Yıllar Önce Almanya'da
Havadan kar taneleri düşüyordu. Etraf soğuk ve pusluydu. Kafamı Alev'e doğru çevirdim. O çok narin ve zayıftı. Üstümdeki hırkayı alıp Alev'in omuzlarına örttüm. "N-Ne yapıyorsun Ela? Sen üşüyeceksin." Hafifçe ona döndüm. "Sen çok çabuk hasta oluyorsun, sende kalsın." dedim Alev'in gözlerinin içine bakarak. "Sende çabuk hasta oluyorsun ama." Gözlerimi kaçırdım ve parktaki boş salıncakları izlemeye başladım. Omzumda hissettiğim elle Alev'e baktım. Üstündeki hırkanın içine ikimizi almış bana sarılıyordu. Yüzümdeki geniş tebessümle parlayan gözlerine, soğuktan kızarmış burnuna uzun uzun baktım. Kollarındaki morluklarla, dizlerindeki çürümüş etinin döndüğü yeşillerle, soğuktan kızarmış beyaz tenindeki kızarıklarla rengarenkti. Görmek için can attığı gökkuşağı kendisiydi. Benim küçük gökkuşağım. Düşündüklerim yüzümden okunmuş olmalı ki mırıldandı. "Ela kar eridikten sonra yağmur yağarsa gökkuşağı çıkar mı?"
"Çıkar." Cevap benim dudaklarım arasından çıkmak yerine, ardımızda bize doğru yaklaşan adamdan çıkmıştı. Ürkerek birbirimize daha çok sarıldık. Etrafımızda anlamadığımız şeyleri konuşan o kadar insanın arasından anlayabildiğim kelimeleri fısıldayan adam içime umut doğmasını sağlamıştı. Hafif beyazlamış sakallara, simsiyah gözlere ve irice bir boya sahipti. "Ne yapıyorsunuz sokakta tek başınıza ufaklıklar?" Adamın ufaklık demesine sinirlenmiştim ama yanımda Alev varken hiçbir şey söylememeye karar verdim.
"Sokaklar bizim evimiz." dedi Alev üzgün ve durgun bir sesle.
Gülümsediğini hissettiğim adam bize doğru yürüyerek oturduğumuz kaldırım taşının üstüne oturdu. "Evinize alışmadan size yeni bir ev verebilirim." Çatık kaşlarım ve açılmamaya yemin etmiş gibi kapalı duran dudaklarımla adama ters bakışlar attım.
"Esmer olan, sen neden hiç konuşmuyorsun?" Adamın bana seslendiğini anlayarak konuşmaya başladım. "Neden bize ev veriyorsun? Karşılığında ne isteyeceksin?" Adam sorduğum sorular karşısında tebessüm etti. "Zekisin. Adınız var mı?"
"Benim adım Alev, arkadaşım Ela." dedi Alev kısık bir sesle. Adam elini Alev'e doğru uzatıp "Bende Orhan. " Adamın konuşmasıyla bende onunkine benzer bir tebessüm ettim. "Söylemesen de tahmin ederdik zaten." dedim adamı tersleyerek.
"Çok aksisin, neden?" Dürüstçe cevapladım. "Kendi ellerimle bir insan öldürdüğüm için belki de." dedim adama bakarak. Bu cümleyi kurarken yüzümde hüzün değil aksine muzip bir ifade vardı. Dürüstlüğün bir seviyeden sonrasına aptallık mı denirdi? Belki de. " Bundan oldukça zevk aldım üstelik." Adam birkaç saniye yüzüme baktı.
"Belki de karşılığını şimdiden bulmuşumdur."
Her şey böyle başlamıştı. Biz zar atıp şansımızı beklemedik. Şansımızı kendimiz yarattık.
instagram: saphire_lorelie
Kanlı Piyon IX
🩸♟
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI PİYON
Ficção Adolescenteİki taraflı oynanırdı satranç, aslında o da siyahtı benim gibi. Sadece üstünü örtüp gizlenmiş... İkimizde aynı renksek, bizim rakibimiz kimdi?