Merhabalar <3
Yeni bir bölüme merhaba deyin ^-^
Okurken müziği dinlemeyi unutmayın!!!
Oy vermeyip geçince ben çok üzülüyorum. Oy vermeyi unutmayınnnn!!!!
☆☆☆
Duygu Yıldız'dan:
Gözlerimi doldurduğum panomdan ayırmadım. Şüpheli listesinde yer alan Emir Doruk'un fotoğrafına kaydı. Tüm emniyet onu arıyordu.
Belimdeki silahı masanın üzerine koydum. Sevgilisi intihar eden bir çocuk neden hocasını öldürmek istesin?Ayağa kalktım, bir dal sigarayı dudaklarımın arasına esir ettim.
Sigaranın yükselttiği dumana bakıp düşünmeye başladım.
Gerçek katil kimdi?
☆☆☆
Serdar Çiçek'ten:
Adımlarım Nil'in masasına doğru gitti. Uzun zamandır kalbim zaten ondaydı.
Uzun dalgalı saçlarını gelişi güzel topuz yapmıştı. Dikkatli bir şekilde bilgisayara yazı yazıyordu.
Sakin ol,kalbim...Onu ilk defa görmüyorsun.
"Nil?" diye seslendim. Bakışları hemen beni buldu. Gözlerini kırpıştırıp bana bakmaya başladı.
"Serdar? Bir sorun mu var?" dedi.
Evet,sana çok aşığım. Bunu söyleyemediğim için beni affet.
Duygularımı gizlemeyi bana Duygu başkomiser öğretmişti. Onunla aynı yurtta büyümüştük. Ona hep bir hayranlık beslemişimdir. Benden büyük olduğundan hep beni korumuştu. Canı yansa da yanıyor demezdi geçecek derdi. Benim için çok kıymetliydi. Kimseye seni seviyorum demezdi ama sevdiğini hep bilirdiniz.
Hazar abi hariç. Ona onu sevdiğini söylerdi. Ama korkardı. Sevdiği insanların öleceğine inandırılmıştı.
Koluma dokunan elle irkildim."Serdar daldın gittin. Neyin var?" dedi Nil.
"Hiç ya dalmışım. Sorguya gidelim mi? Sahra Demir için. Duygu başkomiser 'siz beklemeyin'dedi." Kafasını salladı. Bana gülümseyerek önümden geçti.
Sorgu odasına girdiğimizde otuzlu yaşların başında bir kadın karşıladı bizi. Başı önüne eğip bir şekilde oturuyordu. Kapı sesiyle başı bize döndü.
Nil, sandalyelerin birine oturdu. Ben de ayakta durmaya devam ettim.
"Sahra Hanım?öncelikle başınız sağ olsun." Nil hep böyleydi. Önce iletişim kurardı. Duygu,bazen kızardı ona ama Nil her zaman bildiğinden vazgeçmezdi.
"Te-teşekkür ederim." Kekeleyerek konuşan kadına döndüm. Korkmuş görünüyordu.
"Eşinizin öldüğü akşam neredeydiniz?" Diye soran kişi bendim.
Ellerini birbirine kenetledi."Ev-evdeydim."
"Neden şehir dışına gittiniz? Bir hafta oldu neredeyse. Hem teşhis etmeye de gelmemişsiniz ilk başta..." dedim.
"Ben... korktum ve şehir dışına çı-çıkmak iyi olur diye, düşündüm." gözlerini ,ellerine tekrardan sabitledi.
"Peki. Eşiniz ölmeden önce kavga etmişsiniz komşularınız öyle söyledi." Nil konuşmasını bitirip bana baktı.
"Evet ufak bir tartışma. Her zamanki şeyler..." dedi.
Nil tekrardan konuştu."Nasıl şeyler bunlar?"
"Okulda birkaç öğrenci bana eşinizin sarkıntılık yaptığını söyledi. Bundan dolayı kavga ettik."
"Peki çok mu sinirlendiniz?" Nil'in ne yapmaya çalıştığını anlamıştım.
Kadının sinir eşiğini ölçüyordu. Kadın sakin bir şekilde kafasını salladı. Hâlâ bir şeyleri eksik anlatmıştı. Ama yine de anlattığı şeyler de yalan söylemediğini anlamıştım.
"Sahra Hanım, sizce bunu eşinize kim yapmış olabilir?" diye sordum.
"Bilmiyorum... yani... öhö öhöh" öksürmeye başladı.Nil,masadaki şişeyi ona uzattı.
"Bilmiyorum. Bilsem söylerim." Dedi ve sudan bir yudum daha içti.
Biliyorsun bir şeyler ama çekindiğin bir şey var.
"Peki gidebilirsiniz. Bir kaç imza attıktan sonra tabii. Ve tekrardan sizi çağırabilmemiz ihtimaline karşı şehri terk etmeyin." Diye sakin sakin konuştum.
Nil,kadına eşlik ederek dışarıya çıkardı.
Kaydın kopyasını Duygu başkomisere attım.
☆☆☆
Duygu Yıldız'dan:
Başımı,yasladığım masadan kaldırdım. Serdar'ın attığı kaydı izledim ama ondan da bir bok çıkmadı. Kadın bir şeyler gizliyordu ama bu,onu gözaltında tutmaya yetmezdi. Kapımın çalmasıyla içeriye Serdar ve Nil girdi.
"Dünyanın en güzel,en cesur başkomiseri nasılmış acaba?"Nil'in her zamanki tatlı konuşmasıyla tebessüm ettim.
"Boktan hallice desem" dedim. Serdar derin bir of çekti.
"Al benden de o kadar" deyip kendini koltuğa bıraktı. Değişik takıntılarım yoktu. İşlerini iyi yaptıkları sürece samimi ya da soğuk davranmaları benim ıçin önemli değildi.
Rütbem yüksekse yüksek anasını satayım.Kimin umrunda? Ego kasmaya bok mu var?
Ikisi de kardeşim gibiydi. Ama Serdar benim için çok daha özeldi.
Açık kapıdan giren polis memuruna döndü bakışlarımız.
"Baskomiserim, yeni bir ihbar düştü. İlgilendiğiniz bir olayla ilgili."
Kaşlarımı çatıp karşımdaki genç meslektaşıma baktım.
"Üniversitenin dekanı... Arif Bağcı... Evinde ölü bulunmuş."
Bilinmezlik dalgası büyük bir kasırgaya gebeydi. Ve büyüdükçe herkesi yutuyordu.
"Dahası... Evinin duvarında o gece bulduğunuz daire içindeki ok işaretinden varmış. Maktulun kanıyla çizilmiş." Dedi.
Gözlerimi öfkeyle kapattım. Serdar'ın küfürler ettiğini duydum.
"Ne oluyor? Kim bu kim?... Sikecem oruspu çocuğunu..."
Dilimi dişlerimin üzerinde gezdirdim."Olay yerine gidiyoruz,hadi!"
☆☆☆
Bölüm sonu.
Kendimi bölüm sonu canavarı gibi hissettim. Bombayı bölümün sonuna atıp kaçıyorum kdkdkdkkd.
Serdar çok tatlı değil mi ama? Asdfghjkhp
Yıldıza dokunmayı unutmayın <3
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cinayetin Ayak Sesleri
Misterio / Suspenso[WattpadMysteryTR Nisan 2022 Kazananı] Başkomiser olan Duygu, her zaman iyi bir polis memuru olmuştur. Bir gece gelen ihbar ile gittiği sokakta, karşılaştığı cesetle beraber kendini yeni bir suç perdesinin içinde bulur. Bakalım bu suç perdesi arala...