4.Bölüm:Kulübe

60 21 19
                                    

Merhabalar <3

Multimedya:Gidecekleri kulübe.

Nasılsınız bakalım? Yeni bölüm size emanet,güveniyorum bu konuda size.

Hadi satır aralarında kaybolalım...

Iyi okumalar <3

☆☆☆

Sessizlik...

İçinde barındırdığı milyonlarca hissin kaybolmuş mabediydi.

Cesetler de sessizdi. Hisleri,gerçekleri,yalanları... Her kaybediş kurban giderdi o sessizliğe.

Olay mahali öncekilerden farksızdı. Evin duvarlarını kaplayan huzursuz soğukluk,havanın kan kokan kimsesizliği...

Duvarda,maktulun kanı ile,çizilmiş çember içindeki ok işaretine baktım. Katil bize bir mesaj vermek istiyordu.

Önce Şahin Demir...Sonra Arif Bağcı... 

Cesetler farklı katil hep aynı.

Ortak nokta ne? Bizim görmediğimiz o şey ne?

Arif Bey'in ölüm şekil içimi ürpertmişti. Ağzına ve kulaklarına kimyasal madde dökülmüştü. Çok korkunç görünüyordu. Kimyasalın yaktığı yerlerden dolayı yüzü tanınmıyordu. Kıyafetleri parçalanmış,dili koparılmıştı. Tasarlanarak yapılan bu iki eylem, aslında bize farklı mesajlar veriyordu.

Serdar ve Nil üç kere sigara içmeye çıktılar. O ürperti,onların kanında da geziyordu. Ama ben daha soğukkanlı duruyordum.

"Duygu,şimdi ne yapacağız?"dedi Serdar. Ikisininde gözleri cesetin üzerindeydi. Benim için hâlâ daha yurtta ağlayan çocuktan farksızdı. Adımla seslenmelerini sorun etmiyordum. 

"Dışarda konuşalım arkadaşlar işini yapsın." Dedim.

Dışarı çıktığımızda kalçamı arabanın kaputuna yasladim. Nil de aynı şekilde yanımda durdu."Intihar eden kızın ailesi yoktu,değil mi?" diye sorum.

"Evet yok. Ne Cemre'nin ne Emir'in bir ailesi yok."dedi Serdar.

Ah, kimsesizlik...Çocuklar, sizi kimsesiz bıraktığımız için hepimiz suçluyuz belki de.

"Kaldıkları eve gidiyoruz. Ev için arama emri,çıkartın. Daha önce gitmediğimize bizi, pişman edecek şeyler çıkmaz umarım." Dedim.  Herkes arabasına binip kendi yoluna gitti.

Üzerimdeki kan lekesini değiştirmek için direksiyonu evime doğru kırdım. Hazar'ın evde olmadığı zamanlar eve gitmek istemezdim ama mecburdum.

☆☆☆

Sıcak suyun bedenimi gevşetmesiyle rahatladığımı hissettim. Olaylar içinde kaybolmuştum.

Çalan telefonumla aynadan gözlerimi çektim. Saçlarımdan damlayan suları tenimdebıraktığı izle telefonumu aradım. Yatağın içine gelişigüzel atmıştım.

"Dinliyorum." Dedim. Bir yandan da saçlarımı kurutmaya başladım.

"Duygu, atacağım konuma gel. Üniversitedeki öğrenciler Emir ve Cemre'nin kaldığı bir kulübeden bahsetti. Bazen çıkıp çıkıp buraya geliyorlarmış. Zaten Cemre'de burada canına son vermiş." diye konuştu Nil.

"Harika bir haber bu. Hemen geliyorum." Dedim. 

Üzerime gelişigüzel kıyafetlerimden geçirdim. Hazar'ı özlemiştim.Burada olsa saçlarımın ıslaklığına kızardı. Bir çocuğum olamamasına rağmen beni terk etmeyi ölümle aynı kefeye koyuyordu. Bencillik yapıyordum belki ama onun beni terk etmesini ben de istemiyordum. Anne olmak isterdim ama bu da diğer değerli şeylerim gibi çalınmıştı.  

Hazar,ilk başlarda bir çocuğu olsun çok istiyordu. Sonra benim durumumu öğrenince çocuk fobisi olduğunu söyledi. Ama sürekli sevgi evindeki çocuklara hediyeler alıyordu. Beni üzmemek için bunu söylüyordu. Evlatlık edinmek istemiyorduk çünkü hiçbir çocuğu diğerine tercih etmek istemiyorduk. Ben yurtta kalırken diğer çocuklar evlatlık edilince beni seçmediler diye üzülürdüm. Aynı şeyi bir çocuk daha yaşasın istemedim. Onun yerine düzenli olarak sevgi evlerindeki çocuklarla vakit geçirmek için oraya gideriz.

Hızlıca silahımı belime yerleştirdim. Telefonumu ve anahtarlarımı alıp arabama bindim. Ve atılan konuma sürmeye başladım. Şehrin uzağında bir yeri gösteriyordu. Hızlıca gazı kökledim. 

Yolda düşüncelerim, beynimde bir çığ gibi büyüdü. O çığın altında kaldım. Ağzımdaki sigarayı içime çektim. Araba radyosunda yükselen şarkı düşüncelerimin içine daldı.

Atılan konuma geldiğimde Serdar'in arabasını gördüm. Nil'e bakıp bir şeyler anlatıyordu. Nil ise ilgiyle dinliyordu. Sigaramin izmaritini arabamdaki küllüğe attım. Arabadan inip onların yanına doğru yürüdüm.

"Eee... Etrafı kontrol ettiniz mi?" Dedim.

Nil konuşmak için doğruldu." Evet! Baktık ama bir iz ya da bir işarete denk gelmedik" dedi.

"Peki,ya kulübe?"

"Seni beklemeyi tercih ettik."

Kafamı salladım. Ve kulübeye doğru adımladım. Belimdeki silahı ne olur ne olmaz,diye elime aldım. Temkinli bir şekilde kapısına doğru geldim. Çevresinde saksıya ekilmiş nergis çiçekleri vardı. Durdum.

"Baskomiserim,bir problem mi var?"diye sordu Serdar.

Evet vardı. Nergis çiçekleri çabuk solan bir çiçek türüydü. Bakımını düzenli olarak yapılması gerekiyordu. Bu demek oluyor ki...

Cemre öldüyse Emir buraya düzenli olarak geliyordu.

"Emir,buraya düzenli olarak geliyor. Çiçeğe bakın solmamış aksine çok canlı görünüyor." Dedim.

Ikisi de şaşırmış bir şekilde çiçeğe baktılar."İdolüm sensin başkomiserim!" Diye konuştu Nil.

Tebessüm edip kapıya doğru ilerledim. Durdum ve kapıdaki kilide doğru tek el ateş ettim. Kapı açıldı. 

Içerisi düzenli ve güzel duruyordu. Kurulu bir soba, bir yatak, raflarca kitap,kokulu mumlar,resimler...

Gözlerim resimlere doğru kaydı. İki genç... Biribirine sarılmış kameranın objektifine doğru sırıtiyolardı. Gözlerim burukça fotografta gezdi.

Lütfen,çocuk sen yapmış olma. Daha çok gençsin.

"Acaba kız neden intihar etmeyi tercih etti?Mutlu görünüyorlar."Nil'in sorduğu soruyla gözlerimi bu güzel fotoğraftan çektim.

"Görünen gerçeği her zaman yansıtmaz,Nil." Dedim.

Serdar ise dikkatle bir fotoğrafa bakıyordu. Kaşları çatık duruyordu. Ve konuşmaya başladı.

"Başkomiserim? Bu fotoğrafta görmeniz gereken bir ayrıntı var." Dedi.

Hızlı adımlarla soluğu Serdar'in yanında aldım. Serdar, işaret parmağını fotoğrafın arkasına koymuştu. Çerçeveden çıkarttığı fotoğrafın arkasına baktım.

Bir çember ve çemberin içindeki bir ok...

Siktir. Çocuk sen ne yaptın?

"Şimdi ne yapacağız?"

"Bu mu öldürüyor adamları?"

Düşünceli bir şekilde fotoğrafın arkasındaki sembole baktım. Dilimi,dişlerimin üzerinde gezdirdim. O çocuğu,bulmanın tek yolu onun değer verdiği bir şeye zarar veriyor gibi görünmekti. Gözüm kulübenin duvarlarında gezindi.

Dudaklarım sinsice kıvrıldı. 

"Burayı yakacağız."

☆☆☆

Bölüm sonu.

Umarım bir şeyleri daha iyi anlamışsınızdır. Belki çoğunuz zaten tahmin etmişti.<3

Ama yine de bakalım. Gerçekten deliller bizi doğru kişiye götürecek mi?

Oy vermeyi unutmayın!!


Cinayetin Ayak SesleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin