sabah gözlerimi zilin art arda çalmasıyla beraber açmıştım, ama umursamayarak yastığıma sarıldım ve kaldığım yerden uyumaya çalıştım.
bugün izin günümdü ve uykuya çok ihtiyacım vardı.
ama hiç beklediğim gibi olmadı, zili çalan kimse zili çalmaya devam ediyordu. gerçekten sinir krizi geçirmeme iki saniye kaldı.
yavaşça yataktan kalktım ve tam kapıdan çıkarken sadece gecelikle olduğum aklıma geldi, ve kenardaki hırkayı da üzerime geçirdim.
hızlıca kapıya doğru ilerledim ve kapıyı açtım, ama gördüğüm kişi kapıyı kapatmak için bir hareket yapmama sebep olmuştu.
ama başarısız olmuştum ve eliyle kapıyı açarak içeriye girmişti, berat.
"ne işin var senin burada?"
cümlemle beraber, gözlerini bana çevirmişti. baştan aşağıya süzdüğünde, ve gözleri belirli bir yerde takılı kaldığında yalandan öksürmüştüm.
"kızımı görmeye geldim yağmur, yasak mı?"
"evet yasak."
"saçmalıyorsun şuan."
"kızımızı o kadar seviyorsan, annesine iftira atmasaydın berat."
"yine mi başlıyoruz?"
"hayır, başlamıyoruz. çünkü sen şuan benim evimden siktirip gidiyorsun!"
"kızımı göreceğim, her şey güzel güzel olsun istiyorum. beni başka şeylere zorlama yağmur."
"ecmel, dolunay ile beraber, biraz dinlenmem için bugün de bakmayı teklif etti. ben de kabul ettim."
"ecmel'e ben de bakabilirdim, sonuçta babasıyım."
"keşke olmasaydın." diye fısıldadım, ama sanırım duymuştu.
"neden bu kadar çok nefret ediyorsun?"
"berat sen bipolar falan mısın, bir anın bir anını tutmuyor? ne çabuk unuttun röportajda ve telefonda dediklerini?"
"hayır! bunlardan önce de böyleydi, biz evliyken.. hep kavga ediyorduk yağmur, sorunlar bitmiyordu."
"çünkü çok gençtik ve yanlış yaptık! acele ettik, her şeyde. daha neyin ne olduğunu bile bilmezken bir de çocuk yaptık."
"bundan da pişman olduğunu söyleme."
"zamanı için pişmanım, ama ecmel için değil. keşke daha tecrübeli olduğum bir zamanda olsaydı."
"oldu artık, gençler bazen yanlış şeyler yapabiliyor. senin gibi, serserinin birine aşık olup onunla şehir değiştirip, evlenip çocuk bile yapabiliyorlar."
"iğnelemelerin bitti mi berat, sanki çok masummuş gibi bunları yapman da ayrı bir komik."
"hiçbirimiz masum değiliz, ecmel hariç."
dedi ve bana doğru baktı, ben de gözlerimi ondan çekmemiştim. uzun süre sonra belki ilk defa gözlerimiz buluşmuştu.
o sırada tekrar zilin çalmasıyla beraber kaşlarımı çatmıştım, ne bitmeyen zil sesiymiş bu da ya?
kapıyı açtığımda, dolunay ve kucağındaki ecmel'i görmüştüm. ecmel de beni görmesiyle beraber gülmeye başlamıştı.
hemen kucağıma alarak tombik yanaklarına öpücükler kondurmaya başladım.
"bu hamsinin burada ne işi var?"
dedi dolunay sinirle, benim üzülmeyeceğimi bilse şuan ona dalmıştı bile.
"sana da merhaba dolunay." dedi ve göz devirdi berat.
"soruma cevap alamadım?" dedi ve bu sefer de bana doğru baktı.
"ecmel'i görmeye gelmiş dolunay, tam gidecekti zaten, siz geldiniz."
dedim berat kucağımdaki ecmel'i kucağına alırken. önce sarıldı ecmel'e, başını öptü, daha sonra yanaklarını. minik ellerini tuttu. ecmel de berat'ı görünce heyecanlanmıştı.
ellerini berat'ın yüzünde gezdiriyordu, berat ise ona gülüyordu. neredeyse bir aydır kızını görmüyordu, özlemiş olmalıydı.
_______
ŞİMDİ OKUDUĞUN
had enough, berat ayberk özdemir.
Fanfictioni don't hate you now, but got the right to.