3. CESARET

25 2 10
                                    

Tam bir aptalım. Herkese kolayca güvenmem benim en büyük aptallığım. Abim çok haklı gerçekten herkese çok kolay güvenebiliyordum. Ama bugün abime verdiğim sözü tutucaktım az da olsa.

Yaren tek kaşını kaldırıp beni izlemeye başladı. Birden " bu okula gelme sebebimi öğrenince o kadar da arkadaş olmak isteyeceğini sanmam. " dedim acı gülümsememle. Yaren tekrar gülümseyip
" deneme ve yanılma yöntemini biliyor musun? " dedi ama bakışlarında anlam veremediğim bir duygu vardı. Başımı olumsuz anlamda salladım ve yüzündeki gülüş genişledi. Elini omzuma koyup " bence gayet açık. Kurallar belli zaten tek yapmaman gereken korkmamak. " dedi ve gözlerini gözlerimden çekip omzuma koyduğu eline baktı ve bende o anda istemsizce eline baktım. Rahatsız olduğumu düşünmesin diye gözlerimi elinden çekip gözlerine çevirdim ve gülümsedim. Gerçekten samimi birisine benziyordu ama yine de şüphelerim vardı ve o an abimin sözünü gerçekten dinlemem gerektiğini farkettim. Aklıma o an bir fikir geldi ve mükemmel bir fikirdi. Ona farklı birşey anlatıcaktım ve tepkisini ölçecektim. Tek sorun tam olarak ne diyeceğimi bilmememdi. Gözlerimi tekrar eline sonra yine gözlerine çevirdim ve dudaklarım aralandı. Ne diyebilirdim ki hiç düşünmemiştim. Dudaklarımı tekrar araladım ve kısık sesle
" yaklaşır mısın? "dedim. Yanıma oturdu ve yavaşca yaklaştı ve kulağını bana doğru uzattı. Aklımdan son bir kez kurabileceğim en mantıklı bahaneyi düşündüm sonra yavaşca elim kulağının arkasına geçti ve bende ona doğru eğildim ve kulağına " bana bir iftira atıldı. " dedim. Derin bir nefes aldıp geri verdim ve sözü
" okuldan birisi ile yattığıma dair bir iftira... " diye devam ettirdim. Sonra yavaşca kendimi geri çektim ve tepkisini bekledim. Öylece bekledi ardından başını yavaşca geri çekip yüzüme baktı ve dudakları aralandı. Gülümseyip " denedin ve yanıldın. " dedi.

Anlayamamıştım demek istediğini. Hâlâ arkadaş olmakta ısrarcı mıydı? Neden benimle bu kadar arkadaş olmak istiyordu ki?
Sırf Özgür istedi diye değildir diye umuyordum.
Yarene dikkatle bakıp gülümsedim ardından sadece
" umarım sadece sen istediğin içindir " diyebildim kuru bir sesle. Bir yandan anlam veremezken bir yandan da mutlu olmuştum. Nedenini bilmediğim bir samimiyeti vardı Yarenin bana karşı ama hemende inanmamalıydım sonuç olarak Özgür meselesini hâlâ konuşmamıştık ve büyük ihtimalle hâlâ Özgüre karşı birşeyler hissedip onu onların elinden almak isteyeceğimi düşünüyordur. Bu çok saçma bir düşünceydi. Geleli 1 saat olmuştu nasıl hemem aşık olabilirdim ki?
Tamam gerçekten gerçekten yakışıklıydı Özgür. Uzun kahve saçları, çekik kahve gözleri vardı ve boyu da uzundu kısacası her kızın ideal erkek tipi olabilir. yüzü bana birini andırıyordu ama kim olduğunu hâlâ bulamamıştım.

Derse girmiştik ama benim aklım Yarenle Özgür konuşmasında kalmıştı. Yanımda oturan Yaren'e baktım. Odaklanmış dersi dinliyordu ama ben hala odaklanamamıştım. Aklımdaki sorular bimtürlü bitmiuordu.
Yaren mi Özgürü seviyordu ?
Yoksa Betül mü ?
İkisi de mi seviyordu ?
Bu saçma olurdu yani bir kişiye iki kişi aşık olabilirdi ama samimi olabilirlermiydi ya da bir maldan bahseder gibi Özgürümüz diyebilirlermiydi ?
Daha fazla sorgulamayacaktım elbet birgün anlatır Yaren diye umuyorum.

Hoca " Ezgi say bakalım büyümeyi teşvik eden hormonları. " dedi. Ayağıya kalktım biraz düşündüm ama hiçbir fikrim yoktu çünkü biyolojim çok kötüydü. Yarenin fısıldayarak " oksin, sitokinin ve giberellin. " dediğini duydum ama ona bakmadım çünkü bakarsam hoca farkedebilirdi. Bende Yarenin dediklerini tek tek söyledim. Hoca başıyla onaylayıp " çok fazla dalmasan iyi edersin Ezgi, sınav yaklaşıyor. " diyerek ekleme yaptı ve derse devam etti. Hoca arkasını dönüp tahtaya birşeyler yazarken bende Yarene dönüp teşekkür ettim ve gülümsedim. Başını bana çevirip gülümsediğimi görünce o daha da büyük bir gülümsemeyle karşılık verdi bana. Arada gözüm Betüle kayıyordu, sert bir şekilde baktığını görünce ne tepki vereceğimi bilemedim ve önüme döndüm. Yaren de fark etmişti büyük ihtimalle ama çok umursamamıştı. Ders bitmek üzereydi ve herkes salmıştı kendini ama hocamız ısrarla derse devam etmeye çalışıyordu. Kimse dinlemiyordu onu ve bunu hoca da farkındaydı ama dersin son dakikasına kadar dersine devam etti. Sonunda zil çalmıştı ve hoca çıkmadan herkes ayağı kalkmaya başlamıştı. Hoca söylene söylene sınıftan çıkınca istemsizce güldüm.

BAĞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin