stüdyodan içeriye girdiğimde tüm gözlerin bana döndüğüne emindim, ama ben soğukluğumu koruyarak kimseye bakmamıştım.
bugün bir röportajım vardı ve bunu hiç yapmak istemiyordum aslında. biraz da zorla gelmiş gibi bir şeydim.
etrafa göz gezdirdikten sonra nereye gideceğimi bilmediğimden birisine sormaya karar vermiştim.
ama o sırada bana koşarak gelen kızla beraber kendimi durdurmuştum.
"berat bey! hoşgeldiniz. şuan elis hanım doruk bey ile bir röportajda ama bitmek üzere. sizi bekleme odasına götüreyim, sıcak veya soğuk bir şeyler ikram edelim."
kafamı onaylar anlamda salladıktan sonra beni yönlendirdiği yere ilerlemeye başlamıştım.
bir dakikalık yürümenin ardından, beyaz kapıyı açarak içeriye geçmişti ve ben de arkasından.
"ne alırdınız berat bey?"
"sade kahve."
"hemen söylüyorum, siz keyfinize bakın."
diyerek odadan çıktığında ben de cebimden telefonumu çıkararak instagram da dolaşmaya başlamıştım.
bir süre sonra da kahvem gelmişti, onu içerken neden bu kadar uzadığını düşünüyordum doruk'un röportajının.
sonuçta ben tam saatimde gelmiştim, ve bu şekilde bekletilmem yanlıştı.
"berat bey, beş dakika içerisinde kayıtta olacağız. koridor sonundaki odada, eşlik etmemi ister misiniz?"
"hayır."
bana haber veren sekretere çıkması için işaret yaptıktan sonra üzerimdeki gömleğin yakalarını ve saçlarımı düzeltmiştim.
şimdi canlı yayın olan şeyde rezil olmayalım, değil mi?
-
canlı yayının başladığına dair işaretin yapılmasıyla beraber yüzüme bir gülümseme yerleştirmiştim, daha doğrusu zorundaydım.
"öncelikle hoşgeldin berat."
"hoşbuldum."
"bunları ilerleyen dakikalarda daha detaylı konuşacağız ama, nasılsın, nasıl gidiyor?"
"iyiyim, teşekkür ederim. biraz yorucu olsa da hayatım gayet iyi."
"önce sana sosyal medyada çok yazılan, merak edilen sorulardan sormak istiyorum."
"tabii, dinliyorum."
"trabzonspor'dan ayrılacağına dair çok fazla söylentiler var, spor haberlerinde de birkaç kez rastladık. ama senden duymak istiyoruz."
"şuanlık trabzonspor'dan ayrılmak gibi bir düşüncem yok, burada kendimi harika hissediyorum, büyük bir aile gibiyiz."
"uzun yıllar trabzon'umuzun formasını terletmen dileğiyle diyorum ve diğer soruya geçiyorum. biraz özel hayata giriyoruz ama hayatında birisi var mı, bunu özellikle kadın taraftarlar çok merak ediyor."
"bilindiği üzere, uzun süreli bir ilişkiden yeni çıktım. ve kendimi yeni yeni toparlıyorum, bu yüzden hayatımda birisi uzun süre olmayacak."
"duydunuz kızlar, şansınızı daha sonra denemeniz gerekecek!"
dediğiyle sırıtmıştım, lütfen hiç denemesinler.
"milli takım aday kadrosuna alınmaman hakkında ne düşünüyorsun, bu seni epey üzmüş olmalı?"
"evet, elbette üzücüydü. ama en iyisi elbette hocamız bilir. beni kadroya almadıysa formayı daha çok hakeden birisi olduğu içindir."
"nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsun berat, sırrını bizimle paylaşır mısın?"
"sakin kalmak mı, aslında belirli yaptığım bir şey yok. sadece düşünmeden hareket ettiğimde işler sadece daha kötüleşti."
"çok fazla kötü şey yaşamış gibi konuşuyorsun."
"evet, yaşadım. bunu saklayamam. ama geride kaldılar."
"peki, eski eşinin göndermeleri hakkında ne diyeceksin? yoksa susmaya devam mı edeceksin?"
düşünmüştüm, artık benim de konuşma vaktim gelmişti. hep alttan alan kişi ben olmamalıydım.
ben de insandım sonuçta.
"evet, bir açıklamam olacak."
"seni dinliyoruz berat."
"öncelikle, artık göndermelerinden rahatsız olduğumu belirtmek istiyorum. kafasını ciddi bir biçimde bana takmış, arkadaşlarının ismimi söylemesine bile katlanamazken sürekli neden hakkımda yazma gereği duyuyor bilmiyorum."
"sana takıntılı olduğunu mu düşünüyorsun yani?"
"eh, bana öyle gelmeye başladı. çünkü beni arıyor, mesajlar gönderiyor. muhtemelen yaptığım her şeyi kendisiyle ilgili sanıyor."
"anlıyoruz, başka eklemek istediğin bir şey var mı yoksa başka soruya geçeceğim."
"sonraki sorulara geçebiliriz."
"sosyal medya kızının tatlılığıyla çalkalanıyor berat, ne diyeceksin?"
gülümsemiştim, kızım benim hayatımdaki en değerli şeydi. tek dayanağımdı.
"kızım diye demiyorum ama gerçekten öyle, babasına benzemiş."
"kesinlikle sana katılıyorum, sık sık görüşüyor musunuz? hem futbolcu hem baba olmak zor olmalı."
"elbette zorlukları var, özlem gibi. ama her boşlukta gidip onu görüyorum."
______
ŞİMDİ OKUDUĞUN
had enough, berat ayberk özdemir.
Fanfictioni don't hate you now, but got the right to.