Küçükken ailem tarafından ikinci plana atılan bir çocuktum. Abimi her zaman daha çok seviyorlardı. Her zaman abimin başarılarıyla daha çok gurur duyuyorlardı. Annemin uzun süre çocuğu olmamış. Doktorlar kısırlıktan bile şüphe etmişler. Annem ve babam çeşitli tedaviler uygulamışlar bir bebeğe sahip olabilmek için. Sonunda bir çocukları olmuş. İlk çocukları henüz anne karnındayken ölmüş. Eğer yaşasaymış iki tane abim olurmuş. Belki o zaman sevilme şansım olurdu. Genelde üç çocuklu ailelerde ortanca çocuklar en az ilgilenilen olur. Belki de bir bâtıl inançtır ama en azınndan ben öyle biliyorum.
Eğer abim olmasaydı muhtemelen tamamen sevgisiz ilgisiz büyüyen bir çocuk olurdum.
Ailem elbette ki beni de seviyordur. Ama abime gösterilen sevgi ve ilgiyi hep kıskanırdım.
Hâlâ abimi kıskandığım zamanlar oluyor. Abimin sevgisi olmasa nasıl bir yaşantım olurdu çok merak ediyorum.
Abim beni her ne kadar korumaya çalışsa da bazen benim huylarım onun beni korumasına engel oluyordu. En basit olanı ise kolayca herkese güvenebilmem.
En büyük hatamın bu olduğunu farkında olmama rağmen istemeden de olsa hemen herkese çok kolayca güvenebilen bir yapım vardı. Bunu tekrar Eren'e tüm gerçekleri anlatmaya hazırlandığım an farketmiştim.Dudaklarım aralıklı kalmıştı. Uzun bir süre gerçekten söyleyip söylememek arasında kalmıştım. Henüz yeni farkediyordum ayakta olduğumuzu.
Gözlerimi sımsıkı yumdum ve derin bir nefes aldım. Tek diyebildiğim şey
" Eren lütfen, sadece otur... Lütfen otur. " olmuştu. Eren uzun bir süre yüzüme baktı ardından dediğimi yapıp tekrar yerine oturdu. Biraz olsun garip bakışlatını üzerimden çektiğinde bende yanına oturdum.
Dudaklarımı tekrar araladım ama bu sefer uzun bir direniş için araladım.
Eren'e karşı direnmeyi düşünüyordum.
Bana iftira atıldığını düşündüğünde bile beni haksız bulan Eren şimdi gerçekleri duyduğunda ne olacaktı?
Korkmuyor değildim.
Neden korkuyordum bilmiyorum ama sanki Erenle yıllardır arkadaşmışız da bağımızın kopmasından korkuyormuşum gibi hissediyorsum.
Bu çok saçmaydı ama şuan benim söz hakkım yoktu. Beynim ve kalbimin arasında ki savaşta benim konuşma hakkım yoktu. Kalbim ya tek arkadaşlarını da kaybedersen? Diye çırpınırken
beynim arkadaşlıkları gerçek bile değil söyle kurtul Diyordu.
Kalbim ya sana zarar verirse? Ya herkese söylerse? Diye çırpınırken
beynim sana kimse bir şey yapamaz. Korkma diyordu.Eren boğazını temizleyip " artık konuşacakmısın? " dediğini duyduğumda içimdeki savaşı sakinleştirdim. Başımla onaylayıp söze nereden gireceğimi düşündüm.
" Bu size anlattığım iftira olayı... "
Sesim gittikçe kısılıyordu sanki.
Eren daha ciddi bir yüz ifadesiyle bana baktığında daha fazla gerildiğimi hissettim.
" O olay aslında pek de öyle değil Eren. Aslında birisiyle..." dediğim an boğazım düğümlenmişti. Nefes dahi alamıyordum ve Eren her saniye daha da gergin hissettiriyordu.
Daha fazla devam edemiyordum.
Eren birden ayaklandı ve odadan çıktı.
Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım.
Yapamıyordum.
Daha fazlasını yapamayacaktım.
Bu kadarı bile benim için şuan bir mucizeydi. Gerçekten korkuyordum. Eren'in adım sesleri yaklaşınca tekrar bir gerilim içine girdim.
Elinde su ve bir ilaçla gelmişti.
" Al şunu iç. " dedi.
Elindeki xanax'ı bana uzattığında gülümseyip suyla beraber yuttum.
Sakinleştirme etkisi hemen gelmemişti ama sanki biraz rahatlamış gibiydim.
Eren'e bakıp gülümsedim ve teşekkür ettim.
Sanki az önce ki sert bakışlı bir o kadar da meraklı Eren gitmiş yerine pamuk gibi bir Eren gelmişti.
Güler yüzle beni dinlediğini söyledi ve hazır olmamı bekledi.
Sakince nefesimi kontrole sokup anlatmaya devam ettim.
" Okul bir dönem arası rahatlatmak adına parti düzenlemişti. Ben de partileri çok sevmesem de gittim. İlk anlarda gayet iyi başlamıştı aslında. Herkes az çok sarhoş olmaya başlamıştı ama ben henüz içmemiştim. " dedim ve gülümsedim.
Beni tüm dikkatiyle dinliyordu.
Belki de bu anlattıklarımın da bir yalandan ibaret olduğunu düşünüyordu çünkü gülerek anlatıyordum. Sebebi muhtemelen sakinleştiriciydi ama aslında aklıma Berk'in sarhoş hâli geldiği için gülüyordum. Tabi dışardan bakılınca acemi bir yalancı gibi gözüktüğüm kesindi.
Eren şüpheci bakışlarıyla yüzümü incelerken anlatmaya devam ettim.
" Sonradan bir arkadaşım geldi. Kendisi okulumuzun ineği ama partide gayet hoş olmuştu ve sanırım içmişti çünkü davranışları asla ona göre değildi. " dedim ve tekrar gülmeye başladım. Eren sadece başını sallayıp beni dinlemeye devam etti.
" Sonra okulumuzun müdürü geldi. " dedim ve istemeden de olsa yüzümü buruşturdum.
Tekrar sesim kısılıyor gibiydi.
Eren sanki nefes almıyor gibiydi. Hiç canlanmıyor hatta hiç göz kırpmıyor gibiydi sanki. Başıyla devam et işareti yapınca boğazımda ki acı his gitsin diye bardakta ki kalan suyu da içtim ve boğazımı temizleyip anlatmaya devam ettim.
" O gelmeden önce kaçıncı bardakta olduğumu hatırlamıyorum... bana gülerek eğlenmek isteyip istemediğimi sordu. O an sarhoş olduğum için anlayamadım ne demeye çalıştığını. Kabul ettim ve beni evine götürdü." dedim ve gözlerimi kaçırdım.
" Sonrasında ne olduğunu hatırlamıyorum. Sabah uyandığımdaysa..." zorlukla yutkunmuştum. Bir anda gözlerim birden dolup taşmıştı. Ağladığımı fark edince Eren mutfaktan bir bardak su daha getirdi. Acı bir tebessümle bana bakıyordu. Bir tarafında ise hâlâ şüpheler vardı bunu görebiliyordum.
" Tamam çok fazla zorlama kendini Ezgi. " dedi ve sandalyesini daha da yakınıma getirdi. Kolunu omzuma atıp kendine doğru çektiğinde bir anlığına güvende hissetmiştim. Ama onu hâlâ tamamen tanımıyor olmam gerçeği aklıma gelince tekrar doğruldum ve gözyaşlarımı sildim.
Tanımadığım birinin yanında bu kadar düşmemeliydim.
Tanımadığım birini evime aldığım gerçeği ile karşılaşınca bir anda kahkaha attım.
İlacın etkisinden dolayı olmalıydı.
Eren'e baktım uzun bir süre.
Onun da bana baktığı gibi uzun uzun baktım yüzüne.
" Aramızsa kalsa bu anlattıklarım..." dedim kuru bir sesle.
" Aramızda kalsın anlattıkların. " dedi aynı ses tonuyla. Sonradan gözlerimin içine baktı.
" Peki ya Özgür ve Yaren? Onlara söylemeyecek misin Ezgi? Onların da bilmeye hakkı yok mu? " dedi.
Düşündüm. Şimdilik bu kadarı yeterliydi. Daha fazlasını kaldıramazdım.
" Hazır olduğum zaman anlatsam... olmaz mı? " dediğimde başıyla onaylamakla yetindi.
Takıldığım bir nokta vardı.
Neden tepki vermemişti?
Neden yine beni suçlamamıştı?
Hemen inanmışmıydı yoksa bunun da bir yalan olduğunu mu düşünüyordu?
Aklımda soruların dolaştığını fark etmiş olacak ki " Bir şey mi diyecektin? " diye sordu şüpheyle.
Sormalı mıydım?
Şuan tüm gerçekliğimle ve benliğimleydim.
Oyun yok.
Rol yok.
Sahte samimiyet yok.
" Eren " dedim merakla.
" beni tekrar suçlamayacak mısın? "
Eren'in yüzünün düştüğünü fark edince şaşırmıştım.
" Ne saçmalıyorsun Ezgi? " dediğinde kendisi de pek içten söylemediğinin farkındaydı.
Belki de yaptığı hatanın farkına varmıştı.
Gerginlik bir türlü geçmiyordu ve artık ikimizde bu durumdan sıkılmıştık. Eren daha fazla dayanamadan
" Ben en son gidiyodum ama saat artık dört buçuk...yani bu saatten sonra eve gitmemin pek de bir anlamı yok gibi. Acaba diyorum Ezgi hanımcık müsaitse onda kalabilir miyim? " dedi sırıtarak. Bir anlık ruh değişimi hem şaşırtmış hem de güldürmüştü. Bu kadar çabuk kabullenmesini beklemiyordum açıkcası.
Hiç bir tepki vermemişti.
Ne bana ne de olanlara hiç bir tepki vermemişti. Daha çok üstünü kapatmaya çalışır gibiydi. Nedenini ise bir türlü anlayamamıştım ama elimden geldiği kadarıyla ben de üstünü kapatmaya çalıştım. Onunki kadar iyi olmasa da sırıtarak cevap verdim.
" Ezgi hanım misafir kabul etmiyor. Özellikle de geceleri. Senin burda olman başlı başına bir suç zaten" dedim daha da gülüşümü genişleterek.
Dudaklarını büküp " gerçekten öyle mi? " dedi ve dış kapıya doğru yürüdü. Engel olmak isterdim ama burada kalmasına henüz izin vermezdim. Arkasından uğurlamaya gidince daha da çok dudağını büktü.
Sesli şekilde güldüğümde o da eşlik etti.
Sonradan aniden gülüşü soldu. Bir şeyler düşündü ardından " iyi geceler Ezgi hanım. " dedi ve yanağımdan bir makas aldı ardından duraksadı ve elini saçlarıma götürüp karıştırdı ve " sen çok güçlüsün. " dedi. Sonra başını yere doğru eğdi. Ne yaptığını o da bilmiyor gibiydi.
Buruk bir gülümsemeyle özür diledi ardından sırtını dönüp gitti. Hiçbir şey diyemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAĞ
Teen FictionEzgi belki de hayatının en büyük hatasını motivasyon için ayarlanan sıradan bir okul partisine giderek yapmıştı. Yaşadığı kabusun bir de sonuçlarıyla savaşmak zorunda kalması Ezgiyi tamamen yıpratıyordu...