Bölüm 7

59 3 1
                                    

Beth ; "hayır. Olamaz, hayır. Hayır." Diye hıçkırarak ağlıyordu. Veronicanın açık kalan gözlerini narin bir şekilde kapattı. Kafasını kaldırdığında kadın yoktu. Kabinlerle dolu bir koridora girdi. Yerde kan izleri vardı. Kabinlerin kapısını tek tek açtı. Hiçbirinde yoktu sonra karşıdaki ayağını gördü. Kadın etiketleri düşürmüş ve duvara yaslanmıştı. Kendi karnındaki etiketi çıkarıyordu. Henüz ölmemişti. Kısık bir sesle "bu sonuncu etiket. Birtane daha var. Oda senin içinde" dedi. Beth yere eğilerek etiketleri topladı. Kadın elindeki etiketi lağım kapağına götürdü.
- lütfen, yapma.
-bana bir konuda söz ver, bende sana etiketimi vereyim.
- söz veriyorum.
- eğer bebeğim hayla yaşıyorsa, onu yanında götüreceğine söz ver. Burada olanlardan hiç haberi olmayacak. Bana söz ver!
- söz veriyorum.
- kadının biri bana bebeğimin fotoğrafını gösterdi. Ve bana dedi ki.hangi bebeğin benim olduğunu öğrenmek istiyorsam, beş kadınıda öldürmeli, ve sizlerin içine yerleştirdiği etiketleri toplamalıymışım. Sadece hangi bebeğin benim olduğunu öğrenmek istemiştim. Çok istemiştim. Başka ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Lütfen küçük kızıma iyi bak...

Diyerek kadın ölmüştü. Elindeki etiket lağım kapağına düşmek üzereydi. Yavaşça kadına yaklaşarak etiketi elinden aldı. Ve kameradaki izleyen kadın ve adam o kadınında resmini kırmızı kalemle eledi. Adamın yanındaki kadın, beth'in dosyasını alarak kalktı. Beth. Bebeklerin olduğu odaya koşuyordu. "Kırmızı ve sarı ve yeşil" diyerek söyleniyordu . Camdan baktı ve elindeki 5 etiketi birden düşürüverdi. Bebeklerin içinde olduğu kafes boştu. Beth hiçbir tepki vermeden yavaşça kafeslere ilerledi. "Hayır! Hayır!" Diye haykırarak kafesleri yere fırlattı. Çığlıklar atarak ağlıyordu. Beth'in arkasında bir ışık sanığ söndü.
El fenerinin ışığı beth'in yüzüne vurmuştu. "Kim var orada?"" Kim var orada?" Üçüncü kez diyemeden adam beth'in üstüne koştu. Bir kamyonet motele doğru ilerliyordu.ve kel kafalı polis adam beth'i kamyonetten çıkardı. Beth baygındı. Polis adamda işin içindeydi. Beth yavaşça gözlerini açmaya çalışıyordu konuşmalar duyuyordu. Gözlerini kırpıştırarak açtığında havuzlu alandaki adam ve kadının duncan ın evindeki resmi olan kadınla konuştuklarını gördü. Bethin çocuğunu evlat edinmek isteyen aile onlardı. Beth yer zeminine zincirlenmişti. Haykırarak çığlıklar atıyordu. Adam ve kadın el sıkıştılar. Ve resimdeki kadın beth'in bebeğini onların eline verdi. Etiketi mordu. Bu beth'in bebeğiydi. Beth bebeğini görünce daha çok haykırmaya başladı. Resimdeki kadın; " elimdeki en güçlü olanı o. Daha güçlüsü olamaz."dedi. Evlat almak isteyen kadın bebeği kucağına almış sallıyordu. Beth ağlamaya devam ediyordu. Adam beth'e yaklaşıp belindeki silahı ona doğrulttu. "Seni bulduğum için çok şanslıyım,beth" dedi resimdeki kadın. "Bazen bir anne sezaryenden çıkamaz. Müşterim altınfarklı anne adayından bir çocuk aeçmek için ödeme yaptı. Sen sağ çıkan tek kadın oldun." Diye ekledi kadın. Adam silahı bethin kafasına götürdü. "Hayır, lütfen" diye bağırdı beth. " Tanrı ruhuna merhamet etsin." Diyerek sözünü bitirdi kadın. "Hayır lütfen.size yalvarıyorum. Yapmayın"
Arkadan bir silah sesi daha geldi. Arkada elinde bir tüfek olan duncan belirdi. "Silahı yere bırak duncan" dedi annesi. " Bam!!!" Diye ağızından ses çıkardı duncan kahkaha atarak. " duncan onu dinleme yardımına ihtiyacım var." Diye söyledi beth. "Bütün bu olanlar sadece bir oyun." Diye ekledi annesi.
-duncan artık yerleri silmeyecek.
-Bunların hiçbiri gerçek değil.
"Yalan söylüyor duncan. Canımı yakıyorlar." Dedi beth ağlayarak. " bam!" Diye ses çıkardı duncan kahkaha atarak.
-kadını vurmanı istiyorum duncan!
" hayır duncan, yapma duncan biz arkadaşız." Diye ağlıyordu duncana bakarak. "Sana şeker verdim hatırladınmı?" Dedi beth.
- vur onu geri zekalı sana ne diyorsam onu yap!

Beth'in kafasına silah doğrultan adam duncanı vurdu ve duncan o anda ölürken adma ve kadını vurdu. Bebek ağlamaya başladı ve kadın onu içeri götürdü. Beth sessizce boynundaki anahtarları çıkarıp kilidi açtı.
Beth eline duncanın tüfeğini almıştı kadını arıyordu. Beth kapıyı aralayıp izledikleri kameraları gördü. Beth yerde yatan veronicayı gördü kameradan. Sinirlice ileri gitti. Ve bebeğin ağlamasını duydu. Nihayet bebeğini eline alabilmişti. Ağlayarak bebeğini kucağına aldı. "Gözlerini senden almış." Diye atıldı kadın. Beth bebeği masaya bırakıp tüfeği kadına doğrulttu. "Bir adım bile yaklaşma" diye bağırdı beth.
-çok güzel genç bir kadınaın beth. Ailen seninle gurur duyuyordur.
- geri çekil!
-baban nasıl? Sen ve roger, aranızdan su sızmıyordur.
- sen az önce ne söyledin?
-roger ve judy çok mutlu bir çift gibi görünüyor.
- isimlerini nereden biliyorsun ?
-soyadını bildiğimi hatırladım. Dosyanı inceledim.
-doğum tarihi 12 mayıs 1950. Öz annesi: lydia hayes. Evlat alan aile: roger ve judy church.
- hayır. Yalan söylüyorsun.
- bir bebek almak için bana geldiler.
-alım satım işlemleri dün gibi aklımda. Nakit ödedi.
- sana inanmıyorum.

Kadın dosyayı bethin önünde attı. Beth dosyaya baktı. Ve annesini görünce ağlamaya başladı.
- öz anneni hayla hatırlıyorum. Güçlü bir kadındı. Senin kadar olmasa da.

Beth sinirle ayağa kalktı ve tüfeği kadına doğrulttu.
- o bir katil değildi.
- buna değişim denir lanet olası...

Tetiği çekti ama silahta kurşun yoktu. Silahla kadının üstüne daldı. Kadını duvara ittirdi ve boynundaki anahtarı alıp kadının karnına sapladı. Her ölen kişi için. Tüm sevdikleri için bir daha sapladı. "nasıl oluyormuş?" Kadın yere yığılıp öldü. Beth ağlayan çocuğunun yanına gitti. Şimdi bir ambulans koltuğunda bebeğini seviyordu. Bir polis arabadan çıktı ve beth'in yanına gitti. Ona cameronun cüzdanını uzattı. Beth ağlayarak başını salladı. Günler sonra beth saçlarını kestirmiş, çocuğu ile mezarlığa doğru gidiyordu. Yanından elinde çiçek olan başı eğik bir şekilde yürüyen yaşlı bir adam geçti. Beth gördüğü mezar taşının karşısında eğildi. "LYDİA HAYES'in anısına" yanında çiçek duruyordu. O yaşlı adam öiçeği bu mezara bırakmıştı. Az ileride mezar kazan bir adamın yanına gitti beth.
- affedersiniz?
- merhaba.
- az önce buraya gelen adamı tanıyor musunuz?
-evet ,onu tanıyorum. Ama çoğunlukla kendi başınadır. Başına gelenleri öğrendikten sonra, ona hak vermeye başladım.
- neden, ne olmuş ki ona ?
-karısı kayboldu. Onu asla bulamadı. O sıralar hamileydi..

Beth geçen adamın babası olduğunu öğrenince duraksadı.
- iyi misiniz bayan? Biraz solgun görünüyorsunuz.
-buralardamı oturuyor?
- kasabanın diğer tarafında yaşıyor.
- burada işim bitti sayılır. Kasabaya bırakayım mı?
- hayır. Yürümek istiyorum. Teşekkür ederim.
- kendinize iyi bakın.

Beth çocuğu ile birlikte yürüyerek oradan uzaklaşıp babasına doğru gitti...

KlinikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin