Şarapnel-7; Seçim

139 6 0
                                    

"Bir seçim yapmanız gerektiğinde; seçmemek de bir seçimdir."
William James

*****
İntikam ve sevgi arasında kalsaydınız hangisini seçerdiniz? İntikam mı? Yoksa sevgi mi? Hangisi daha nadir bulunur hayatta? Hangisi ölmek için değil de yaşamak için bir sebeptir? İkisi de tatmin eden duygular ama asıl hangisi huzur getirecek bilebilir miyiz?

Her an laciverte dönebilecek buz mavisi gözler, düşünmeden söylediğim sözleri tartar gibiydi. Suratı net bir şekilde 'Hayır!' derken, gözleri dediklerimin olabilirliğinin farkındaydı ve biraz itiraz edersem kabul edeceğinin habercisiydi. Bir tarafım kabul etmesini istiyordu fakat diğer tarafım reddetmesini ve beni bu olaylardan uzak tutmasını diliyordu. Kalbim düşüncelerime gerekli açıklamayı yapıyor, ardından oylamaya sunuyordu ama sonuç hüsrana uğruyordu.

Gözleri, suratındaki ifadeyi destekleyecek bakışlar atmaya başlayınca reddedeceğini anlamıştım. Çenesini sıktı, gözlerini kapayarak derin bir nefes aldı ve ardından geri açtı. Şimdi gözleri duygusuzdu.

"Tamam."

İntikam isteyen tarafım derinliklere gömülürken, sevgiyi destekleyen tarafım Araf'ı ayakta alkışlıyordu. Fakat bu uzun sürmedi. Birden bütün düşüncelerim deprem yaşarken teklifimi kabul ettiği gerçeğiyle karşı karşıya kaldım.

Düşünmek istemiyordum ama düşüncelerim benden bağımsız kafamda dolanmaya başlamışlardı bile. Kabul etmişti. Beni tehlikeye atmayı kabul etmişti. Tamam, ben teklif etmiştim fakat tehlikeye atacak kadar mı değer vermiyordu bana? Beni tam anlamıyla iddia malzemesi mi görüyordu? Şu ana kadar iddia malzemesi olmak canımı acıtmamıştı, aksine eğlenmiştim. Ama şimdi canım acıyordu.

"Artun'un telefon numarasını verir misin?"

Sesim duygusuzdu, beklediğimden daha çok hemde.

"Neden?"

"Mina'yla kavga ettiğimi, evden çıktığımı ve dönmek istemediğimi söyleyeceğim. Zaten benimle konuşmak için yer arıyor, buluşmak isteyecektir."

"İnandırıcı olması için bu evde kalamazsın."

"Kalmayacağım zaten."

"Nerede kalacaksın peki? Yanında falan değil, değil mi?"

Endişesi suratına yerleşirken pişmanlık da su yüzüne çıkmaya başlamıştı. Büyük ihtimalle içinden kabul ettiği için kendine sövüyordur.

"Araf köstebek olacağım diyorum, en yakınında durmam lazım. Evinde kalmamı teklif ederse -ki büyük ihtimalle edecek- kabul edeceğim."

"Olmaz! İzin vermiyorum. Vazgeçtim, bulaşmıyorsun bu işe!"

"Erkek adam hiç sözünden döner mi Araf?" dedim gülerek. Samimiyetten uzak bir gülüştü ama bu. Soğuk ve mesafeli...

"O şerefsiz evde sana neler yapar haberin var mı?"

İçimde direkt Hasan Yıldırım - Haberin Var Mı Yar Yar? çalarken ciddiyetimi bozmamak için fazla efor sarfetmiştim. Gülmemek için dudaklarımı ısırırken gözlerimi kaçırdım.

"Tamam, git evinde kal. Ama bu iş bittiğinde diğerleri gibi onu da kendi ellerimle gömmezsem ben de Araf Artemis değilim."

Kaşlarım çatılırken "Diğerleri gibi?" diye sordum şaşkın bir sesle.

Bir anda kasılırken gözlerini yavaşça suratıma çevirdi. Süt dökmüş kedi gibi bakarken konuyu dağıtmak için garip garip sesler çıkarmaya başladı. Bir ara fil sesi bile çıkardı. Ah Araf Artemis ah, neler saklıyorsun sen?

ŞARAPNELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin