2.Bölüm

15 3 1
                                    


Güneşin ışıltısı odamı aydınlatınca sabah olduğunun farkındalığıyla yatağımdan doğruldum.Uçak moduna almış olduğum telefonumu moddan çıkartıp saate baktım 8'e çeyrek geçiyordu.Doruk tam 45 dakika sonra kapımın önünde beni bekler bi vaziyette duracaktı.O gelmeden ya evden çıkacaktım ya da evden ayrılmayıp evde yokmuşum gibi davranacaktım.Aslında bakarsak evden ayrılmam,işi daha da kolaylaştıracaktı.

Telefon rehberime girip "Sadece Şahıs" isimli kişiyi arayıp telefonu kulağıma götürdüm.

"Saat 9'da Termal Cafe'nin orada beni bekle görüşürüz." Cevap beklemeden direk telefonu karşı tarafa kapattım.

Mert'i rehberime belki "Mert" diye kaydetmemiştim ama en azından onun telefon numarası hala rehberimde kayıtlıydı,bu bile onun için bir ödül olmalıydı.

Banyoya gidip elimi yüzümü yıkayıp gardıroba yöneldim.Siyah pantolon,siyah crop ve siyah deri ceketimi bi çırpıda giyinip saçımı taradım.Yüzüme hafif bir makyaj yaptıktan sonra evden hemen ayrıldım.Yolda Doruk'a yakalanmak istemiyordum.

Cafe'nin önüne geldiğimde dakikayı bir saniye bile geçirmeyen Mert'e hayret gözlerle baktım.

Kaşlarını kaldırıp ne olduğunu merak eder bakışlar attığında ona Cafe'ye girip öyle anlatacağımı söyledim.

Limonata siparişlerimizi garsona söylediğimizde ikimizde birbirimize bakıp birbirimizden adım bekledik.Konu benimle ilgili olduğunu içim konuyu açıp ona danışacaktım psikolojik danışmanım benim.

"Sabah Doruk'la buluşacaktık,kahvaltı yapacaktık güya."

"Gitseydin işte ne güzel gruba yeni katılan yengenle tanışırdın hem?" Ufak bir kahkaha ağzımdan çıkınca tekrardan ciddi tavrımı alıp gerçekten tanışma anı yaşayacak olsaydım o kıza tepkim ne olurdu diye zihnimde ufak çaplı bir anı yaşatmaya çalıştım.Lanet olsun onu bile beceremiyordum düşüncesi bile beni mahvediyordu.

Mert'le bu konu hakkında konuşmaya başladım.Nereden öğrendiğini,kızı tanıyıp tanımadığını,Doruk'la arasının düzelip düzelmediğini,onun bilipte benim bilmediğim başka bir şey olup olmadığını bir kaç kez sorduğumda en sonunda sıkıntıyla ofladı.

"Anlaşılan senden zeytin çekirdeği çıkmayacak ben kalkıyorum hesabı ö-"

"Ödedim bile." Derken kalkıp bana elini uzattı.

"Artık gitme vakti." Elini tutup kalkarken cümlesine karşılık verdim"Nereye?"

"Sence soru sorma hakkını doldurmadın mı?" Susmak en iyisiydi.Şimdilik.Cafeden çıkıp yoldan tekrar bir taksi çevirdiğimizde elimdeki telefon titremeye başlamıştı.Titreşime aldığım telefonu çevirince arayanın Doruk olduğunu gördüm.

Açmak mı iyiydi,açmamak mı işte bu konuda kararsızdım.Aramasına karşılık vermeden Mert'le taksinin arka koltuklarına oturduk.

Yol boyunca aklımda tek dolaşan sarmaşık Doruk için ne kadar değerli olduğumdu.Eğer olaki bir seçim yapacak olsa beni mi seçerdi sevgilisini mi?

7 yıllık arkadaşını mı yoksa bir kaç aydır sevgili olduğu o kızı mı seçerdi.Zihnimden bu düşüncesi sıyırmak için yol boyu telefonumu kurcaladım.Galeriye,İnstagram'a ve Twitter hesabıma göz attıktan sonra yanımda oturan Mert'e göz ucuyla baktım.Biriyle mesajlaşıyordu.Mesajlaştığı kişinin kim olduğunu merak edip biraz daha yaklaştığım sırada tekrardan göz attım.

'Demir'diye biriyle yazıştığını görünce gidirilen merakıma karşılık gülümseyip tekrardan yolu izlemeye başladım.

Taksi durduğunda geldiğimiz yere doğru baktım ama burası bir holding idi.

Aşkın VefasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin