2.Bölüm: İntihar

91 29 20
                                    

Bölüm şarkısı:Halsey-Control

Hadi bakalım. Yeni bölüme merhaba deyin.

Keyifli okumalar dilerim.

☆☆☆

Duygu Yıldız'dan:

Kısa süren hiçbir acıya, acı demezdim. Gelip geçici hiçbir şey canımı yakmaya yetmezdi.

Giydiğim siyah pantalonum ve ona uygun siyah tshirtüm ile hazır görünüyordum. Aynadaki yansımama kaydı gözlerim. Bu vakayı da çözecektim.Buna inancım tamdı.

Belime sarılan kollarla yüzümde bir tebessüm oluştu.

Hazar...Kalbimin buzları sadece ona bakınca çözülüyordu.

"Benim güzel karım dinlenmemek de ısrarcı sanırım."dedi. Bunu söylerken karnıma koyduğu eliyle tenimi okşamaya devam etti.

Yüzümü ona döndüm ve dudaklarına minik bir öpücük kondurdum."Uyuyamıyorum...O cinayeti çözmeden de rahat uyuyamayacağım."dedim. Gözleri anlayışla kısıldı.Güçlü kolları arasına bedenimi sarmaladı.

"Bugün davam var meleğim. Bana şans dile..."dediğini duydum. Avukattı. Ve alanında başarılı biriydi.

Yüzünün her yerine öpücükler bırakmaya başladım. Gülerken bir anda beni omuzunun üzerine attı. Kahkalarla evin içinde dolmaya başladı. Çalan telefonumla beni indirdi.

"Evet,dinliyorum." arayan Nil'di.

"Başkomiserim,Sahra Demir'i emniyete getirdik. Ondan önce de teşhis etmiş maktulu. Sorgu için seni mi bekleyelim?" dedi. Nil ve Serdar ekibimin bel kemiğiydi. En az benim kadar işlerini titizlikle yapıyorlardı.

"Nil, siz sorguyu yapın ben üniversitedeki öğrencilerle konuşmaya gidiyorum. Sorgunun kaydını izlerim sonra."dedim. Nil'den onaylayan bir mırıltı çıkınca telefonu kapattım.

Hazar duvara yaslanmış bana bakıyordu."Duygu,davayı kazanırsam Ankara'daki toplantıya gitmem gerekecek. Dört gün sürer tahminimce." gözlerine hüzün çökmüştü. Ne zaman benden ayrılsa hep bunu yapıyordu.

"Koca bir bebeksin.Utanmasan ağlayacaksın." diyerek dalgaya vurdum.

"Senin koca bebeğinim." Gözleri edepsizce vücudumda dolaştı.

"Hazaarrr! Hadi." dedim. Yüzünde geniş bir gülümseme oluştu.

"Aşığım sana doyamıyorum

Ne de güzelsin bakamıyorum

Seni sevmeye kıyamıyorum..." bu marşı her gün bıkmadan söylüyordu. Bazen Beşiktaş'ı benden daha fazla sevdiğini düşünüyordum.

☆☆☆

Üniversitenin bahçesinden içeri girerken Şahin Demir'in öğrencilerini bulma umuduyla yetkili bir kişi aradım. Bölüm dekanını görünce adımlarım beni oraya sürükledi. Geleceğimden haberi vardı.

Cüzdanımdan polis kartımı gösterip konuşmaya başladım. "Başkomiser Duygu Yıldız. Geleceğimi söylemiştim." dedim.

"Aman efendim hoşgeldiniz. Buyrun buyrun odama geçelim." dedi. Yılışık insanlardan hoşlanmadığımı söylemiş miydim? Dilimi dişlerimin üzerinde gezdirmeye başladım.

"Öğrenciler ile konuşmaya geldim. Hepsini bir araya toplayın yeterli." sözlerimde 'Bir an önce defolup dediğimi yap ifadesi' vardı.

Boğazını temizleyip "Elbette efendim. Sizi bekliyorlar zaten." dedi.

Lan madem beni bekliyorlar ne diye beni odana götürmeye çalışıyorsun. Ahmak herif.

Kafamı sallayarak peşine takıldım. Sınıfın önüne geldiğimizde "Siz gidebilirsiniz öğrencilerle özel olarak konuşmak istiyorum." Dedim. 'Siktir git'dememek için kendimi tuttum. 

Ve sınıfa girdim. Yaklaşık 80 kişi bana bakıyordu. Herkesi daha rahat görebilmek adına sınıfın ortasına geçtim.

"Ben Duygu Başkomiser. Neden geldiğimi biliyor olmalısınız?"dedim. Hepsi onaylayan bir ses çıkardı.Ve devam ettim."Size birkaç soru soracağım ve siz de dürüstçe cevap vereceksiniz." Durdum ve tepkilerine baktım."Anlaşıldı mı?!" 

Arka sıralardan birinden ses geldi." Öldü kurtulduk ondan. Tacizci pisliğin tekiydi." Gözleri sınıfın içinde dolaşmaya başladı. Birkaç kişi daha aynı şeyleri söyledi. Böyle şerefsiz birinin kanını dökeni aramaktan nefret ettim.

"Heeyy!  Durun bir. Tacizci biriyse neden polise ya da dekana şikayet etmediniz. Adam hakkında suç duyurusu yok." Dedim.

Ön sıradaki gözlüklü kız konuşmaya başladı." Aslında şikayet ettik dekana,belki bin kere. Ama her seferinde Şahin Hoca bir şekilde kurtuldu." durdu ve yanındaki çocuğa baktı. Çocuk kaşlarını havaya kaldırdı. Sanki bir şeyi söylemek istemiyorlar gibiydi.

O dekan bozuntusuyla da konuşmam gerektiğini fark ettim.

"Peki anladım. Polise de kimse inanmıyor diye gitmediniz." Dedim. Gözlerim hâlâ gözlüklü kızdaydı. Burada gizlenen bir gerçek vardı. 

"Hocanızın biriyle kavga etti mi peki" dedim. Hepsi birbirine bakmaya başladılar.

Gözlüklü kızın yanındaki çocuk konuşmaya başladı."Yani genelde hepimiz hep onunla kavga ederdik. Sonra vizelerde notumuzu düşük girerdi diye kimse uğraşmamaya başladı." gözlerim kısıldı.

"Yani şimdi burada kız arkadaşlarınıza sarkıntılık yapan herife kimse bir yumruk atmadı mı? Ilginç." Gözlerimi yumdum ve elimi sertçe masaya vurdum.

"Hepinizi emniyete götürür sabaha kadar sorgularım. Bir şeyi gizlediğiniz açık. Ve gizlediğiniz şey o kadar önemli olmalı ki böyle kıvırıyorsunuz." Dedim. Kimseden ses çıkmadı. "Eğitim hayatınıza veda edin o zaman. Çünkü belki de delil karartmaktan hepinizi içeri atarım." Korkutmak için söylediğim cümlelerden sonra gözlüklü kız konuşmaya başladı.

"Emir...Emir Doruk bir ay önce kavga etti. Hatta kafa atmı-" sözlerini kesen bir bağırtı koptu.

"Lan niye söyledin? Ne söyledim ben size?" bağıran çocuğa doğru ilerledim.

"Hoop! Genç adam, sesinin tonuna dikkat et." Diyerek kolunu tuttum.Bana öfkeyle bakıyordu.

"Bırak kolumu... Emir öyle bir şey yapacak biri değil." Dedi.

"Madem öyle neden bunu saklıyorsunuz?!" Dedim.

Çocuk hüzünle başını yere eğdi."Emir benim yakın arkadaşımdı. Ve bir ay kadar önce... Sevgilisi Cemre... O da bu sınıfta okuyordu. İnti-intihar etti."

☆☆☆

Bölüm sonu.

Herkese tekrardan merhaba!!!

Bölüm hakkındaki yorumlarınızı alayım bebeklerim.

Ve bu bölümü bir emojiyle anlatsaydınız hangisi olurdu?

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere...

Kendinize cici bakın. ^,^






Cinayetin Ayak SesleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin