"Gözlerim parladı karanlıkta, şimdi beni göremezsiniz gün ışığında."
Koşuyordum. Deli gibi koşuyordum ama yeri hissedemiyordum. Yerden yüksekte, Aren'in omzunda, ayaklarım yere değmeden koşuyordum.
"Ela düzgün dur! Ayakların kafama çarpıyor amına koyayım!" dedi Aren bağırarak. Kollarını bacaklarıma dolamış, ayaklarını götüne vura vura omuzunda benimle beraber koşuyordu. Ardımızda yanan mavi-kırmızı ışıklar bizi kovalıyordu.
Ben yanan arabamın derdindeydim, o bana dur diyordu. "Benim McLaren Speedtail arabam yanmış sen ne diyorsun be! Bırak lan beni, arabamın yanına gideceğim ben! YARDIM EDİN! POLİS BEY!"
"ELA! Seni bırakıp topuklayacağım şimdi, çırpınmasana!"
Sesini yükseltmesiyle dudaklarımı büzdüm, neden bana bağırmıştı ki daha yeni arabam yanmıştı benim. Polis sirenlerinin sesi yükseldikçe kalp atışım hızlanıyor bana her an kalp krizi geçirecekmişim hissi veriyordu. Aynı zamanda oldukça yorgundum, kendimi yere atıp yuvarlanasım vardı ama Aren bana vatoz gibi yapışmıştı. Alev olsa beni tutup çekerdi. Harbiden Alev neredeydi? Dudaklarımı aralayıp kardeşimin ismini haykıracaktım ki Aren'in eli hızla dudaklarıma kapanmış, bedeni beni duvarla kendisi arasına sıkıştırmıştı.
"Sakın sesini çıkarma!" dedi bana gözlerini pörtleterek. Bunun gözleri daha önceden de bu kadar güzel miydi yoksa ben mi yeni fark ediyordum? Cidden merak etmiştim ama ağzımı mühürleyen elinden dolayı merakımı gideremiyordum. Ağzımı aralayıp hızla dişlerimi eline geçirdim. "Hassiktir!" Yüzü acıyla buruşmuş adama bakarak " Gözlerin arabam kadar güzel biliyor musun?" dedim ayyaş bakışlar atıp acısını umursamayarak.
Göz de kırpmıştım oysaki etkilenmemiş miydi? Tabi ki etkilenmişti, düpedüz sahtekardı!
Sinirle gözlerini yuman Aren söylenerek arkasını dönüp telefonunu çıkardı. "Ayrılmaya bir yere, araba çağırıp geliyorum." dedi. Arkasını dönmesiyle fırsattan istifade Alev'i aramak için sokaklardan birine girdim.
ÇAĞDAŞ TURAN
"Sikeceğim yapacağın işi Çağdaş! Polis götümüze dayandı lan neredesiniz?" Bir yandan telefonda Aren'le konuşurken bir yandan yanımdaki turuncu bombayı tutmaya çalışıyordum.
"Bilmiyorum ki abi neredeyim? Attım omzuma kızı bindirdim arabaya, ne yapacağım ben bununla? Neredesiniz siz?" Adını bile bilmediğim kız sağ koltukta dizlerinin üstüne çıkmış hoplayıp zıplıyor, ara sıra dengesini kaybedip araba camına yapışıyordu.
"Barın arkasındaki binaların birindeyiz bende bilmiyorum nerede olduğumuzu, konum atıyorum çabuk gel!" Görmese de kafamı salladım o da cevabımı beklemeden telefonu kapattı.
Yaklaşık 4 dakika sonra atılan konuma gelmiştim ancak boş bir ara sokakla karşılaştım. Derin bir nefes alarak araçtan inip kızın olduğu tarafa dolandım. "Şşş kızım bir dur artık yorulmadın mı?" Sesimi duymamış gibi deli deli hareketler yapmaya devam ediyordu ki aniden durdu. Onun durmasıyla bende durdum. Ne olmuştu, niye durmuştuk? Derin derin nefesle alıp devamlı olarak yutkunuyordu. "N'oluyor lan iyi misin?" dememle sessiz olan sokağı büyük bir öğürme sesi kapladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI PİYON
Teen Fictionİki taraflı oynanırdı satranç, aslında o da siyahtı benim gibi. Sadece üstünü örtüp gizlenmiş... İkimizde aynı renksek, bizim rakibimiz kimdi?