"Al bunu,al!"diyerek endişe ile yüzüğü bana uzattığında geri çekildim. "Hayır Frodo!Alamam..."
"Almalısın!"dedi yüzüğü bana uzatmaya devam ederken."Bunu bana yapamazsın!"dedim sitemle.
"Onu sana veriyorum!"dediğinde gözlerim kararmaya başladı. Gözlerimi kırpıştırdım ve son çare olarak kıyafetinin içindeki deniz kabuğu kolyemi çıkarıp ona gösterdim. "Yapamam, anladın mı?!Bunu kaldıramam!"dedim sitemle.O sırada kolyemin ışığı arttı ve yanıp sönmeye başladı.Korkuyla fısıldadım. "Hayır,hayır!Şimdi olmaz!"
Kulaklarımda annemin çığlık seslerini duyduğumda her şey için çok geçti. Yere çöktüm ve gözlerimden yaşlar akarken kulaklarımı kapatarak çığlıkları susturmaya çalıştım.Ama hayır,durmuyordu.
"Sus dedim sana!Lütfen sus!"
Aklıma Lady Galadriel’in sözleri geldiğinde hemen kolyeyi tutup o sözleri söylemeye başladım.Çığlıklar sustuğunda derin bir nefes aldım.
Başımı kaldırdığımda sandalyede oturduğumu farkettim ve Frodo’ya baktım.Boncukları beni endişeyle izliyordu. "Özür dilerim..."
"Hayır hayır,lafı olmaz.Sadece neler olduğunu tam anlamıyla kavrayamadım. "Başımı iki yana salladım. "Sadece şunu bil lütfen.O yüzüğü..."
"Tamam,sana bir daha böyle bir şey teklif etmeyeceğim.Söz veriyorum." Derin bir nefes alıp bana baktı endişeyle. "Ama yüzük burada kalamaz!" Başımı iki yana salladım.
"Kalmayacak.Kalamaz."Ne söylediğimi anladığında kararlılıkla yüzüğü elinin içine aldı ve ayağa kalktı. "Ne yapmalıyım?"
Derin bir nefes aldım. "Buradan hızlıca ayrılmalısın."dediğimde hızla dolaba koştu, hazırlanmaya başladı ve bana baktı. "Nereye?Nereye gideceğiz?" Ayağa kalktım. "Shire’dan uzaklaşacağız ve ardından Bree Köyü’ne yola koyulacağız." Başını salladı. "Bree." Tereddütle bana baktı. "Ya Gandalf?"
"O bizi orada bekliyor olacak.Sıçrayan Midilli Hanı’nda."
"Yüzük orada güvende olacak mı?" Başımı iki yana salladım. "Bilmiyorum Frodo.Cevapları bilmiyorum." Derin bir nefes aldım. "Divanın başına danışması gerektiğini söyledi.O akıllı ve güçlü biriymiş." Biraz durdum. "Ona güvenmek zorunda olduğumuzu söyledi. Söylediği büyücü yapılması gerekeni bilirmiş."
O ceketini giyerken konuşmaya devam ettim. "Shire’dan çıktıktan sonra Baggins ismini kullanmayacaksın." dediğimde pelerinini giydi ve bana döndü. "Yoldan uzak kalacağız." dedim. Duvardan sopasını aldığında konuştu. "Tarlalardan kolayca geçebiliriz."dedi ve yüzüğü cebine attı.Gülümsedim. "Çok cesursun.Umarım bu özelliğin yol boyunca bana da bulaşır." Güldüğünde içim sımsıcacık oldu. Sanki bulutlara doğru yükselmiş, hafiflemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜZÜKLERİN EFENDİSİ-1:DENİZ KABUĞU/TAMAMLANDI/
FantasiOrta Dünya'ya yayılan bir kötülük var. Bu kötülüğün karşısında da kalpleri iyilik dolu beş yürekli Hobbit ve yandaşları. Peki,onların kalplerindeki iyilik bu kötülükle savaşmaya yetecek mi? Orta Dünya'nın kaderini belirleyebilecekler mi?