Tanrısal Bakış Açısı
Sabahın erken saatleri.Yoldaşlar yan yana dizilmiş, Elfler kendi ırklarına özel pelerinlerini yoldaşlara giydiriyor. Pelerinin bağlandığı yere yeşil bir yaprak iliştiriliyor.
Daha önce Elf kıyafetlerine bürünmüş bir yabancı olmamıştı Orta Dünya'da.
Lord Celeborn, Aragorn'un pelerinine takılı yeşil yaprağa bakıp gözlerini Isildur'un tek varisine çevirdi. "Bu pelerinler sizi kötü gözlere karşı koruyacaktır. "
💧💧💧
Legolas, onlara verilen kayıklardan birine erzakları koyarken küçük keselerden birinin içinden bir Elf peksimeti bulup çıkardı ve gülümsedi. Kendi halkından bir şey görmek ruhuna su serpmiş olmalıydı.
"Lembas..." dedi heyecanla kayıktaki Meriadoc ve Peregrin onu izlerken. "Elf yol ekmeği." Küçük bir ısırık aldı ve çiğnemeye başladı Peregrin ona şirin bir gülümseme gönderirken.
"Küçük bir parçası bile koca bir insanın midesini rahatlıkla doyurabilir. " Meriadoc aldığı bilginin şaşkınlığıyla,muhtemelen o Elf peksimetinden çok yediği için birazcık pişmanlık,birazcık da şaşkınlık içinde olan Peregrin'e baktı yanına otururken. "Kaç tane yedin?" dedi ağzının içini temizlerken. Anlaşılan o da bir iki tane atıştırmıştı.
Peregrin ona dönüp gözlerini kırpıştırdı. "Dört." Ve bunu belli edercesine kendine engel olamadan geğirdi, Meriadoc ona kaşlarını kaldırarak bakarken.
Herkes kayıklara yerleşirken Lord Celeborn Aragorn ile konuşuyordu. "Güneye yolculuğunuz boyunca tehlike git gide büyüyecek. Mordor'un orkları sanıyorum ki Ulu Nehir'in (Anduin) kıyısındalar. Batı kıyısına da fazla güvenme. Beyaz El simgesini taşıyan garip yaratıklar sınırlarımızda görülmüş. Orklar güneş altında çok nadir seyahat eder." Sonra Aragorn'a bir bıçak uzattı. Görkemli bir bıçak... "Bunu almalısın. " Aragorn Lord Celeborn'un ona uzattığı bıçağı aldı ve kınından çıkardı. O sırada Lord Celeborn ona yaklaşıp fısıldadı. "İzleniyor olacaksın. " Aragorn cesaretle bıçağı kınına koydu ve Lord'un gözlerine baktı. "Nehirden giderseniz Rauros Şelalesi'ne düşmandan daha hızlı varabilirsiniz."
Ve üç kayık hep beraber kıyıdan hareket etti. Her biri Galadriel'in ona verdiği hediyeyi düşünüyordu gülümseyerek. Kısa bir süre de olsa Işığın Hanımı'na yakın olmak, onun topraklarında durmak onlara iyi gelmişti...
Legolas kayıkta Gimli ile ilerlerken yüzünden gülümsemesi eksik olmuyordu.
"Senin için hediyem, Legolas, Galadhrim'in (Işık Halkı) yayı. Orman diyarından olan bir hısmımızın becerilerini hak ediyor." demişti Galadriel Legolas yayına hayranlıkla bakarken.
O sırada Meriadoc ve Peregrin de oradan ayrılmanın hüznü ile Galadriel'in onlara verdiği hediyeyi düşündüler yüzlerindeki buruk tebessümle.
"Bunlar Noldorin'in(Bilge-Noldor halkı) hançerleri. Savaşta hep sizin yanınızda olacaklar. " demişti Galadriel Peregrin içindeki küçük korkuyla elindeki hançere bakarken. Tabii Galadriel bunu hissetmişti. "Korkma, genç Peregrin Took. Cesaretini bulacaksın. "
Ve Samwise Gamgee... Üzgündü biraz çünkü o kadar da iyi bir şey alamamıştı Galadriel'den diğer yoldaş arkadaşları gibi.Fakat bu hediyenin anlamı yolculuğun gidişatında anlaşılacaktı.
"Ve sana da, Samwise Gamgee, Hithlain'in yaptığı Elf ipi." Samwise biraz hayal kırıklığına uğramıştı fakat bunu belli etmemeye çalışmıştı. "Teşekkürler Leydim." Sonra imrenerek Meriadoc ile Peregrin'in hançerlerine baktı ve tereddütle bir soru yöneltti Lady Galadriel'e. "Bunların parlak hançerlerini ara sıra kullanabilir miyim? " Işığın Hanımı'nın cevabı ise koskocaman, kendisi gibi büyük bir ışık saçan gülümsemeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜZÜKLERİN EFENDİSİ-1:DENİZ KABUĞU/TAMAMLANDI/
FantasíaOrta Dünya'ya yayılan bir kötülük var. Bu kötülüğün karşısında da kalpleri iyilik dolu beş yürekli Hobbit ve yandaşları. Peki,onların kalplerindeki iyilik bu kötülükle savaşmaya yetecek mi? Orta Dünya'nın kaderini belirleyebilecekler mi?