flashback
karnıma giren sancıyla bir anlık gözlerimi açtım, biraz karnımı okşadım ve gözlerimi tekrar kapattım. daha sabaha çok vardı ve en azından birkaç saat daha uyumalıydım.
ama sancılar durmuyordu, zorlukla yorganı ittim. yataktaki ıslaklıkla beraber suyumun geldiğini anlamıştım. berat'a doğru döndüm, ve kolunu dürttüm.
mırıltılar çıkardı ama uyanmadı.
"berat?!"
"hı?"
dedi ve yastığına sarıldı, zorlukla tekrar dürttüm onu.
"suyum gelmiş.."
"iç o zaman.."
"berat, suyum gelmiş diyorum. doğuruyorum, ecmel geliyor!"
o sırada gözleri kocaman açıldı ve yataktan fırladı.
"sen dur, ben çantayla arabanın anahtarını alıp geliyorum, bekle beni sakın kalkma!"
"sanki kalkacak hâlim var da.." diye söylendim ve berat'ı beklemeye başladım. dakikalar saatler gibi geçiyordu, ve ağrılarım iyice artıyordu.
o sırada berat geldi, beni kucağına aldı ve merdivenlerden inmeye başladı. kollarımı boynuna sardım.
beni arabanın arka koltuğuna uzandırdıktan sonra sürücü koltuğuna geçti, ellerimi karnıma götürdüm, derin nefesler almaya başladım.
bir süre sonra berat bir elini arkaya doğru uzattı ve tuttum, hızlı kullanıyordu ama o kadar da hızlı değildi.
"gelmek üzereyiz güzelim, sen sadece derin derin nefesler al.."
"berat, çok ağrım var.."
"geçecek güzelim, geçecek."
elimi okşadı ve dikkatini tekrardan yola verdi, bir süre sonra yakınlardaki bir hastaneye gelebilmiştik.
aslında daha doğuma birkaç hafta vardı, bu şekilde olmamalıydı. berat arabadan inip beni tekrar kucakladığında artık çığlıklar içerisindeydim.
hızlıca doktorlara seslendi, sedye ile gelip beni hazırladıktan sonra doğumhaneye götürdüler. ama berat dışarıda kalmıştı, gelmeyecek mi diye düşünürken hızlıca içeriye geldi ve bir eliyle elimi tuttu, diğeriyle de karnımı okşadı, alnıma bir öpücük bıraktı.
×
"hadi yağmur, biraz daha!"
doktorun sözleriyle ıkınmaya devam ediyordum, bir yandan da berat'ın elini sıkıyordum. umarım eli kırılmazdı.
"deniyorum.." dedim son kalan gücümle.
güçlü bir ıkınmanın daha ardından duyduğum ağlama sesiyle gözyaşlarımı serbest bıraktım. ama o sırada gelen yüksek sesle başımı yan tarafa çevirdim.
"berat?"
berat yerde öylece yatıyordu, doktor ve hemşireler berat'a gülüyordu. gülecek hâlim yoktu ama komikti.
daha sonra ecmel'i bana uzatmalarıyla kucağıma aldım, onu incelemeye başladım. minicik bir şeydi.. başına ufak bir öpücük kondurdum ve onu izlemeye başladım.
×
"ya cidden bayıldı mı?"
"bir döndüm yan tarafa, berat boylu boyunca yatıyor.."
normal odaya alınmıştım, berat'ı zorla ayıltmışlardı ve şimdi arkadaşlarımız gelmişti.
uğurcan ile berat kendi aralarında konuşurken dolunay da benim yanıma gelmişti, öylece ecmel'i izleyip gülümsüyordu.
aslında onu çağırmasa mıydım diye düşündüm, şu sıralar bebek görmese daha iyiydi..
"biraz.. kucağıma alabilir miyim?"
dedi sessizce, başımı onaylar anlamda salladım. kucağına aldı ve öylece izlemeye devam etti. bir süre sonra bebeği bana uzattı ve odadan çıktı.
uğurcan da dolunay'ın yakın arkadaşı olduğundan desteklemek için çıktı ve berat ile beraber kaldık.
yanıma geldi ve yatağın kenarına oturdu, alnıma bir öpücük bıraktı, daha sonra bebeğimizin elini tuttu.
ama gözlerim saate kaydığında artık bebeğin yemek yeme saatiydi, berat'a 'dışarı çık' der gibi bir bakış atmıştım.
"ne oldu?" dedi sadece.
"bebeği emzireceğim berat, çıksana.."
"görmediğim şey mi sanki, otururum şurada hiç rahatsız etmem.." dedi sırıtarak, sabır çektim ve kenardaki yastığı ona fırlattım.
küsmüş olduğunu belli eden bakışlar attı ve dışarı çıktı, bir göğüsümü açtım ve ecmel'i yakınlaştırdım.
bir süre sonra emmeye başlamıştı, gülümseyerek onu izliyordum. yanağı kıpkırmızı olmuştu, parmağımla okşadım.
bir süre sonra emerken uyuyakalmıştı, yavaşça kaldırdım ve yandaki beşiğe bıraktım, üzerini örttüm.
biraz ben de uyumalıydım, çok yorulmuştum.
_________
and you made it shine, there when she cried, you saved her life..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
had enough, berat ayberk özdemir.
أدب الهواةi don't hate you now, but got the right to.