B.4

63 9 91
                                    

"Karanlık benim evim."
▪︎
▪︎
▪︎

Okulun bahçesi karanlıktı. Etrafta kimse yoktu ki bu istediğim bir şeydi. Yine de ürkütücü geliyordu. Beş büyükler diye düşünüyordum. Sırf bu öfke bile geri dönmem engelliyordu. Ta ki karanlıkta onu görene kadar. Bir ağacın arkasına doğru saklandım. Bunu neden yaptığımı bile bilmiyordum ama yapmam gerek gibi hissetmiştim. Halbuki o çok normal bir şekilde oturmuş bir şeyler içiyordu.

Neden karanlıkta tek başınaydı ya da neden okuldaki partiden bu kadar uzaktı hiç bir fikrim yoktu. Beyaz teni olmasa zifiri karanlıkta onu fark etmezdim bile ama teni ışıl ışıl duruyordu. Etraftaki karanlığa zıttı. Arkasına saklandığım ağaca tutundum. Ne yapıyordu o?

Hiçbir şey. Gözleri kapalıydı. Elinde bir şişe vardı. Sırtını bir ağaca yaslamış ve hiçbir şey yapmadan oturuyordu. Garipti. İnsanların böyle bir yerde sanki odasındaymış gibi rahat bir şekilde oturup, tek başına bir şeyler içeceği düşüncesi bile garipti. Peki ben ne yapıyordum ?

Tanrım sapık gibi durmuş onu izliyordum. Üstelik neden saklanıyordum ki ? Beni görüp görmemesi umurumda bile değildi. Gizli saklı bir şey yapmıyordum. Üstelik o da buradaydı sonuçta. Bana bir şey demeye de hakkı yoktu. Sinirle ağacın arkasından çıktım ve yürümeye devam ettim. En iyisi hiç onu görmemiş gibi davranmaktı. Sonuçta Bom beni uyarmıştı.

"Bir kaç metre daha gidersen okul sınırından çıkmış olacaksın." Dedi. Tamam belli ki o beni görmemiş gibi davranmayacaktı. Yavaşça ona döndüm.

"Belki de amacım budur." Dedim. Kesinlikle değildi. Aptal değildim. Eğer okul bir büyü ile korunuyorsa belli ki bunun bir sebebi vardı. Dışarıdaki bir şeyden korunuyordu. Ben de o şeyle yüzleşmek istemiyordum.

"Komik." Dedi ve elindeki şişeyi dudaklarına götürdü.

"Tam olarak neresi komik geldi ?"

"Daha ilk günün ve bu kadar meraklı olman komik. Merak sadece başına bela açar." Dedi alayla. Yüzüme bile bakmıyordu.

"Canım bu bizde aile mirası. Hepimiz meraklı-" dediğimde cümlem beni susturdu. Hangi aileydi ?

"O sınırdan geçtiğin anda istemediğin şeyler olur."

"Ne gibi ?" Dediğimde yüzündeki gülümseme daha da yayıldı.

"Dışarısı insan yiyen yaratıklarla dolu. Tabi onlardan birine rastlarsan yine iyi. Senin bedenini isteyen ruhlar da var." Dediğinde az önce yürüdüğüm yöne baktım. Tamam biraz korkutucuydu. Sadece bir kaç adım sonra bununla karşılaşacağımı bilmeden yürümek biraz aptallık olmuştu. "Sadece şaka yapıyorum ama iyi şeyler olmadığı kesin."

"Nesin sen ? Okulun komedyeni falan mı ?" Dedim sinirle. Sinirim ise onu daha çok güldürmüştü. İki seçeneğim vardı. Ya onu burada bırakır ve okula dönerdim ki asla sınırdan çıkmayacaktım çünkü Bom bunun kurallara aykırı olduğunu bir çok kez dile getirmişti. Ya da ona beş büyüklerin yerine soracaktım ki bildiğine emindim. Tek sorun bana neden orayı aradığımı soracağıydı. Daha kendim bile cevabı bilmezken tanımadığım ve kesinlikle uzak durmam için onlarca şey söylenmiş birine bunu anlatamazdım.

"Beş büyükler ne tarafta ?" Dedim. Bir kere yola çıkmıştım. Geri falan dönmeyecek ve ne olduğunu öğrenecektim.

"Sana neden söyleyeyim ki ?"

"Bir iyilik ?" Dediğimde bu onu güldürmüştü. "Sadece yardım edemez misin ? Bugün ilk günüm ve yeterince boktan geçiyor."

"Sana zaten bir kez yardım ettim. Hatta bildiğim hayatını kurtardım. Bana şimdiden bir hayat borcun var. Devamını istemek bencillik değil mi ?"

"Hayatımı kurtardığını düşünmüyorum. Bence sınırdan çıksam bile sağlam bir şekilde geri dönebilirim. Orada en fazla ne olabilir ki ? Ayrıca kimse sana o konuda bana yardım et demedi." Dediğimde kaşlarını alay edercesine yukarı kaldırdı.

"Evet iyilik yapmayı bu yüzden bırakmıştım. İnsanların nankörlüğüne tahammül bile edemiyorum." Dediğinde bu sefer alayla gülen bendim.

"Ne yaparsan yap! Ben kendim bulurum." Diye söylendim ve etrafıma bakmaya başladım. Ormanın uzun ağaçları dışında bir şey gözükmüyordu. Çok uzakta okulun ışığı belli oluyordu. Onu görene kadar bu kadar yürüdüğümü bile fark etmemiştim.

"Bir iyilik değil. Bir borç. Sırf şuan boş boş etrafına bakman beni deli ettiği için." Dediğinde sinirle ona baktım. Bu hobisi falan mıydı ? İnsanları sinir etmekten zevk alıyor gibiydi.

"İyi. Borç" dedim hızla. Şuan bunlarla uğraşamazdım. Yorulmuştum bir kere. Küre beni tahmin ettiğimden de çok yormuştu. Üstelik kafamın içindeki o düşünceler de üzerime geliyordu.

"İleride." Dedi gittiğim yönü göstererek. "Okul sınırlarının dışında. Çok bir mesafe yok."

"Sence.." dedim gösterdiği yere bakarken. "Sınırın dışı çok mu tehlikeli gerçekten ?"

"İlgilenmiyorum. Sadece özellikle gecenin bu saatinde oraya tek başına gitmenin senin için fazla tehlikeli olduğunu söyleyip sana bir iyilik daha yapamam." Dedi yerinden kalkarken. Göz göze geldiğimizde gülümsedim. Aramızdaki mesafeyi kapatırken elindeki şişenin dibinde kalan içip şişeyi bir kenara fırlattı.

"Ben Jiyong." Dedi elini uzatıp.

"Tanışmamıza gerek olduğunu düşünmüyorum." Dedim hızla. Bom'un dedikleri beynimin içinde dolanıyordu. Bunu söylememin onu sinirlendireceğini düşünmüştüm ama o gülerek elimi tuttu.

"Kendini tanıtmana gerek yok ateş perisi. Sadece borçlu olduğun kişiyi tanı yeter." Dedi ve elimin üzerine bir öpücük bıraktı. Ben şaşkınlıkla onu izlerken o yavaşça elimi bıraktı. Bana biraz daha yaklaşıp kulağıma eğildi. "Ah bu arada benden gizlenmek için karanlığa saklanman kadar komik ve saçma bir şey yok."

"N-ne ?" Dedim. Tamamen rezil olmuştum. Benden bir adım uzaklaştı.

"Güzelim karanlık benim evim. Yani saklanman için en saçma yer." Dedi ve dönüp gitti. Ağzımı açmama fırsat bile vermedi ki vermemesi daha iyiydi çünkü ne diyeceğimi bilemez haldeydim. Boş bir şekilde önce okulun sınırının olduğu yere baktım. Sonrada hızla uzaklaşan Jiyong'a. Sonrada karanlıkta emin adımlarla ilerleyen çocuğun peşine takıldım. Beş büyükler bekleyebilirdi. Belki de bir şeyler öğrenmek için onlara bile ihtiyacım olmayacaktı.

▪︎¤¤

Siz istediniz diye attım yoksa çook yorgunum çünkü bunu size söylemedim ama evleniyorum dkdkdk

Yani nişanlandığımı falan biliyorsunuz ama evleniyorum işte. Düğün hazırlıkları içerisindeyim ve umarım en kısa zamanda bitecek. Sorun şu ki bunu başka kitaplarda yazmak istemedim. Bunu da sileceğim yakında çünkü ne bileyim burada biz bizeyiz. Anlıyorsunuz dimi ? Sadece belli başlı kişiler işte..
Bu yüzden yorgunum. Aynı zamanda çalışmak, düğün hazırlıkları ve üstüne bir de burada yazmak zor çünkü az zamanım kaldı. İşler benim için çok yoğun
Size eski ramazan tadı vermeyi çok istedim ama bu seferlik es geçtik mecbur..

King Of DarknessHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin