🍷i'm just wishin' that the money makes you stay🍷

2.7K 130 25
                                    

post malone-rich and sad

Çevremizi süsleyen yemyeşil bahçe, şekilli ağaçlar, rengarenk bitkiler ve demirlere sarılı sarmaşıklar arasında ilerlerken okşanan egomu bir kenara iterek teşekkür etmiş ve başımı eğerek minnettarlığımı belli etmiştim.

"Taehyung bugün izinli olduğundan dün gece geç uyudu biraz sanırım. Yeni kalkmıştır, o yüzden görmemiş olmalı mesajını. Denk gelmemiz iyi oldu."

Koskoca bir malikanenin önünde arabayı durdurarak kapıyı açan ve bana göz kırpan kadınla bacaklarımdaki ellerimi sakinleşmek adına sıkmış ve aşırı lüks arabayı kendime telkin vererek terk etmiştim.

Kim Taehyung gerçekten de tahmin edemediğim kadar varlıklı bir ailenin oğluydu ve şu an endişeli olmamın nedeni onun parası falan değildi. Onun hakkında hiçbir şeyi araştırmayıp düşünmediğim içindi.

"Hoş geldiniz Bayan Choi. Arabanızı garaja alayım mı?" kapıyı açan hizmetlinin arkasından çıkan ve eğilen adama baş selamlaması ile cevap veren kadın, yüksek topuklu ayakkabısının yarattığı aurayla içeriye adımlamış ve anahtarı ona uzatırken gülümsemeyi ihmal etmemişti.

Saygılı.

"Evet, Youngnam. Bir saat sonra çıkacağım, Minler ile toplantım var, lütfen siyah bir şeyler getir."

"Elbette."

(yn: Allah'ım bu zenginlik.)

Siyah bir şeyler derken bahsettiği "şeyler"in araba olduğunu saniyeler sonra algılayan beynim, bir servetin içinde olduğumu yavaş yavaş idrak ettiğinden şaşırmayı kesmiş ve sadece zamanın akışına odaklanarak her şeyi tartmıştı.

Yalnızca üstümdeki istemsiz gerginlikten kurtulmak istiyordum.

"Gel lütfen, Jeongguk." diyerek içeri giren kadını takip etmiş ve peşimizden kapıyı kapatarak sessizce süzülen çalışana bir an bile dikkat edemeden dudaklarımı
ısırmıştım. "Yunhee, Taehyung nerede?"

"Yeni uyandım, efendim. Az önce mutfaktaydı."

Birkaç dakika önce uyandığı her halinden belli olan bedenin pijamaları gözüme çarpan ilk şey olurken koyu kahverengi mi yoksa siyah mı olduğunu tam olarak tahmin edemediğim, beyaz çizgilerle dolu ve göğsünden beline kadar belirsiz birçok deseni bulunduran saten kumaş bedenine bol bir şekilde uyum sağlamış ve kaşlarımı kaldırarak bu takımı nerede gördüğümü sorgulamama neden olmuştu.

Bir saat önce, indiğim durağın karşısındaki Louis Vuitton mağazasındaki cansız mankenin üzerinde.

(yn: Benim durak da köprüaltında bu arada, karşısında bakkal falan var öyle.)

Sağ elindeki uzun, içine buz attığı tuhaf renkli su bardağı ile birçok seçeneğin arasında, solumuzdak merdivenlere yönelirken yanımdaki kadının, sakince ismini söylemesi ile bakışları anında onu bulmuştu.

Gördüğü bedenle istemsiz bir gülümseme yüzünü kaplarken annesini annesini karşılamak üzere diliyle ıslattığı dudaklarını araladığı anda benimle kesişen bakışları ile gözleri irice açılmış, elindeki bardak aynı saniyede yere düşerek parçalara ayrılmış, aralamış dudakları dudakları arasından bir nefes dökülmüş ve irisleri hızla bedenimde gezinmişti.

"Jeongguk?" fısıldarcasına çıkan sesi buna inanmadığını açıkça belli etmiş, bedeni donmuş ve dudaklarını birbirine bastırarak sertçe yutkunmuştu.

...tatlı bir berraklıkla parlayan kahverengi gözlerime baktığım çocuğa karşı omuz silkerek alt dudağımı ısırmıştım.

"Biyoloji ödevi."

___

12. Bölümden.

Aralara bıraktığım yazar notu'ndan (yn) rahatsız olan varsa kusura bakmasın, normalde hiç sevmem böyle yapılmasını ama dayanamadım bu zenginliğe falan yani anladınız siz.

İllest Bitch | Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin