minik ayım, iyi ki varsın."
Sözlerini bitirir bitirmez oturduğu sandalyeden kalkıp sevgilisinin kalın dudaklarına uzun bir öpücük bıraktı. "Hadi şimdi kahvaltını yap, sonra da çıkalım." Taehyung sıcacık hissettiren kare gülümsemesi ile ona bakıp konuştuğunda onu daha fazla üzmek ve sinirlendirmek istemediği için kahvaltısına geri döndü. Çünkü sinirli bir Taehyung ile baş etmenin, kendisi için bile ne kadar zor olduğunu biliyordu.
Sessiz süren kahvaltı bittiğinde, ikili sözsüz bir anlaşma yapmışlar gibi birlikte mutfağı toparladılar. Hala üzerlerinde olan pijamaları değiştirmek için yatak odasına ilerlerken bile aralarındaki huzurlu sessizlik sürüyordu. Evden çıkmak için yarım saatten fazla vakitleri olduğunu bilen Taehyung, yatak odalarına girer girmez gardıroplarına yönelen sevgilisini ardından izleyerek yatağa oturdu.
Jeongguk üzerindeki pembe-beyaz çizgili pijamalarını çıkarırken gözleriyle kıyafetlerini tarayıp ne giyeceğini seçmeye çalışıyordu. Bugün hava diğer günlere oranla biraz daha kasvetliydi ve yağmur yağacak gibi duruyordu. Çıplak üstü ile hala dolabına bakarken, sırtından göğsüne doğru sarılan kollarla irkildi. O kadar odaklanmıştı ki sevgilisinin odada olduğunu bile unutmuştu.
"Daha ne kadar karşımda böyle dikileceksin?" sevgilisinin normalden daha da derinleşen sesiyle etkilendiğini anlayan Jeongguk kıkırdayarak konuştu. "Neden? Yoksa seni zor durumda mı bıraktım?" sevgilisinin alaylı sesi kulağına dolarken durumları eşitlemek için kalın dudaklarını sevgilisinin ensesine bastırdı Taehyung. Jeongguk'un ensesinden huylandığını biliyordu ve bunu kullanmaktan çekinmiyordu.
"Biricik sevgilimi özledim. Üzerimde olmasını, vuruşlarını en derinlerimde hissetmeyi, tam anlamıyla kendimi kaybettirmesini falan, anlarsın ya." sıcak nefesi Jeongguk'un ensesine vururken konuştuğunda, önündeki bedenin istemsizce kendini kastığını fark etti. Ardından sessiz gülüşünü engelleyemeden dudaklarını sevgilisinin hassas noktası olan kulağının arkasıyla buluşturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
aienkien
Fanfiction" 'cause i love how it feels when i break the chains" whatever it takes by imagine dragons spideykook-minific